"Yurdumu işgal eylemiş şu garbın safsatası Kiminin maymunu var kiminin Noel babası"

 Şâirin dediği gibi yurdum insanını bir yılbaşı telâşı sarmış. Dükkanlar, sokaklar ışıl ışıl... Dışı süs, içi pis Avrupa medeniyeti benim vatanımın sokaklarını, insanını işgal eylemiş. Görebilen için bu süsün, ışıltının altında zulmetin, yaptıkları zulümlerin, vahşetin mide bulandırıcı resmi, kokusu var. Avrupa'nın hakikatte İslam'a ait olan teknolojiyi ve ilmi yönünü almak yerine tahrif edilmiş dinlerine ait olan bayramını, kültürünü almaya, onlara benzemeye çalışmak hem imanımızı tehlikeye sokmuş hem de gülünç duruma düşmüşüz. Benzemek ya sevmekten ya da eziklikten ileri gelir. Bir Müslüman Allah için sever, Allah için buğz eder, yalnız Allah'ın karşısında ezilir. Mutlaka benzeyeceksek O'nun sevdiklerine benzeyelim. Kuvvetli bir imana sahip olmak da bu eziklik duygusunu kaldırır. Onların bize ettikleri zulümlere karşı körü körüne onları taklit etmek, kendi dinimize ve milletimize yaptığımız ihanettir.        

    İmanını ve İslam'ı dert etmeyenleri anlayabiliyoruz da yıl boyu ibadet eden şuursuz Müslümanların bir günde yaptıklarını sıfırlamaları inanılır gibi değil. Pervanelerin ateşe atılmaları gibi bile isteye bir gece içinde Allah'a isyanın dibine vuruluyor. "Kimi de Biz yılbaşı kutlamıyoruz. "Senenin bitmesini, yeni yılın başlangıcını kutluyoruz" diyerek küçük gibi görünen eğlencelerine kılıf bularak yaptıklarını masum göstermeye çalışıyorlar. Bazı günahlar gözümüze hafif görünse de bazen imanın gitmesine sebep olabiliyor.
    
    Yurdum insanını şgal eyleyen bir diğer mesele de yılbaşı kutlamalarından daha tehlikeli Hinduizm, Şamanizm kaynaklı Müslümanlar içinde yer bulabilmek için İslam ve esma sosuyla örtülmüş, âyetlerle süslenmiş, bolluk, bereket, şifa çalışmaları, bilinçaltı temizleme yöntemleri adı altında yapılan ritüellerdir. İslam'da yeri olmayan sünnet-i seniyyeye tamamen ters bu uygulamalar Müslümanlar arasında revaç bulmuş, birçok müminin imanının gitmesine sebep olmuştur. Yılbaşı kutlamalarının kaynağının Hristiyanlık olduğu bilindiği için uzak durması belki daha kolaydır. Bu uygulamalar ise esma ve âyetlerle yapıldığı için hakkı batıldan ayırabilenlerin sayısı maalesef azdır. Bolluk ve bereket için dilekleri kağıda yazıp ağacın dibine gömmeler, sayı çalışmaları, para mayalama, yoga, evrene mesaj gönderme gibi kaynağı başka dinler olan uygulamalar ve travma çözme çalışmaları...Her kötülüğü yapıp sorumluluğu anneye, babaya, atalara yükleme nefisleri temize çıkarmaya çalışmaktan başka bir şey değildir. Elbette anne babanın evlatları üzerinde etkisi var fakat bütün kötülüklerin kaynağının onlar olduğunu düşünüp üzerinden sorumluluğu atmaya çalışmak imtihan sırrına uygun bir davranış değildir.Güneş batıdan doğduktan sonra yapılan tevbeler kabul edilmeyeceği için tevbe ve istiğfar sistemini çalıştırmamak, unutturmak için bunlar yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır.

   Allah temizdir, temiz olanları sever. En iyi temizlenme yöntemi de tevbe ve istiğfardır. Her yeni gün bize yeni bir alemin kapısını açar. Günün sonunda hatta mümkünse her anında kendimizi muhasebeye çekip günahlarımızdan tevbe etmemiz gerekiyor. Başa gelen hastalıklar, sıkıntılar için Nebevi metodlar kullanılmalı; hekime gidip tedavi olmaya çalışılmalı; tevbe, istiğfar ve dua edilmeli; sadaka verilmeli; sıla-yı Rahim yapılmalı; sonra da tevekkül edilmelidir. Musibetlere sabredildiği takdirde bunun günahlara kefaret olduğunu bilmelidir. Bir mü'min İslam'da olmayan yollara başvuruyorsa imanında bir sıkıntı var demektir Çünkü iman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül de iki cihan saadetini getirir.

     Derler ki, Hazreti Lut Aleyhisselam kavminde çok sayıda teheccüde kalkan mümin olduğu halde o kavmin birkaç mümin dışında tamamının helak olmasının sebebi yapılan zulme seslerini çıkarmamalarıdır. Biz de diyoruz ki: Yâ Rab! Senin mülkünde ,Sana yapılan isyanlardan, günahlardan zulümlerden razı değiliz. İçimizdeki şuursuzlar yüzünden bizi helak etme. Âmin!