Türkiye küresel ekonomik saldırı altında olduğu gibi aynı zamanda küresel kültürün de saldırısı altında. Ekonomik saldırılara gösterilen haklı direniş gibi kültürel saldırılara da direnmek zorundayız. Bu bir varoluş kavgası. Bu kavgayı da yerli ve millî aydınlarıyla birlikte yürütmek durumundayız.

Bu topraklara inanan, Türkiye'nin Türkiye'den ibaret olmadığının şuurunda olan entelektüeller ordusu millî mücadelede yerini almalı, her zamankinden daha çok üretmeli, her zamankinden daha çok kendi toplumunun önünde yürümelidir. Aydınlarımızın kahir ekseriyetinin bu azimde olduğundan şüphemiz yok. Fakat malumunuz medeniyet metinlerle kurulur ve kültürün yayılmasında yüzyıllardan beri en etkili araçlardan biri kâğıttır.

Son ekonomik gelişmelerle birlikte kültürün yayılmasında büyük sorumluluk üstlenen yayıncılarımız gözle görülür bir tedirginlik yaşamakta, planlamasını yaptıkları kitapların basımında kararsız kalmaktadır. İşten çıkarmalar gibi üzücü kararlar alanlar olmakla birlikte yayımlanması planlanan dosyaların askıya alındığını da biliyoruz.

Kıt imkânlarla kültür yayıncılığı yapan dostlarımızın durumu ise daha vahim. Yayınları durma noktasına gelmiş. Büyük sermaye sahiplerinin desteklediği yayınevlerinin tedirginliğinin yanında küçük yayınevlerinin tedbiri daha kolay anlaşılabilir. Bu manzaradan en çok etkilenen takdir edersiniz ki yazarlarımız. Çünkü ürettikleri eserlerin yayımlanmayacak olması ya da askıya alınması onların üretim motivasyonunu da düşürecektir. Yazar yazdığını okuyucuya ulaştırmak ister. Bazı yazarlarımız yayınevlerine destek olmak için telif haklarından feragat etmekte.

MİLLÎ KÜLTÜR ORDUSU DESTEKLENMELİ

Yayıncılar daha önce de birikmiş problemlerle boğuşurken ekonomik saldırılarla ağır bir darbe almış durumda. Bu darboğazdan çıkmak için hükümetimiz konuya duyarlı bir şekilde yaklaşmalı, komisyonlar kurulup çözüm yolları araştırılmalıdır. Acil çözüm olarak ekonomik saldırı öncesinde de yayıncıların talepleri arasında olan vergi indirimi konusunda kararlı adımlar atılmalıdır.

Kültür yayıncılığı yapan yayınevlerine bir defaya mahsus olmak üzere ekonomik destekte bulunulmalı, ülke kültürüne faydalı yayınları kütüphanelere alırken bunların sayısını artırmalıdır. Bunlar, geçiş süreci için moral desteği olacaktır. Fakat asıl yapılması gereken ve herkesin hemfikir olduğu konu yerli kâğıt üretimine acilen geçilmesidir. Yerli ve millî bir manifestoyla, halkımızın büyük desteği ile geçmiş olduğumuz yeni sisteme yakışan budur.

Geçmişte yapılan hataları konuşmanın fazla anlamı yok. Artık geleceğe bakmamız yarını kurgulamamız gerekmekte. Türkiye kesinlikle ve kesinlikle 2023 hedeflerine yerli kâğıt, yerli üretim ve millî kültürle ulaşacaktır. Millî kültürün ordusu olan yazarlarımızın beklentisi budur. Her alanda yerli ve millî üretim yapmamız gerektiğini yaşadığımız acı tecrübeler bize net şekilde göstermektedir. Umulur ki ders alınır, yarınlara daha umutlu bakmamıza vesile olacak adımlar atılır.

Yayın dünyasında düşünce ve kültür ağırlıklı eser basan yayıncılar genelde kazanamasa bile diğer çok satan eserlerinden kaynak ayırarak bu alana yatırım yapmakta. Bu süreç sağlıklı atlatılamazsa nitelikli eserlerin basılmasında problem yaşanacaktır. Kaliteli eserlerin kaygısı olan yazarların, yaşanan sorunlar sebebiyle bu süreçte yayın dünyasında çekilmesiyle meydan ne olduğu belli olmayan seviyesiz ürünlere kalacaktır. Sadece satış kaygısıyla üretilen bu eserler edebiyat dünyamız için de düşünce dünyamız için de felaket olur. Geriye gidişi artırır, kültür dünyamızı uçuruma sürükler. Cumhurbaşkanımızın ve Kültür Bakanımızın, ülke meselesi olan bu önemli mesele için acil önlemler alması yayın dünyamızın problemlerini çözmesi şarttır. Zira kültür cephesi ihmal edilen hiçbir savaşın kazanılması mümkün değildir.