Milli Savunma Bakanlığı da, Kuzey Irak'ın Sincar bölgesinde düzenlenen hava operasyonunda 10 teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün Hakkâri, Van ve Tunceli’de yürütülen operasyonlarda 12 teröristin öldürüldüğünü açıkladı.
Milli Savunma Bakanlığı da, Kuzey Irak’ın Sincar bölgesinde düzenlenen hava operasyonunda 10 teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi.
Üç gün önceki bir operasyonda da PKK’nın Sincar kolu olan YBŞ’nin başındaki isimlerden Said Hasan’ın da aralarında bulunduğu üç terörist öldürülmüştü.
Bu gelişmeler gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında PKK’ya yönelik operasyonların ne denli yoğunlaştırıldığını gösteriyor.
Özellikle Kuzey Irak’ta PKK’ya yönelik kıskaç hiç olmadığı kadar daraltılmış durumda.
Ankara, PKK’nın Sincar’dan sökülüp atılması konusunda bir yandan Bağdat ve Erbil üzerindeki diplomatik baskısını sürdürürken bir yandan da terör örgütüne yönelik operasyonlarını yoğunlaştırıyor.
Erbil’deki Bölgesel Kürt Yönetimi bu konuda Ankara ile aynı pozisyonda.
Geçtiğimiz yılın Ekim ayında Bağdat ile imzaladıkları ve PKK’nın buradan çıkarılmasını öngören Sincar anlaşmasının hayata geçirilmesi için yoğun bir çaba içindeler.
Bağdat yönetimi ise bugüne kadar anlaşmayı hayata geçirme konusunda ayak sürüyordu.
Hafta başında Sincar’a ziyarette bulunan Irak Başbakanı Mustafa Kazımi, ilçenin huzura kavuşması ve yeniden inşası için anlaşmanın yürürlüğe girmesi gerektiğini söyledi ancak bunu nasıl, ne şekilde ve ne zaman yapacaklarına dair net bir mesaj vermedi.
Başbakan Kazımi, altında kendi yönetiminin imzası bulunan anlaşmayı yürürlüğe geçirmeyi istese de bunu engelleyen önemli bir güç var Irak’ta.
İran destekli Haşdi Şabi güçleri.
Bu köşede birkaç kez dile getirdiğim gibi Şii yayılmacılığına hız vermesi beklenen yeni İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin göreve başlamasıyla birlikte Haşdi Şabi güçleri Irak’taki gözle görülür şekilde etkinliklerini arttırmaya başladı.
Sadece etkinliklerini arttırmakla kalmadılar hem PKK ile ilişkilerini güçlendiriyorlar hem de Türkiye’ye karşı da daha tehditkâr davranmaya başladılar.
Bunun en somut göstergesi Türkiye’nin son günlerde Sincar’daki PKK varlığına yönelik düzenlediği operasyonlar neticesinde görüldü.
Haşdi Şabi’ye bağlı milis gücü Ketaibi Seyid Şüheda Sözcüsü Kazım Fertusi, Erbil merkezli Rudaw televizyonuna açıklamada söz konusu operasyonların Irak’ın egemenliğinin ihlali olduğunu savunarak, “Dışarıdan hiçbir gücün Irak’ın egemenliğini ihlal etmesine izin vermeyeceğiz” dedi.
PKK’ya yönelik operasyonları kendilerine yönelik olarak nitelendiren Haşdi Şabi sözcüsü daha da ileri gitti ve “Bu saldırılar tekrar ederse bizim de mutlaka karşılaştığımız olacaktır. Yöntemi ve zamanı konusunda şu anda araştırma aşamasındayız. Ancak böylesi bir karar için onay almamıza da gerek yok. Bununla birlikte hükümetin kabul etmesi gerekiyor ki eğer hükümet gerekeni yapmazsa biz şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız, intikamını alacağız” diyerek tehditlerde bulundu.
Sincar’daki gelişmeler Türkiye’nin, hem Bağdat hem de Tahran’ı Haşdi Şabi güçlerinin ayaklarını denk almaları ve de PKK ile iş birliğine son vermeleri konusunda uyarılmasını gerekli kılmaktadır.
Sanırım Ankara bunu yapıyordur, yapacaktır.
Öte yandan Kuzey Irak’taki sıcak gelişmeler Sincar ile de sınırlı değil.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz Haziran ayında yaptığı bir açıklamada “Kandil’in kuluçka merkezi” olarak tanımladığı Mahmur Kampı’ndaki gelişmeleri de gözden kaçırmamak gerek.
Kâğıt üzerinde Birleşmiş Milletler (BM) denetiminde olduğu söylenen Mahmur tamamen PKK’nın silahlı eğitim merkezine dönüşmüş durumda.
Ekim 2017’den bu yana PKK’nın, Mahmur’daki hem BM hem de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) ait tüm büroları kapattığı hali hazırda kampta hiçbir resmi kuruluşun olmadığı bildiriliyor.
IKBY Uluslararası Örgüt Raporları Değerlendirme Komitesi Başkanı Dindar Zebari, bir diğer Erbil merkezli Basnews gazetesine yaptığı açıklamada, Mahmur’ın tamamen PKK tarafından yönetildiğini belirterek, “Kamptaki göçmenlerin sayısı artmış durumda. Ancak artan göçmenlerin resmi bilgileri Kürdistan hükümetine kayıtları yapılmamıştır” dedi.
Mahmur’un askeri bir eğitim kampı olarak kullanıldığını, çocuk yaştakilere silahlı eğitim verildiğini belirten Mahmur İlçe Kaymakamı Kirmanc Ebdula ise, “Son dönemde yaklaşık 300 kişilik bir PKK gücü kampa yerleştirildi. Ellerinde silahlarla kampa giriş-çıkışları kontrol ediyorlar, Kamp bir sivil göçmen kimliğinden çok askeri bir üsse benziyor” açıklamasında bulundu.
Kamptaki sivillerin büyük çoğunluğunun PKK baskısı altında olduğunu dile getiren Kaymakam Ebdula, PKK’nın kampta bir mahkeme kurduğunu ve kendilerine karşı gelenleri burada yargılayarak infaz ettiğini de söyledi.
Bu açıklamalar, bu kampın terör örgütünün kuluçka merkezi olma özelliğinin de ötesine geçtiğini gösteriyor.
Sözü edilen 300 kişilik grup, muhtemelen hem Türkiye’nin operasyonlarından korunmak için buradaki sivilleri kendilerine canlı kalkan olarak kullanmak hem de çocuk yaştaki sivilleri terör örgütü için savaşmaya zorlamak üzere yerleştirilmiştir.
Ankara’nın acilen Mahmur’daki PKK varlığına son verilmesi için hem Bağdat ve Erbil yönetimleri hem de resmi olarak kamptan sorumlu olan BM’nin Irak temsilciliği nezdinde girişimlerini arttırmalıdır.
Gara, Metina ve Kandil bölgesindeki dağlarda sıkışan PKK, Sincar ve Mahmur’daki sivilleri kendine kalkan yaparak kurtulmayı umuyor.
Buna izin verilmemelidir, verilmeyecektir.
Bu yerleşim yerleriyle bağlantısının kesilmesi halinde PKK’nın Kuzey Irak’taki varlığının sonlandırılması yakın görünüyor.