Genç kuşağın filmiyle bizim gibi orta yaşlı fantastik kurgu meraklılarının da romanıyla tanıdığı John Ronald Reuel Tolkien, 1892 Güney Afrika doğumlu İngiliz yazar, şair, filolog ve profesör unvanlı akademisyendir.
Uzmanlık alanı Anglo-Saxon Dili ve Edebiyatıdır. Hobbit, Yüzüklerin Efendisi ve Silmarillion gibi fantastik kurgu eserleriyle tanınır. Özellikle birbirini tamamlayan Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi 2000’lerde başarıyla filme çekilmiştir. Bu ansiklopedik bilgileri niye verdiğime gelince, birçok eleştirmen Tolkien’in adı geçen romanlarında, kendi hayalinde kurguladığı bir alternatif dünya senaryosunda kendi siyasi düşüncelerini ve güncel siyasi eleştirilerini sergilediğini düşünür. İttifakla kabul edilen, bu romanda, kötülüklerin efendisi Lord Sauron’un Hitler’i temsil ettiğidir. İyilerin temsilcisi olan Batı’nın halkları da müttefiklerdir. Tabiî ki, bir Birinci Dünya Savaşı gazisi olan Tolkien (kendisi Somme Muharebelerinde yaralanmıştır) savaşın bir galibi olmadığını, kazanan tarafından da kaybeden taraf kadar acılara ve kayba maruz kaldığını eserlerinde vurgulamıştır. Ben bugün size Tolkien’in eserini bambaşka bir bakış açısıyla yorumlamak istiyorum. Tabiî ki, ABD’nin başındaki Kasabanın Şerifi ve mevcut küresel tefecilik sistemi de bu işin merkezinde olacaktır.
TOLKIEN VE “YÜZÜKLERİN EFENDİSİ”
Tolkien Yüzüklerin Efendisi’nde Batı Dünyası’nın toplumsal bilinçaltında bulunan masal ve efsanelerdeki motifleri ustalıkla kullanmıştır. Roman Orta Dünya denen bir yerde geçer. Bu dünya teknoloji yerine sihrin egemen olduğu bir dünyadır. Orta Dünya’da çeşitli halklar yaşar: Neredeyse beyaza yakın sarı saçlı ve sonsuz yaşam sahibi Elfler; kadınları bile sakallı olan, altın hırsı ve tamahkârlıklarıyla tanınan Cüceler; Elfler kadar olmasa bile bize göre hayli uzun yaşayan, sarışın/kumral ve renkli gözlü Numenor (Batı İnsanları); eski Türkler gibi at sırtında savaşan ama konuştukları lisan ve fiziki özellikleri ile Vikingleri hatırlatan Rohirrimler; kısa boylu, neşeli, pratik ve tüccar (kısa boylulukları haricinde yazara göre İngilizleri çağrıştıran) Hobbitler; güneyin zalim insanları siyahi(!) Haradrimler ve doğunun kısa boylu, esmer ve çekik gözlü gaddar insanları… Kitaba adını veren Yüzüklerin Efendisi Lord Sauron, karanlık tarafta bir büyücüdür. Sihirli yüzükler yapma irfanına sahiptir. Üç yüzük Elflere, yedi yüzük Cücelere ve dokuz yüzük de insanlara vermiştir. Batının bütün harikaları bu yüzüklerin sihriyle yaratılmıştır. Ancak Lord Sauron hediye olarak verdiği bu yüzükleri tek bir yüzüğe bağlamıştır: Tek Yüzük. Bu yüzük kendi yüzüğüdür ve kendisinin bütün gücü de bu yüzüğe yüklenmiştir. Yüzyıllar önce bir savaşta bu yüzüğü kaybedince bedeni enerjiye dönmüş ruhu da hapsedilmişti. Zamanla Lord Sauron’un ruhu özgürlüğüne kavuşur ve doğu ve güneyin kötü halklarını ve bir de kendi yarattığı Yecüc ve Mecüc’e benzeyen Orkları etrafında toplar. Ama tekrar bütün gücüne kavuşması için Tek Yüzük’e sahip olması gerekir. Eğer yüzüğe tekrar sahip olursa diğer yüzükleri de kontrol ederek dünya hakimiyetini sağlayacaktır. Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi romanlarında yüzük elden ele geçer ve en sonunda Hobbit Frodo Baggins tarafından bir yanardağa atılarak yok edilir. Bu süreçte İyilik Taraftarı (!) Batı Halkları Kötülük taraftarı (!) yaratıklar olan Orkların, doğulu ve güneyli zalim (!) insanların ittifakına karşı savaşırlar. Tabiî ki, bu, yazarının hayal gücünde şekillenmiş bir kurgudan ibarettir. Gerçek hayatta Lord Sauron Tek Yüzük’e sahip olarak kendi karanlık ve zalim dünyasını kurmuştur ve hala daha Tek Yüzük’ün gücüyle dünyada zalimlik ve gaddarlık yapmaktadır.
