DURGUNLUK KONJONKTÜRÜNDE FİRMA YÖNETİMİ – II: FİRMALAR NE YAPACAK

Geçen yazıda önümüzdeki iki senenin imalat sanayimizde mikro ve küçük ölçekli firmalar için ciddi sıkıntılar içerebileceğinden bahsetmiştim. Bugün ilkönce Türk İmalat Sanayin in genel olarak bir profilini çıkaracağım. Sonra da firmaların yapması gerekenleri bildiğimce anlatacağım.

TÜRK İMALAT SANAYİİNİN PROFİLİ

TCMB tarafından internet sitesinde verilen 2023 yılı Sektör Bilançosunda (2024 yılı daha tamamlanmadığı için haliyle sektör bilançosu da bulunmamaktadır, DMD) Türk İmalat Sanayiinin sektör kimliğine ulaşabilmekteyiz. Sektör Bilançoları her sene firmalar tarafından verilen bilanço değerlerinden yararlanılarak oluşturulan toplulaştırılmış bilançolardır. Tabii ki, Sektör Bilançosuna bütün firmalar dahil olmayabilir. Ancak çok büyük hacimde bir örnekleme ulaşıldığı için istatistiki olarak bütünün iyi bir tahmincisi kabul edilir. 2023 yılı İmalat Sanayi Sektör Bilançosunda firma sayısı 173.471’dir. Bu firmaların toplam çalışan sayısı ise 3.765.894 kişidir. Sektör Kimliğinde firmaları hukuki yapısı ve iktisadi ölçeğine göre tasnif etmektedirler.

Hukuki yapıya göre, 2023 yılında Türk İmalat Sanayii’nde kayıtlı firmaların yüzde 17,04’ü anonim şirket, yüzde 82,40’ı limited şirkettir. Geri kalanları ise yüzde 0,56’lık bir paya sahiptir. Yani Türk İmalat Sanayii’nde yer alan firmaların kahir ekseriyeti limited şirkettir.

İktisadi üretim ölçeğine göre ise daha ayrıntılı bir sektör profili çıkarılabilir. Buna göre toplam 173.471 firmanın yüzde 65,14’ü mikro ölçekli, yüzde 25,78’i küçük ölçekli, yüzde 7,26’sı orta ölçekli ve yüzde 1,82’si ise büyük ölçekli firmalardır. Firmaların çalıştırdığı toplam 3.765.894 kişinin yüzde 7,70’i mikro ölçekli, yüzde 20,58’i küçük ölçekli, yüzde 28,62’si orta ölçekli ve yüzde 43,10’u ise büyük ölçekli firmalarda istihdam edilmektedir. Pekiyi, bu firmaların ölçeklerin ortalama çalıştırdıkları kişi sayısı nedir? Cevap şöyledir: mikro ölçekli firmalar ortalama 2,56 kişi, küçük ölçekli firmalar ortalama 17,32 kişi, orta ölçekli firmalar ortalama 85,64 kişi ve büyük ölçekli firmalar ortalama 515,84 kişi istihdam etmektedir.

Bu verilerden elde ettiğimiz bazı bilgiler bulunmaktadır. Her şeyden önce Türkiye’de istihdamı genelde mikro ve küçük ölçekli firmaların yarattığı yolunda bir şehir efsanesi vardır. En azından bunun imalat sanayiinde geçerli olmadığını görmekteyiz. Toplam firmaların yüzde 90,92’sini oluşturan mikro ve küçük ölçekli firmaların toplamından daha fazla kişiyi toplam firmaların 7,26’sını oluşturan orta ölçekli firmalar istihdam etmektedir. Orta ölçekli firmaların istihdam ettiği kişinin bir buçuk katını da toplam firmaların yüzde 1,82’sini oluşturan büyük ölçekli firmalar istihdam etmektedir. Bir başka gerçek de şudur: imalat sanayiindeki orta boy firmaların toplam firma sayısının en az yüzde 20’sine çıkması, büyük firmaların da toplam firma sayısının en az yüzde 5’ine çıkması gerekmektedir. Mikro firmaların bir kısmını küçük ölçekli firmaya, küçük ölçekli firmaların bir kısmını da orta ölçekli firmaya dönüştürmemiz gerekirdir. Haliyle bir kısım orta ölçekli firmanın da büyük ölçekli firmaya dönüşmesi zorunludur. Yani Türk imalat sanayiinin ölçek büyütmesi gerekir.

