"Değerli basın mensubu" diye başlayan bir basın bülteni aldığımda yüzüm hemen değişir.

“Değerli basın mensubu” diye başlayan bir basın bülteni aldığımda yüzüm hemen değişir. Ne yapayım sinir oluyorum bu ifadeye! Bültenin, tembel bir PR’cıdan geldiğini düşünürüm hemen.

Türkiye’de sağlıkta uzman gazetecileri toplasanız, sayımız 50’yi geçmez. “Değerli basın mensubu” diye hitap etmek yerine; sağlık alanında yıllardan beri haber üreten, program yapanların ismini yazmak bu kadar zor mudur? Halbuki, iletişimin en temel kurallarından biri karşısındakine ismiyle hitap etmektir. Kişi, değer verildiğini, önemsendiğini hisseder. Bu hataya düşenler sadece sağlık PR’cıları mı? Çoğu doktor da hastalarıyla iletişimde bu yanlışı yapar. Özellikle bu durum, kamu ve üniversite hastanelerinde daha çok yaşanıyor. Sabah vizitinde, nöbet tesliminde hekimler hastayı dikkate almadan kendi aralarında konuşuyorlar. Sanırsın orada düşünmeyen, hissetmeyen bir robot var. Kaldı ki, yakın bir gelecekte, yapay zekaların bile analiz yetenekleriyle yanıtlarını belirleyebilecekleri söyleniyor.

Özellikle genç hekimlerin, hastanın odasına girince, “Merhaba Ahmet Bey, nasılsınız? Geceniz nasıl geçti?” diye sormak neden akıllarına gelmez? Hasta ve hasta yakınlarıyla doğru iletişim teknikleriyle ilgili doktorlara özel eğitim verilmesinden yanayım. Bir hastaya kanser olduğu nasıl söylenmeli? Hasta yakınına babasının çok sınırlı günlerinin kaldığı nasıl anlatılmalı? Hastaların sosyo-kültürel durumlarına göre iletişimde yaklaşım değişmeli mi? Hastayla kurulan güvene dayalı sıcak bir iletişimin iyileşme enerjisine ne gibi katkıları olabilir? Bu konuda yapılması gerekenler nelerdir? İşte, böyle konular da tıp eğitiminde asla ihmal edilmemeli.

SAĞLIK PR’CILARI VE ÖZENSİZLİK...

Gelelim PR uzmanlarına. Zaten onların işi iletişim. Aslında yapılması gerekenler son derece basit. Hazırlanan basın bültenlerinin sağlıkta uzman gazetecilerin isimlerine gönderilmesi. Eğer, bir basın toplantısı söz konusu ise, ilgili gazetecinin bizzat telefonla aranarak, konuyla ilgili bilgilendirilmesi de gerekir. Neden mi? Bazen öyle yoğun, stresli günler oluyor ki, mail kutusuna bakamadığımız ya da hızla üzerinden geçtiğimiz için gözümüzden kaçabilen bültenler olabiliyor. Böyle bir yaklaşım, hem gazeteciye toplantının önemini gösterir, hem de çalıştığı medya kuruluşu ve kendi yaptığı iş anlamında değer verildiğini hissettirir.

Diyorum ya, bunda en büyük etken PR’cıların tembelliği. Mesela PR firmalarının, ya da basınla ilişkilerini kendi yürüten hastanelerin ve ilaç firmalarının ellerindeki medya listelerinin güncel tutulması da son derece önemli. Çünkü medya kuruluşları arasındaki transferler, işten çıkarmalar, yayınına son verilen sağlık programları gibi nedenlerle listelerin yenilenmesi gereken durumlar sıkça yaşanabiliyor. PR firmalarının yöneticileri de, yapılan işe, medyayla iletişimde kullanılan dile zaman zaman bakarak, şirketlerine ayna tutmayı ihmal etmemeli. Şimdi bir de whats-up PR’cılığı türedi. Kurduğun gruptaki tüm gazetecilere ortaya karışık bir basın bülteni gönder. Sonrasında aynı daveti bir kaç kez daha tekrarla... Bu tür yaklaşımlarda, PR uzmanının bizzat kendisinin yaptığı işe, düzenlediği basın toplantısına inanmadığı hissine kapılıyorum.

SAĞLIK PR’INDA GAZETE-GAZETECİ AYRIMI...

Haberin en çok izlenen televizyon kanallarında ya da tirajı en yüksek gazetelerde yer almasının PR değeri elbette çok yüksektir. Ama siz, ne kadar fazla mecrada etkinliğinizi, bülteninizi yayınlatabilirseniz bundan iyisi yoktur. İnternet medyası da, düşük tirajlı veya ratingli medya kuruluşları da ihmale gelmez. Sağlık PR’ının amacı, mümkün olduğunca tüm mecralarda haberlerinizin yer alması olmalıdır. Tabii, bir de olayın başka bir yüzü var. Bu konuda PR alanında çalışanlara da haksızlık etmek istemem. PR’ın önemini ve idealde nasıl yapıldığını bilmeyen firma sahipleri de, önde gelen birkaç televizyon kanalında ve gazetede yer almaya öylesine odaklanıyor ve öylesine baskı yapıyorlar ki, bu konuda onları ikna etmek de halkla ilişkiler uzmanlarının enerjilerini fazlasıyla düşürüyor.

Tirajına, ratingine göre medya seçmek, beraberinde bazı gazetecilere ayrımcılık yapmayı da getiriyor. İyi bir PR uzmanı, gazetecinin çalıştığı medya kuruluşunun marka değeri, sağlık muhabiriyle olan dostluğu yüzünden bazı basın mensuplarına daha fazla önem verse de, bunu dışa hiçbir şekilde yansıtmayandır. Sağlıkla ilgili bir etkinlik için okur ve izleyici gücünün odağındaki kuruluşlarda çalışan gazetecileri mutlaka ararken, diğerlerine telefonla davet, isme düzenlenmiş basın bülteni göndermeyen PR uzmanları da var. Bu gruba giren PR uzmanları, kim ne dersin bana göre mesleğini iyi ve akıllıca yapmıyor demektir. Çünkü bugün küçümsemediğin, önemsemediğin bir gazetede çalışan sağlık muhabiri, yarın bir bakarsın Türkiye’nin en büyük gazetesine transfer olmuş!