TEK YÜZÜK VE ABD DOLARI
Lord Sauron ABD’dir. Onun dünya hakimiyeti 1946 tarihinde kurulan Bretton Woods sistemi ile başlamıştır. Bu sistem, bütün dünyada sabit kura dayalı bir para, finans ve ticaret sistemiydi. Her ülke kendi sahip olduğu dolar rezervinin belli bir katı kadar yerli para basabilir, ABD de kendi sahip olduğu altın rezervleri kadar dolar basabilirdi. Bu sistemde dolar dünya parası olmuştu. Bütün uluslararası işlemler, uluslararası piyasalarda emtia fiyatları ve bütün uluslararası istatistikler dolar cinsindendi ve halen de öyledir. Sistemin amacı bütün dünya ülkelerinin bağımsız para politikalarını ortadan kaldırmak ve ABD kontrolüne almaktı. Bu sistem böyle devam edemezdi. Çünkü ABD kendi üzerine düşen vazifeyi istismar etmiş ve gereğinin yüzlerce katı dolar basmıştı. Dünya ekonomisine dağılan aşırı dolar arzı hem ABD’nin sıfır maliyetle ithalat yapmasına sebep olmakta hem de aşırı para basımının enflasyona yol açmasını engellemekteydi. Fakat 1970’lerde, dünyada aşırı dolar arzı başta petrol olmak üzere birçok emtianın fiyatında çok sert artışlara yol açmış ve sabit kur sistemi yıkılmıştı. Ancak dolar dünya parası olma özelliğini halen daha sürdürmektedir. Sonuç olarak ABD emperyalizminin en büyük dayanağı karşılıksız bastığı ve kendi askeri gücü ile desteklediği doların dünya parası olmasıdır. Yani Karanlıklar Lordu Sauron ABD ise, Tek Yüzük de Dolar’dır.
TEK YÜZÜĞÜN SONU BATININ HARİKALAR KUMPANYASININ DA SONUDUR
Şu an için kimse hayal görmesin: Dolara dayalı dünya ekonomik sistemi hemen değişmez. Tıpkı romanda olduğu gibi Dolar’a göbekten bağlı dünya (aslında Batı Dünya’sı diyelim) finans sistemi, bu Batı Dünyası’nın harikalarını da yaratan sistemdir. Aslında bu gerçek de değildir. Romanda olduğu gibi “bir sihirden” ibarettir. Ama gerçek hayatta sihir yoktur, o zaman küresel finans sisteminin harikalar yaratma süreci, aslında, Yeşilçam filmlerindeki üçkağıtçıların “el çabukluğu marifetinden” ibarettir. Yani, gerçek bir değer üretmeden, (gerçek değerleri üretenler gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin emekçileridir), paradan para kazanan ve o parayla emek-değeri satın alan üçkağıtçı tefecilerin sistemidir, bu sistem. Ama bu sistem, böyle devam edemez. Eğer Doların – Tek Yüzüğün sihri ortadan kalkarsa Batı’nın gerçek olmayan harikalar dünyası da tuzla buz olur. Buna –şimdilik- ne AB hazırdır, ne Japonya, ne Rusya, ne de Çin. Ama orta vadede, ABD dışındaki dünya ülkeleri doların dünya parası olmaktan çıkmasının yaratacağı risklere katlanmayı göze alabilirlerse, o takdirde, yeni bir para sistemi kurulur. Kurulacaktır da… Bu kadar eşitsizlik, adaletsizlik, zulüm ve gaddarlık ile dünya payidar kalmaz.
YENİ BİR PARA SİSTEMİ
Bugün yaşadığımız krizde, tabiî ki, hükümetin hatalı politikalarının katkısı vardır. Bunları defaatle söyledim. Ancak küresel sistemdeki çarpıklığı dikkate almazsak ve dünyada iktisadi sistemin değişme eğilimlerini göz ardı edersek Türkiye’nin kriz sürecini de bütüncül olarak açıklayamayız. Önümüzdeki 25-30 yıl içerisinde yeni bir para sistemi kurulması zaruridir. Bu para sisteminin temeli herhangi bir milli devletin parasının dünya parası olarak kabul edilmemesi olmalıdır. Bu para, bütün dünya ülkelerinin ortak parası olabilir. Biliyorum, bir ütopyadan bahsediyorum, ama ütopyalar olmadan yeni bir dünya kurulmaz. Yok, sizler “Yeni bir dünya kurulmasın, Kasabanın Şerifi şerif olarak kalsın!” diyorsanız, o zaman Lord Sauron’un kölesi gulyabani Orklardan olmayı kabul ediyorsunuz demektir. Haydi bakalım kim Ork olmak ister? Görelim!
Cuma’nız mübarek olsun.