​ACINDAN ÖLEN MİLYARDERLER

Yusuf DİNÇ 21 Şub 2017

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Dünya tarihi incelendiğinde karşımıza en önemli ekonomik aktivite olarak savaşlar çıkar.

Dünya tarihi incelendiğinde karşımıza en önemli ekonomik aktivite olarak savaşlar çıkar. I. Dünya Savaşı’na kadar bu böyle olagelmiştir. Sonrasında savaşlar kendini finanse edecek özellikleri kaybetmiştir. Bütün teknolojik gelişmelere rağmen savaşmak her zaman pahalı olmuştur. Para bulmaksa imkansız. Para basmaksa çok kolay. 

II. Dünya Savaşı kendini finanse edemeyen büyük savaşların ilkidir. Almanların savaşı kaybetmesinde borç bulamamalarının etkili olduğu söylenir. Borç bulamayan Hitler, para basmış, İngilizlerin de çok miktarda Mark basarak Almanya üzerinde uçaklardan savurması Mark’ın değerini çok düşürmüş, Alman hiper enflasyonu başlamıştır. Kafelerde kahvenin fiyatı içene kadar değiştiğinden hesap başta ödenmiş, Alman hesabı bulunmuştur. Ancak aynı dönemde ve bugün için bile dünyada görülmüş en büyük enflasyonu Macarlar yaşamıştır. Oktilyon (27 sıfırlı sayı) denen değerlerde bile  Macar Pengösünün satın alma gücü kalmamış paralar sokaklardan süpürülüp Forint’e geçilmiştir. 

Bugün ise en büyük sayılı paralar Zimbabve’dedir. Zimbabve’de trilyon Zimbabve Dolar’lık banknotların satın alma gücü yoktur. Enflasyon resmi rakamlara göre %231 milyardır. Bağımsız kuruluşlara göreyse ülkede enflasyon %89,7 seksilyon (21 sıfırlı sayı) büyüklüğündedir. Yani rakamca en zenginlerimiz esasta en fakirlerimizdir.

Bir zamanlar hepimizin ‘milyarder’ olduğu günleri unuttuk bile. Paradan sıfır atılması başarılı bir politika olarak Türk Lirası’nın yeniden itibar kazanmasını sağlamıştır. Bu  gelişimde ekonomik istikrarın, siyasi istikrardan beslendiği tezi kuvvetle dile getirilmiştir. 

Siyasi istikrarın başkanlık sistemi ile güçleneceği iddiası ile referanduma doğru gidiyoruz. Çoğumuzun hükümetlerin performansını ekonominin gidişatı ile ölçtüğümüz bir iddia olarak ortada durmaktadır. Bu halde başkanlık sistemi aslında ekonomik bir argüman olarak sunulmaktadır. Son dönemde yapılan akademik çalışmalarda siyasi istikrarın temsili olarak başkanlık sisteminin veya parlamenter sistemin ekonomik etkilerini incelemeye yönelik bulgular elde edilmeye çalışılmaktadır. Çalışmalar ele aldıkları göstergeler üzerinden karşıt sonuçlar vermektedir. Çalışmaların bir bölümü parlamenter sistemin diğer bölümü ise başkanlık sisteminin ekonomik faydasının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Demek ikisinin birbirine bir üstünlüğü yoktur ancak ikisine birden sahip olmak toptan bir sonuç elde etmeyi sağlayabilir.

Cumhurbaşkanlığı sistemi bu bakımdan önemlidir. Cumhurbaşkanı’nın ve meclisin ayrı oylanacak olması da bunu göstermektedir. Ancak Cumhurbaşkanlığı sisteminin iktisadi anlamının ön plana çıkarılması için meclis yapısının gelişimini belirleyecek mevzuat geliştirilmelidir. Referandum ile Siyasi Partiler Kanunu’nda iyileştirmeleri birleştirebilirsek her iki sistemden güçlü izler taşıyacak bir üst sistemi geliştirebiliriz. Her iki sistemin olumlu sonuçlarını elde eden bilimsel araştırmaları müstakil olarak değil bir bütün olarak ele almak gerekir. Bu şekilde sistem tartışmalarından daha belirgin ekonomik sonuçlar geliştirebiliriz.