Eğer niyetiniz gerçekten yardım etmekse… Yardım kolilerinin, tırların üstüne koca koca logolar yapıştırmayacaksınız.
Eğer niyetiniz gerçekten yardım etmekse… Yardım kolilerinin, tırların üstüne koca koca logolar yapıştırmayacaksınız. O kamyonların, paketlerin önünde “askerlik hatırası” fotoğrafı çektiremeyeceksiniz. Bunu basınla paylaşamayacak, sosyal medyada yayınlamayacaksınız. Ez cümle; yardımını reklam malzemesi yapamayacaksın! Adı bilinen zatlar, iki kelamım da size… Usul usul, kimsenin gözüne sokmadan yardımınızı yapacaksınız. Kırmadan, dökmeden, incitmeden... “Ben bunu yaptım, şu ne yapıyor? O nerede, bu nerede?” diye feveran etmeyeceksiniz. Gizli yardım edenlere, saygı duyacaksınız. Ki kimse ulu orta yardım etmek zorunda da değil! Hele sizin gibi çirkeflerden çekinip, ettiği yardımı açıklamak zorunda hiiiç değil. Esas sözüm, molozlar arasında takipçi arayan zavallılara… Acıyı, ölümü rant gören acınası yaratıklara... O bölge afet bölgesi! Gram faydan yoksa, o bölgeye gitmeyeceksin! İzin almadan çoluğun çocuğun, ağlayan ana, babanın fotoğrafını çekmeyeceksin! Ciğeri yanan babanın, çocuğu ölen ananın, yetim kalan çocuğun acısını kendi ucube hayatına malzeme etmeyeceksin! Kulaktan dolma bilgileri paylaşmayacaksın! Sahte gözyaşınla, oradaki acıyı kirletmeyeceksin! Kendini de o cahil takipçilerini de benim çile içindeki insanımdan uzak tutacaksın! Eğer ki azıcık adabınız, edebiniz, insanlığınız varsa… Bu felaketi şova dönüştürmeyeceksiniz!
Diğerleri…
Öyle bir felaket yaşadık ki… Kötüler bile kendi lisanlarınca iyilik yarışına girdi. Pazar meydanında don sütyen satan pazarcılar gibi, bağıra çağıra iyiliklerini yapıp… Normal yaşamlarına döndüler bile. Bir de diğerleri var! Gerçekten iyi ve iyilik için orada olanlar… Onlar; çığırtkanlık yapmadılar! Kamera karşına geçmediler, kare kare fotoğraflar çekip paylaşmadılar, dakikalarca hikayeler çekip yayınlamadılar. Klipler çekip, ağır ağdalı şarkılarla ajitasyon yapmadılar. Ama yardım ettiler! Belki Twitter’da TT olmadılar. Haklarında çok haber yapılmadı, basında boy boy fotoğrafları çıkmadı. Amma velakin bakan gözler gördü Gamze Özçelik’i. Kimsenin bilmediği, sayısız cana dokundular. Hokkabazlık yapmadan da yardım edilebileceğini gösterdi İbrahim Çelikkol. Daha nice adını, sanını duymadığımız insanlar oradaydı. Logolarını tek bir yerde görmediğimiz şirketler vardı. Havalı havalı kıyafetleri, araçları yoktu ama popüler olmayan sivil toplum kurum, kuruluşları deprem bölgesindeydi. Nice isimsiz doktor, veteriner, aşçı, inşaat ustaları… Ve az da olsa iyi niyetli fenomenler oradaydı. Sesiz, sakin sayısız cana dokundular.
Var artık!
Yıllardır o kadar çok cinayet, gasp, hırsızlık ve tecavüz haberleri okudum ki… İşin aslı astarı; büsbütün umudumu yitirmiştim. Kabul etmiştim, iyi insanların neslinin tükendiğini! “Yoktu artık memleketim de iyi insanlar. Kuşu, karıncıyı incitmeyen, aç açıkta olana yardım edenler… Kadına desturla yaklaşan erkekler… Akrabadan öte komşular, ahretlik dostluklar yoktu. Yardım isteyene koşan insanlarım, yoktu artık. Anneannemlerle göçüp gitmişti, o iyi insanlar bu dünyadan…” Maalesef bir felaket bana ve benim gibi düşünenlere yanıldığımızı gösterdi... 6 Şubat ile öğrendik ki iyi insanların hala varmış… Şükürler olsun onlar hiçbiri bir yere gitmemişler. Ne ölmüş ne de nesilleri tükenmiş.