Hayatımız kocaman bir sanal gerçeğe tek tek teslim olurken, sanal paranın çıkması hiç de şaşırtıcı değildi.
Hayatımız kocaman bir sanal gerçeğe tek tek teslim olurken, sanal paranın çıkması hiç de şaşırtıcı değildi. Daha biz Bitcoin ne, nedir çözemeden… Canıımm ülkemde adamın biri, milletin 2 milyar dolarını alıp kaçtı bile. Bir tarafım üzülüyor, “Sonuçta ülkemin parası, insanların bi umut kuruş kuruş biriktirdiği para.” diyor. Sonra bir gülme geliyor, durduramıyorum. “Yahu sanal para tanıtımında şarkıcı, oyuncu, emekli mankenin ne işi var? Bunu görünce de mi aymadınız?” diyorum. Adam resmen beğendiği, tanışmak istediği ne kadar isim varsa reklamına toplamış. Zaten kripto borsasındaki şirketlerden bunu yapan çıkacaktı. Azıcık araştıran herkes bu acı gerçeğin farkında. Keza benzer birçok firmanın da yine bunu yapabilme olasılığı veya batabileceği gerçeği varken, siz neden böyle tuhaf bir firma üstünden sanal para alırsınız? Bu kötü olay kimileri için gelecekte tüm dünyada gerçekleşecek olan büyük coin vurgununun provası. Kimileri içinde hala kalan sağların başına konacak devasa talih kuşunun umudu.
Ne dersin?
Düşünün hiç çalışmıyorsunuz. Öyle bir zorunluluğunuz yok. Sürekli tatil modunda o şehir seniiin, bu ülke beniiim geziyorsunuz. En büyük sorununuz akşam ne giyeceğiniz, hangi partiye gideceğiniz. Şimdi cinsiyet, yaş, ırk ayırmamaksızın soruyorum. Kim Şeyma Subaşı story’leri tadında bir hayat istemez? İşin aslı astarı; “O” olmak için sağ gözünü vermeye hazır bir dolu kadın, hatta erkek var. Gözü dönüp ona saldırıp, saydıranların birçoğunun ana sebebi bence kıskançlık. Çok azı gerçekçi çok azı ideolojik. Şeyma, Acun’dan ayrıldığında cemi cümle o şaşaalı yaşamı bitti diye zil takıp oynadı. Fakat kadın yerden bir avuç toprakla kalktı. Veee “Şeyma Subaşı & Mohammed 2” bomba gibi vizyona girdi! Bu yeni sevgili Şeymamıza eski yaşantısından çok daha parıltı bir hayat yaşatıyor. Hatta adam sevgilisi için ek sefer koydurup, koca uçağın tüm biletlerini alıyor. Pekiii binlerce kilometre uzaklıktaki bu detayı, biz nereden biliyoruz? Tabi ki Şeyma Subaşı story’ilerinden... Kadın bu debdebili hayatı için ne bedeller ödüyor, ne sıkıntılar çekiyor hiç birimiz bilemeyiz. Ama dünya kötü, sıkıntılı, gergin bir zaman diliminden geçiyor. Bu empati yoksunu story’lere biraz ara vermek zor olmamalı.
Bekle-me!
Belki de en büyük kayıplarımız beklentilerimiz, beklediklerimizdi. Sancıların en kötüsüydü beklemek! Biz beklenilmeyenlere kapıları açıp, buyur edip içeri alamadık. Öyle plansız programsız, önünü ardını düşünmeden, bize sunulan hayatı bodoslama yaşayamadık. Biz hep büyük beklentiler içinde bekledik… Gol olup olmadığını düşünmeden, topa gelişine bile vuramadık. Tesadüflere açamadık kollarımızı, umulmadık öykülerle şans tanıyamadık. Biz öyleeee durup, bekledik! Biz bir kere de hikayeyi yaşarken yazma cesaretini gösteremedik. Beklenmedikle günümüzü gün edemedik. En umulmadık öykülerde kaybolup, başka başka karakterlere dönüşemedik. Beklenilmeyeni kolumuza takıp, beklediğimize veda edemedik. Biz heeep bekledik. Biz yola, yol ayrımına kadar devam edip, bi türlü vedalaşmadık. Kavgasız gürültüsüz…