Batılı ülkeler neredeyse 50 yıldır bize demokrasi, insan hakları, özgürlükler ve hukuk devleti üzerine nutuk atarlar. Bize hep yüksek değerlerden, darbelerin kötülüğünden bahsederler. Hatta son yıllarda gerçekten Batının ülkemizde ve dünyanın genelinde artık darbeleri desteklemeyeceğine inanmaya başlamıştık… Ne zaman askerler seçilmiş Mısır hükümetini devirdi ve yerine Sisi cuntasını getirdi işte o zaman yavaş yavaş ciddi bir şekilde yanıldığımızı anlamaya başladık. Bu darbeyi Amerika organize etmiş, Avrupa Birliği ülkeleri de desteklemişti.

Amerikalılar ve Avrupa Birliği ülkeleri milli politikalar uygulayan, Türkiye’nin yüksek çıkarlarını Batının çıkarlarının önüne koyan Recep Tayyip Erdoğan yönetiminden hiç haz etmediğini görmek için bir uzman olmak gerekmiyordu… Hele hele ABD’de “Erdoğan istifa etsin bu böyle gitmez” gibi makaleler yazan eski ABD büyükelçileri ve onlar gibi düşünen Amerikalıların varlığı bize tuhaf gelmeye başlamıştı. Hele hele bütün uyarılara rağmen Gülen terör örgütünün ABD’de at oynatması bize Washington’da birilerinin bu örgüte arka çıktığını hatta onu kullandığı izlenimini veriyordu.

Sonunda olan oldu ve FETÖ Türkiye’de kanlı bir darbe yapmaya kalktı… Türk milleti de destan yazarak bu darbeyi yerle bir etti. Biz beklerdik ki böyle bir destan Avrupa’da ve ABD’de çok olumlu bir yankı bulsun ve onlar bize hem destek olsunlar hem de büyük bir dayanışma göstersinler. Ama bunlar olmadı. Bunu ancak iki izahı olabilir. Ya Avrupalılar ve Amerikalılar Türk halkının demokratik değerlere gösterdiği bu olağanüstü desteği kıskandılar ve seslerini çıkarmak istemediler ya da bunun altında daha da kötü niyetli bir davranış var…

İşte onun için Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın dün işadamlarına yaptığı açıklama önemliydi. “Darbe başarılı olsa bunlar zil takıp oynarlardı” diyor Cumhurbaşkanımız… Yani mesele şu: Batı Erdoğan’ı ve yükselen Türkiye’yi durdurmak istedi ve FETÖ’yü taşeron kullandı ama evdeki hesap çarşıya uymadı, kimse Türk milletinin demokrasiye bağlılığını ve Erdoğan sevgisini hesap edemedi ve halk darbeyi de darbecileri de Batıyı da yendi… Onun için ne Avrupa Birliği yüksek dereceli yöneticileri ne de AB ülkeleri liderleri semtimize uğrayıp geçmiş olsun diyor ne de bir dayanışma sergiliyorlar. O zaman bize düşen de onlarla olan bazı anlaşmaları gözden geçirmek… Mesela mülteciler anlaşması gibi…