Her ne kadar "Ben Marxist değilim" diyerek ideolojiye ve kendi düşüncelerinin bir ideolojiye dönüştürülmesine karşı olsa da bu ideolojiye adı verilen Karl Marx'ın düşüncelerini en yalın hâlde anlatmaya kalksak, emek sömürüsünün önünü açan kapitalist sermâyeye karşı olduğunu, sermâye oluşumuna imkân veren kurumlara cephe aldığı, bu kurumlar içinde, özel mülkiyetin kökeni olarak gördüğü âilenin bile olduğunu söylenebilir.
Her ne kadar “Ben Marxist değilim” diyerek ideolojiye ve kendi düşüncelerinin bir ideolojiye dönüştürülmesine karşı olsa da bu ideolojiye adı verilen Karl Marx’ın düşüncelerini en yalın hâlde anlatmaya kalksak, emek sömürüsünün önünü açan kapitalist sermâyeye karşı olduğunu, sermâye oluşumuna imkân veren kurumlara cephe aldığı, bu kurumlar içinde, özel mülkiyetin kökeni olarak gördüğü âilenin bile olduğunu söylenebilir.
Ama Karl Marx (yanlış anlaşılmış olmasının bir başka örneği olarak) âilesine çok düşkün biridir. Varını yoğunu devrimci mücâdele için harcayarak âilesini mağdur ettiğini söyleyen Marx, yine de âilesinin zarar görmesini istemez.
Bunun bir örneği, daha sonra damadı olacak Paul Lafargue’a, henüz nişanlı olduğu kızı Laura ile çıktığı 3-4 günlük tâtilden haberdar olunca yazdığı şu mektuptur:
“Azizim Lafargue,
Aşağıdaki tespitlerimi iletmeme izin vereceğinizi umuyorum.
1. Eğer kızımla ilişkilerinizi sürdürmek istiyorsanız, ona "kur yapma" tarzınızdan vazgeçmeniz gerek. Gâyet iyi biliyorsunuz ki, henüz verilmiş bir evlenme sözü yok ve hiçbir şey belli değil. Hatta Laura, usûlüne uygun şekilde nişanlınız olmuş olsaydı da, söz konusu olanın uzun bir iş olduğunu unutmamanız gerekirdi. Fazla samimiyetin yol açacağı davranışlar da burada uygunsuz kaçıyor, çünkü bu durumda iki sevgilinin birbirlerine güçlü arzular duydukları hâlde aynı yerde oldukça uzun bir süre birbirlerine yaklaşmadan yaşamaları gerekiyor.
2. Yalnızca bir haftalık bir jeolojik dönem içinde bile tavırlarınızdaki değişikliği dehşet içinde izledim. Fikrimce, gerçek aşk, ihtiyat, tevâzu ve hatta âşığın idolüne karşı çekingenliği içinde ifâde edilir; asla ihtiras içinde kendini kapıp koyuvermeyle ve zamansız samimiyet gösterileriyle değil... Siz bu karmakarışık mizâcınızı ortaya koyunca kızımla davranışlarınız arasına aklımı koymak da benim görevim. Eğer ona olan sevginizi Londra boylamıyla uyarlı bir biçimde göstermekten âcizseniz tavsiyem onu uzaktan sevmenizdir. Bunun üzerinde daha fazla durmayacağım.
3. Laura'yla olan ilişkilerinizi belirginleştirmeden önce, ekonomik durumunuza ilişkin ciddî bilgiye ihtiyâcım var. Kızım işleriniz hakkında bilgi sâhibi olduğumu zannediyor. Oysa yanılıyor. Bu sorunu şimdiye kadar ortaya atmadım çünkü kanımca bu girişimin sizden gelmesi gerekirdi. Biliyorsunuz ki, elimde avucumda ne varsa hepsini devrimci mücâdeleye harcadım. Buna pişman değilim. Tersine, eğer hayâta yeniden başlayacak olsaydım, yine aynı şekilde hareket ederdim. Yalnız, evlenmezdim. Gücüm yettiğince, kızımı, annesine hayâtı zehreden zorluklardan kurtarmak istiyorum. Benim dolaysız etkim olmasa (bu benim açımdan bir zayıflıktır) ve sizle dostluğum kızımın seçimlerini etkilemese bu iş hiçbir zaman bugünkü hâlini almazdı. O nedenle ağır bir kişisel sorumluluk taşıyorum.
