Koreli teknoloji şirketi LG, Türk halkını mağdur etmeye devam ediyor.
Koreli teknoloji şirketi LG, Türk halkını mağdur etmeye devam ediyor. Gördüğüm kadarıyla LG Türkiye Ülke Müdürü Seonghak Kim de, LG Ortadoğu ve Afrika Bölgesi Başkanı Kevin Cha da bu durumdan rahatsız değiller. Bence Kevin Bey pozisyonu gereği bu gidişe “dur” diyecek adam ama nedense demiyor veya diyemiyor…
Açıkçası Kore’nin Türkiye Büyükelçisi Cho Yun-soo, Türk halkının yaşadığı bu sorunla ilgili ne düşünüyor, gerçekten merak ediyorum. Her açıklamada Kore halkının Türk halkına olan minnettarlığını dile getiren Kore Cumhuriyeti temsilcileri, LG nedeniyle yaşanan mağduriyetler konusunda en ufak bir üzüntü yaşıyor mu acaba? Eğer Sayın Büyükelçi bu konuda bir açıklama yapmak isterse, yani Kore hükümetinin, Türkiye’deki son kullanıcıların durumuna bakış açısını yansıtmak isterse veya benzer bir durum Kore’de yaşansa yaptırımları ne olacağı konusunda Türk halkını aydınlatmak isterse bu gazetenin sayfalarında kendilerine yer ayırmaktan büyük mutluluk duyarım.
Şimdi İstanbul’da yaşayan adı ve soyadı bende saklı bir okurumun yaşadıklarını sizlerle paylaşacağım. Eğer LG Türkiye yetkilileri arzu ederlerse okurumun iletişim bilgilerini kendileriyle de paylaşabilirim. Ama büyük bir olasılıkla onlar bu tarz bir çözüm geliştirmek yerine yine savcılığa benim hakkımda suç duyurusunda bulunmayı tercih edeceklerdir. Çünkü böyle yaparlarsa gazetecilerin gözünü korkutabileceklerini, özgür basını susturabileceklerini düşünüyorlar. Suç duyurusu işe yaramazsa da avukatları ile görüştürüp bol bol “ama”lı cümleler kurarak aba altından sopa göstermeyi tercih edebilirler. Yani geçmişte ne yaptılarsa yine aynısını yaparlar.
Bir kamu kuruluşunda çalışan okurum (yazı boyunca Murat takma adını kullanacağım) 14/11/15 tarihinde bin 800 TL fiyatla bir LG G4 cep telefonu satın almış. Türkiye şartlarında bir aylık maaşını bu telefona verdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Sadece üç ay sonra, yani 04/02/16’da telefonunun ekranında yaşanan sorun nedeniyle servise başvurmuş. Servis sorunun çözülemediğini söyleyip kendisine sıfır cihaz vereceklerini belirtmiş.
15 gün içinde de Murat’ın tabiriyle “toplama” bir telefon vermişler. “Benim severek aldığım metalik gri plastik kapaklı telefon yerine siyah deri kapaklı, kamera çevresi ise altın rengi bir telefon verdiler” diyor Murat.
06/08/16’da ise “yeni” diye verilen telefonun ekranı çalışmamaya başlamış. Tabii ki yine servise gidilmiş ve bu sefer 10 gün içinde sorun çözülmüş. Murat telefonu teslim aldıktan sonra video çekerken telefonun “tık tık” benzeri, ortamda olmayan sesleri de kaydettiğini fark etmiş. 21/09/17’de telefon yine servise gitmiş ve bu sefer 15 gün kalmış. Telefonu teslim aldığı gün aynı sorunun devam ettiğini gören Murat, bir kez daha servise başvurmuş ve yine 15 gün beklemiş.
Bu sefer telefonun anakartının değiştiği kendisine söylenmiş. Sonrasında sorunun çözülmediğini görünce bir kez daha servis ile kontak kuran Murat’a servis çalışanları artık kendisine hizmet veremeyeceklerini hiç de uygun olmayan bir dille söylemişler. İstiyorsa mahkemeye verebileceğini de yine aynı üslupla dile getirmişler.
Sonra Murat LG Türkiye’nin müşteri hizmetleriyle kontak kurmuş ve telefonu kargo ile LG’nin Türkiye genel merkezinin de bulunduğu Okmeydanı’ndaki merkez servise göndermiş. Bu işin üzerinden 10 gün geçmesine rağmen Murat benimle kontak kurduğunda cihazıyla ilgili herhangi bir bilgi alamıyordu. Kendisine para verip satın aldığı telefonun ne sorunu, ne de servis süresi konusunda LG müşteri hizmetleri tarafından herhangi bir bilgi verilmiyordu.
Hakkını mahkemede aramaya karar veren Murat, bu sefer de LG servislerinin yaptığı başka bir uyanıklığı fark ettiğini söylüyor. “Cihazın teslimi sırasında imzalatılan servis formlarına telefonun servise giriş ve çıkış tarihlerini aynı yazmışlar. Böylece kayıtlara bakıldığında servisteki sorunum aynı gün çözülmüş gibi görünüyor” diyen Murat, böylece elinden tüketici mahkemesi seçeneğinin de alındığına inanıyor.
LG Türkiye ne iş yapar?
Murat’ın başından geçenleri yukarıda mümkün olduğu kısa anlattım; eksiği var fazlası yok. Sonuç olarak bir maaşına yakın para verip satın aldığı cep telefonunu ağız tadıyla kullanamayan bir son kullanıcı var karşımızda. Murat’ın başına gelenlerin tek nedeni LG marka bir cep telefonu satın almış olması. İki yıl boyunca yaşadığı tüm sorunların nedeni de bence LG’nin Türkiye’deki müşterilerini önemsemiyor olması. Öyle ya, önemsese değer verse insanların kendi paralarıyla rezil olmalarına izin verir miydi LG?
Kanun gereği değişiklik yaparken okurumun tabiriyle kendisine “toplama” bir telefon verilmesini de anlamlandıramıyorum. Düşünsenize bugün benzer bir sorun otomobilinizde yaşansa ve kaza yapmış farklı araçlardan kapı, cam ve motor toplanarak size “yeni” bir otomobil oluşturulsa bunu kabul eder misiniz?
Eğer LG’nin telefonunda bir üretim hatası varsa (üç ay içinde başka ne sorun çıkarır ki?) LG bu sorunu daha mantıklı yöntemlerle çözmeliydi. Belki ilk servis anında gerekli aksiyon alınsaydı sonraki sorunlar da yaşanmayacaktı.
Ayrıca servisin mahkemeye delil olarak sunulacak belgelerde bilerek ve isteyerek hatalı beyanda bulunmasından da bence LG Türkiye sorumlu olmalı. Çünkü bu tarz bir kandırmacayı bence hiçbir teknik servis, adına hizmet verdiği markadan onay almadan yapamaz. Seyrettiğimiz Hollywood filmlerindeki “organize suç örgütlerini” andıran bu tarz bir kandırmaca konusunda LG Türkiye’nin nasıl bir açıklama yapacağını gerçekten çok merak ediyorum. Belki de açıklama yapmak yerine bu sefer de “organize suç örgütü” benzetmesi üzerinden beni mahkemeye verirler. Öyle ya ben hüküm giyersem ve son kullanıcının hakkını savunamazsam LG’nin Türkiye’de sattığı cep telefonları konusundaki şikayetler de biter...