​İNSANLIK HİÇ YOK

Neşe BERBER 12 Haz 2017

Neşe BERBER
Tüm Yazıları
Kasım ayının sonlarıydı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ile Kars'a gitmek üzere Harakani Havalimanına inmek üzere İstanbul'dan hareket ettik.

Kasım ayının sonlarıydı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ile Kars’a gitmek üzere Harakani Havalimanına inmek üzere İstanbul’dan hareket ettik. Kars'ın sınır ilçelerinden Digor'a gitmek üzere karayolu yolculuğu yapacak olmamız beni bir hayli heyecanlandırmıştı.

Programımızda bir köy okulunu ziyaret vardı. Orada çocukları görmek, onlarla konuşmak için sabırsızlanıyordum.

Kars’a inip kara yolu ile merkeze hareket ederken  yolda rastladığımız ve şehirde gördüğümüz, Rus mimarisinin tüm güzelliğini taşıyan tarihi evler, binalar beni adeta büyüledi. Bambaşka bir gizem vardı, bu binaların içinde. Kaldığımız, tarihin soğuk sayfalarında yürüyormuş hissini yaşatan otelimizin ismi 'Katerina’ydı. Binanın, 34 yıl boyunca Rusya'yı yönetmiş ve 18. yüzyıl Rusya'sına damgasını vurmuş II.Katerina veya Büyük Katerina’nın yazları gelip kaldığı evi olduğu söylendi. Kars'ta bunun gibi binalar koruma altına alınmış. Gerçekten büyüleyiciydi.

Kars’ta eğitimin çilesini çekmiş ve eğitimin önemini çok iyi anlamış insanlar ile sohbetlerimizde bölgedeki eğitim ve öğretimi üzerine epeyce konuştuk. Şehirde ilköğretim okulları yapılırken öğretmenlerin de ne kadar özveri ile öğrencilerin elinden tuttuklarını anlattılar. Biz köye doğru giderken yollarda koyunların arasından geçerek gerçekten uçsuz bucaksız henüz iletişimin tam ulaşamadığı köylere gittiğimizi biliyordum. Ekonomisi tarım ve hayvancılık üzerine kurulmuş bir yerde olmak, oradaki çocukların hayallerine ortak olmak için sabırsızlanıyordum.

Köye geldiğimizde okulun açılışını sabırsızlıkla bekleyen çocukların mutlulukları gözlerinden okunuyordu. Daha fazla sohbet etmek üzere aralarına girdim. Hepsi ilköğretim öğrencisi olan bu çocukların arasında yanlarından bir dakika ayrılmayan öğretmenleri ile göz göze geldik. Gülümsedi.. Yanına gittim, sarıldık.. Oda tıpkı Şehit Aybüke öğretmen gibi bu köye atanmış. Öğrencileri ile abla kardeş gibi olmuş, onların hem öğretmenleri, hem arkadaşları, hem ablaları olmuş. Öğretmenimiz çok mutluydu, öğrencileri için “Ne güzel bu okul, onlar için Kars'ın soğuğunda sıcak bir yuva olacak, siz merak etmeyin bu çocuklar bize emanet.. Biz onlara gözümüz gibi bakıyoruz” dedi genç öğretmen bu sözleri beni çok duygulandırdı. Öğrenciler etrafımı sarmış, hepsi ayrı ayrı sorular soruyor, bir taraftan da fotoğraf çektirmek istiyorlardı. 'Abla bende gazeteci olmak istiyorum' diyenlerde vardı aralarında..

“Gazeteci olduğunda ne yapacaksın?” diye sordum.. “Ben burada yaşayanların sorunlarını anlatacağım” cevabı ile karşılaştım.. Gerçekten çok duygulu anlar yaşadım, insan olmak böyle bir şey... Ben de öğretmenleriyle birlikte öğrencilerin arasına girdim sarıldık, konuştuk, onları dinledim, hayallerini anlattılar, büyüdüklerinde ne yapmak istediklerini dile getirdiler..

Öğretmenlerinin onlara ne çok şey kattığını orada yaşadım, gördüm..

Genelde ilk görev yerleri bu bölgelerde olan öğretmenlerimiz için hayatlarının büyük deneyimi oluyor.

Birkaç gün önce röportaj yaptığım İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci'nin 'nasıl öğretmen olunur?’ sorusuna cevap gibiydi aslında, Kars'ta, Batman'da ve daha başka illerde görev yapan öğretmenlerimiz. “Öğrencinin gözünün içine bakacaksınız. Gözyaşını sileceksiniz. Evdeki anne babasının kardeşlerinin derdini bileceksiniz. Onlarla birlikte kirleneceksiniz. Onların üstünü temizleyeceksiniz. Onların derdi ile dertleneceksiniz.’’ diyordu müdür Yelkenci.Kars'ta, Batman'da görev yapan öğretmenlerimiz bunu yapan öğretmenlerdi.

Daha 22 yaşında ailelerinden ayrılıp öğretmen olma sevincini 'Ben öğretmen oldum' gururuyla haykıran ve gittikleri illerde öğrencilerine sarılan onları kendi ailelerinin bir mensubu gibi görüp öğretmenlik yapmaktı onların hayali.. Tıpkı Şehit öğretmen Aybüke gibi.. 22 yaşındaydı, daha 7 ay önce atanmıştı, görev yeri Batman Kozluk’a… Hainler, Batman'ın Kozluk ilçe merkezinde Belediye Başkanı Işık'ın otomobiline ateş açtı..  Müzik öğretmeni Şehit Şenay Aybüke Yalçın da tam saldırı sırasında aracı ile oradan geçiyordu... Tam da karne alınan gün Aybüke öğretmeni hayattan, hayallerinden, öğrencilerinden, ailesinden, en önemlisi de yaşam hakkından koparmıştı. Müzik öğretmeni Şehit Şenay Aybüke Yalçın'ın güzel sesiyle okuduğu “Mağusa Limanı” isimli Kıbrıs türküsündeki "Beni öldürende yoktur, din iman..." sözleri, hainlerin saldırısına adeta bir yanıt gibi... Yok.. din de yok, iman da yok.. İnsanlık hiç yok..

Türkiye’nin neresinde olursa olsun doğusunda, batısında öğretmen olmak için, canı pahasına, gönüllülükle görev bekleyen, görevlerini her yerde yapmaya hazır olan öğretmenlerimize minnettarız. Şehit öğretmenimiz Şehit Şenay Aybüke Yalçın ve Şehit Jandarma Uzman Çavuşumuz Soner Fazlıoğlu olmak üzere, bu güzel ülkemizin toprakları, ay yıldızlı bayrağımız için şehit olan vatan evlatlarını rahmetle, şükranla ve minnetle anıyorum.