Şu anki durumunuza gelince, bunun peşine düşmemiş olsam da, elime geçen bilgiler pek tatmin edici değil. Fakat bunu bir kenara bırakıyorum. Genel durumunuza gelince, henüz öğrenci olduğunuzu, Fransa'daki kariyerinizin Liege olayı nedeniyle yarı yarıya çökmüş bulunduğunu, İngiltere'ye intibak etmeniz için en gerekli araç olan dilin sizde çok eksik bir unsur olduğunu ve en iyi halde bile başarı ihtimallerinizin (?) ne kadar şüpheli olduğunu biliyorum.
Gözlemlerimden çıkardığım sonuca göre, işlere heyecanla başlamanıza ve iyi niyetinize karşın, çalışkan bir mizaca sâhip değilsiniz. Bu şartlar dahilinde, kızımla birlikte hayat gemisine binebilmeniz için size dışarıdan destek gerekecek.
Âilenize gelince, hiçbir şey bilmiyorum. Bir miktar zenginliğe sahip olduklarını farz etsek bile, bu onların sizin için fedakarlığa katlanmaya pek hevesli olduklarını kanıtlamaz. Dahası onların sizin bu evlilik projenizi nasıl karşıladıklarını bile bilmiyorum.
Tekrar ediyorum, bütün bu noktalar hakkında bana olumlu açıklamalar gerekiyor. Zâten hayâta gerçekçi şekilde bakan siz de, kızımın geleceğine idealist bir görüş açısından bakmamı beklemezsiniz. Şiiri ortadan kaldırmayı düşünecek derecede müspet bir kişi olan sizin, kızımın zararına olacak şekilde şâirâne davranışlarda bulunmamanız gerekir.
4. Bu mektuptan doğabilecek bütün yanlış anlamaları önlemek için, size şunu bildiririm ki, hemen şimdi evliliği akdetme iktidârına sâhip olsaydınız bile, bu yine olmazdı. Kızım reddederdi. Ben de şahsen bu işe itiraz ederdim. Evlenmeyi düşünmeden önce olgun bir adam olmanız ve hem siz hem de kızım için uzun bir tecrübe dönemi gerekiyor.
5. Bu mektup ikimizin arasında sır olarak kalırsa çok memnun olurum.
Cevabınızı bekliyorum.
En iyi dileklerimle,
Karl Marx (Londra / 13 Ağustos 1866)”
Mektuptaki geçen “çalışkan bir mizaca sâhip olmama” ifâdesindeki tembellik imâsına alınan ve bunu Tembellik Hakkı (Ayrıntı Yayınları) adlı kitabında belirten Paul Lafargue ve Karl Marx’ın kızı Laura 2 Nisan 1868’de evlenir ve şâhitliklerini Engels yapar.
Paul Lafargue’ın 1842’de Küba’da başlayan çalkantılı hayâtı evlendikten sonra ve ölümüne kadar devam eder. Ölümü de âdeta kayınpederi Marx’ın endişelerini haklı çıkartacak kadar trajiktir çünkü Paul ve – ikna ettiği – Laura 26 Kasım 1911’de birlikte intihar ederler. Lafargue, ardında şu notu bırakmıştır:
“Varoluşun zevklerini ve hazlarını birer birer elimden alacak ve de beni aklî ve fizikî güçlerimden yoksunlaştıracak acımasız yaşlılığın yaşamsal enerjimi felce uğratmasından, böylece bizzat kendim ve diğerleri için bir yük yaratmasından önce, bedenen ve aklen sağlıklı olarak yaşamıma son veriyorum. Yıllardır kendi kendime yetmiş yaşımı aşmama sözü vermiş, böylece yaşamdan ayrılmamın yılını tespit etmiş ve bu kararımı gerçekleştirme biçimini yani deri altına yapılacak bir siyanür şırıngasını da hazırlamıştım. Kırk beş yıldır kendimi adadığım davanın yakın bir gelecekte zafere ulaşacağına dair kesin bir inançla ölüyorum. Yaşasın Komünizm! Yaşasın Uluslararası Sosyalizm!”
Lafargue, bu notu bıraktığı târihten altı yıl sonra, Marx’ı yanlış anlayarak onun “evrimsel dönüşüm” süreci için sabır gösteremeyen Lenin’in Rusya’da Bolşevik devrimi gerçekleşeceğini bilseydi intihar eder miydi ve eşi Laura’yı de ölüme götürür müydü, bilmeyiz. Ama Marx, damadının ve kızı Laura’nın intihar ettiği günlerde hayatta olsaydı bu intihara tepkisi ne olurdu diye bir tahmin yapsak herhalde “Damâdım da beni anlamadı” derdi.