Spor Toto Süper Ligimiz İlhan Cavcav Sezonu'nda göz açıp kapayıncaya kadar dokuzuncu haftayı da geride bıraktık.

Spor Toto Süper Ligimiz İlhan Cavcav Sezonu’nda göz açıp kapayıncaya kadar dokuzuncu haftayı da geride bıraktık. Lig Fikstürü neredeyse başladığı gibi, bir eksik bir fazlasıyla devam ediyor. Uzunca bir süredir, ligde beklenenin ötesinde çok başarılı bir başlangıç yapan Galatasaray, ligin zirvesine, en yakın rakibinin altı puan önüne yerleşmiş durumda.

Lig zirvesindeki Galatasaray’ı yakından takip edenler ise; 17’şer puanlı; Göztepe, Akhisar Belediye, Kayserispor ve Başakşehir. Hemen ardında lige çok kötü başlayan ve son haftalarda toparlanan 15’er puanlı Fenerbahçe ve Şampiyon Beşiktaş var.

Son iki yılın şampiyonu, Avrupa Şampiyonlar Ligi Gurubu’nda üç maç sonra namağlup lider olan ve çok başarılı bir performans gösteren Beşiktaş’ta, Spor Toto Süper Lig’de işler pek iyi gitmiyor gibi. Son iki haftada dört puan kaybeden Beşiktaş zirvenin sekiz puan gerisinde.

Son hafta karşılaşmalarında gözler, Galatasaray-Fenerbahçe Derbisi’ndeydi. Lig başından beri, beklenenin ötesinde çok başarılı bir performans gösteren, ligin zirvesindeki namağlup Galatasaray, kendi sahasındaki Fenerbahçe Derbisi’nde beklenenin çok ötesinde, sonuca gitmekte zorlanan, rakibinden korkan, başarısız bir görüntü çizdi. Karşılaşmada Fenerbahçe’ye verdiği gol şansları ile, karşılaşmadan mağlup da ayrılabilirdi. Zaman zaman saman alevi gibi parlayıp sönen atakları olmasına rağmen Fenerbahçe’nin uyguladığı plana ve oyun düzenine mahkum oldu ve beklenenin aksine kendi sahasında beraberlikle yetinerek iki puan bıraktı.

Derbiden iyi bir sonuç bekleyen Beşiktaş, kendi sahasında zirve rakiplerinden Başakşehir’le berabere kalınca hayal kırıklığı yaşadı.

Daha ligin dokuzuncu haftasındayız. Bu lig her şeye gebe ama, en yakın rakibinden altı puan, şampiyonluk adaylarından ise sekiz puan önde, başarılı bir sezon geçiren Galatasaray, zirveyi çok yakın bir gelecekte, kolay kolay bırakacak gibi görünmüyor.

Ancak; üç puanlı bu ligde her an her şey çorap söküğü gibi değişebilir.

Dokuzuncu haftaya geldiğimiz ligimizde giderek endişe yaratan bir başka şey daha var ki o da o namı değer çok ünlü hakemlerimizin dökülen performanslarıdır. Avrupa’da üst sınıf hakemlerimizden Cüneyt Çakır, Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde, kendinden beklenenin çok ötesinde bir maç yönetti. Karşılaşma sürecinde yaptığı hatalar, Cüneyt Çakır gibi üst düzey bir hakeme hiç yakışmadı. Bir gerçek var ki; Türkiye’de yönettiği karşılaşmalarda zaman zaman hayal kırıklığı yaşıyor, yaşatıyor. Anlaşılmaz bir şekilde tutuk, kuralcı ve yanlışa meyilli, en önemlisi; rahat olmayan, tedirgin, bir şeylerin etkisinde kalan ve bunu kararlarına yansıtan bir yönetim gösteriyor.

Cüneyt Çakır’ın yaşadığı bu duruma çözüm ise TFF ve özellikle de başta Başkan Yusuf Namoğlu’nun olmak üzere Merkez Hakem Kurulu’nun görevi. Bu sert tempodan ve ülke içindeki hakemlere olan baskıdan çok fazla etkileniyor gibi. Biraz bu stres ortamından uzaklaşması ve psikolojik olarak yıpratılmaması gerekiyor gibi.

Lig başladığından beri hep yazıyoruz. Hakemlerimizin kararlarında hiç standart yok. Karşılaşma sonucunu etkileyen hakem karaları azalacak yerde daha da çoğalmaya başladı. Kulüpler karşılaşmadan önce hakem seçmeye ve hakemleri psikolojik baskı altına almaya çalışıyorlar. Bu konuda Beşiktaş kulübü başkanı Fikret Orman daha öne çıkmaya başladı.

Kulüp yöneticilerimizin bu konuda çok daha dikkatli davranmaları gerekiyor.

Hakemleri etkileyen bir başka çok önemli konu ise; genelde eski hakemlerin de katkı yaptığı televizyon ekranlarındaki hakem yorumları. Ve bu programlarda, evirilip çevrilen görüntüler sonrasında çığırından çıkarılan televizyonlardaki hakem yorumları.

Böylesine bir ortamda, bu lig nasıl devam edecek ve bitecek.

Bunun yanıtını, hala olanları izleyen TFF ve MHK vermeli.