Türk imalat sanayii firmalarının satış, toplam aktif ve toplam özkaynak paylarına gelince… Firmaların ölçeklerine göre imalat sanayi payları aşağıda sıralanmıştır. Toplam satışların yüzde 2,40’ı mikro ölçekli, yüzde 12,10’u küçük ölçekli, yüzde 18,40’ı orta ölçekli ve yüzde 67,10’u büyük ölçekli firmalar tarafından sağlanmıştır. Toplam aktiflerin yüzde 4,30’u mikro ölçekli, yüzde 11,30’u küçük ölçekli, yüzde 18,30’u orta ölçekli ve yüzde 66,10’u büyük ölçekli firmalara aittir. Toplam özkaynakların yüzde 3,80’ine mikro ölçekli, yüzde 9’una küçük ölçekli, yüzde 17,80’ine orta ölçekli ve yüzde 69,40’ına da büyük ölçekli firmalar sahiptir.        

Yukarıdaki verilerden anlayabileceğimiz en önemli nokta şudur: Türk imalat sanayiinde mikro ve küçük ölçekli firmalar sahip oldukları aktif toplamı ve özkaynağa oranla orta ve büyük ölçekli firmalardan daha az satış yapmaktadırlar. Satış hacimleri toplamda düşük olmakla birlikte, bu firmalar, aynı zamanda orta ve büyük ölçekli firmalara göre daha verimsizdirler.

2025 VE 2026 YILLARINDA FİRMALAR NE YAPMALI?

TCMB’nin geçen hafta yayınladığı “Konkordato Analizi” bu yazının konusu için çok önemli veriler sunmaktadır. Analizde finansal stres altında bulunan firmaların konkordato talebinde bulunma nedenleri ve bu taleplerin finansal koşullarla ilişkisi ele alındı. Analizde, firmaların borçluluğu, borç ödeme kapasiteleri ve likidite durumlarının konkordato süreçlerinde belirleyici faktörler olduğu vurgulandı. TCMB’nin bu analizinde, konkordato firmalarının ticari borçlarının toplam aktiflere oranının yüzde 36 olduğu ve diğer firmalar için bu oranın yüzde 11 olduğu vurgulandı. Yine, konkordatolu firmaların hazır değerlerinin kısa vadeli yükümlülüklere oranının (nakit oranı) yaklaşık yüzde 2 olduğu ve buna karşın diğer firmalar için ise bu oranın yüzde 8 olduğu belirtildi. Sevgili Öztin Akgüç Hocamızın Finansal Yönetim kitabında bu iki oran için şu kritik değerler önerilmektedir: ticari borçların toplam aktiflere oranının yüzde 33’ü geçmemesi ve nakit oranının da yüzde 20’nin altına inmemesi gerektiğini söyler. Bunlara ek olarak cari oranı da ben ekleyeyim. Yine Öztin Hoca’dan alıntıyla dönen varlıkların kısa vadeli yabancı kaynaklara oranı olan cari oranın gelişmiş ülkelerde en az yüzde 200 olması gerektiği, ancak gelişmekte olan ülkelerde bu oranın yüzde 150 olarak tespit edilmesinin yerinde olduğu söylenir. Görüleceği üzere konkordato ilan eden firmalar nakit sıkıntısı içinde olan, likiditesi düşük ve kısa vadeli borçlarını karşılayamayan firmalardır. 2023 yılı sektör bilançolarına bu gözle bir bakalım:

2023 yılında Türk İmalat Sanayiinin tüm firmalar genelinde cari oran yüzde 163,7 iken firmaların ancak yüzde 30 kadarı kritik değer olan yüzde 150’yi geçmektedir. Yine nakit oranı İmalat Sanayiinin tüm firmalar genelinde yüzde 30,2 iken firmaların ancak yüzde 30 kadarı kritik değer olan yüzde 20’yi geçmektedir. Firmaları yüzde 25’i içinse bu oran yüzde 2 ve altında olmaktadır. Son olarak İmalat Sanayiinin tüm firmalar genelinde ticari borçların toplam aktiflere oranı yüzde 49,5 iken ancak firmaların yaklaşık yüzde 20’si için kritik değer olan yüzde 33’ün altındadır. Konkordato verilerine göre yorumlarsak firmaların yüzde 75’i için bu değer yüzde 36 ve üstündedir. Bu verilere göre imalat sanayii tüm firmalar genelinde bu firmaların yüzde 20-25 arasındaki kısmı için kon kordatoya gitme ihtimali bulunmaktadır.    

Geçen yazıda belirttiğim gibi 2025 ve 2026 yıllarında dezenflasyon programı devam ederse, banka kredilerinin genişleme hızı ve parasal büyüme hızı azalacaktır. Muhtemelen bu iki yıl boyunca talebin genişleme hızı da düşecektir. Bununla birlikte enflasyon ve faizlerdeki düşüş daha yavaş olacaktır. Bu yüzden satışların nominal değerindeki artış hızının yavaşlaması beklenmelidir. Özsermayesi yetersiz olan, kısa vadeli borçlarla çarkları döndüren firmalar ki, bunlar çoğunlukla mikro ve küçük ölçekli firmalardır, bu süreçte daha fazla sıkıntıya girecek olan firmalardır.    

FİRMALAR İÇİN ÖNERİLER

Finansal stres altına girebilecek ve iflas tehlikesi yaşayabilecek firmalar büyük oranda küçük ve mikjro ölçekli firmalardır. Bu firmalar ne yapmalıdır. Birkaç önerimizi aşağıda sıralayalım:

  • Mümkün olduğunca kısa vadeli borçlarını uzun vadeli borçlar ile kapatmaya çalışmalılar. Bu borç yapısını ve borcun vade yapısını düzeltecektir.
  • Mümkünse yeni ortaklar bulmalılar. Böylece özsermayeleri arttıracaklar ve sermaye yapılarını düzelteceklerdir.
  • Eğer içinde bulundukları alt sektör ihracata uygun ise iç talebe değil dış talebe yönelik üretim yapabilirler. Her ne kadar bugün ihracat talebi pek tatminkâr olmasa da, önümüzdeki iki senede dış dünya ekonomisindeki imkânlar milli ekonomimize göre daha fazla olacaktır.
  • Mikro ve küçük ölçekli firmalar birleşerek ortak üretim ve ortak satış konsorsiyumları kurabilirler. Bu hem likiditeyi ve sermayeyi arttıran hem de maliyetleri düşüren bir uygulama olabilir.
  • Özsermayesi yeterli, borç yapısı dengeli ve riski düşük firmalar önümüzdeki iki yıl içerisinde büyüme ihtimali olan firmalardır. Özellikle bu süreçte üretimden çekilen firmaların tesisleri çok ucuza satın 2026 sonrasındaki genişleme konjonktürü için yatırım yapabilirler.

Hükümetimiz ne yapmalı? Mevcut durumun düzeltilmesi için kapsamlı bir yapısal reform neleri içermeli? Bunları gelecek hafta Cumartesi günkü yazımda anlatacağım. Pazartesi günü işlerim nedeniyle yazı yazamayacağım. Cumartesi görüşmek üzere…