Ülkenin hemen her yerinde, ateş ölçümü, HES Kodu sorgulama zorunluluğu var ama, burada ne soran oldu, ne eden..

İlkokula adım attığım ilk günden bugüne, hayatımın hemen her dönemi sınavlarla geçti.

İlk hatırladığım, akranlarımın evde keyif yaparak -TRT'nin ilk yıllarının vazgeçilmezi, Western türünün en iyi örneklerini seyrettikleri- anlarda, benim Galatasaray Lisesi Ortaköy binasında derste geçirdiğim saatlerdi.

Sınıfın duvarında asılı olan ve gözümde sürekli büyüyen saattin akrep ve yelkovanı zamana inat, olabildiğince ağır hareket eder, dakikalar geçmek bilmezdi. Ta ki, koridorda yankılanan, bir tür imza diyebileceğim, annemin öksürük sesini duyduğum ana kadar.

Dersin bitmesiyle kendimi karşı binadaki kantine nasıl attığımı da bilemezdim. (O sandviçlerin tadı bugün dahi damağımda.)

Günün kalan kısmını da hayli keyifli geçirdiğimizi söylemeliyim; sinema, tiyatro vb.

Sonraki yıllarda da stresi ve tüm zorluğuna karşın sınav günleri heyecanlı ve keyifli olurdu.

Haylazlık dolu orta ve lise sonrası, üniversite sınavı zamanı gelip çatmıştı ki, -şaka gibi gelebilir ama- sırf beni teşvik etmek için annem de üniversite sınavına girmek için kayıt yaptırdı.

Üsküdar Paşakapısı Cezaevinin hemen arka sokağındaki lisede, önlü arkalı sıralarda girdik sınava.

Hayli keyifliydi. Kaç çocuğa nasip olabilirdi ki..

***

KÂBUS GİBİ SINAV

Uzun yıllar sonra yeniden okula dönmem, üniversitelerin başlattı "İkinci Bahar Programı" ile oldu.

Hayli keyifli geçen yeni süreç ve sınavlar..

Ta ki, önceki gün girdiğim son sınava kadar.

İTÜ Maden Fakültesi Gümüşsuyu binasının önüne geldiğimde ilk şaşkınlığımı yaşadım.

Ülkenin hemen her yerinde, ateş ölçümü, HES Kodu sorgulama zorunluluğu var ama, burada ne soran oldu, ne eden..

Zaten sınava telefon getirilmesi yasak olduğundan HES kodu sorgulaması yapılması da olası değildi.

Amfiye girdim. Önlü arkalı oturma düzenine göre ayarlama yapılan ve sıralı boşluksuz oturtulan öğrencilerin arasındaki mesafe, tam tamına iki karış, yani 30 santimdi.

“Hay Allah” derken, bu kez sınav görevlisinin, “sınav boyunca maskenizi çıkartabilirsiniz” duyurusu geldi.

Sınava konsantre olmam gerekirken aklım darmaduman oldu. Virüsten başka bir şey düşünemez hale gelmiştim, adeta.

Korona geçirmiş, üzerine de iki aşı yaptırmış olmama karşın, “delta varyantı” nedeniyle panik havasından çıkamıyordum. Öyle, profesörler, TV’lerde, “yan yana geçerken dahi bulaşabildiğini” sık sık vurguluyorlardı.

Test mi çözdüm, korona bulaşmasın savaşı mı verdim, belli değil. Çok da üzerinde düşünmeden bildiğim, bilmediğim, hızlıca cevap kağıdını doldurup çıktım.

Kafamda kalan, “bulunduğun amfide herhangi bir menfi durumun olup olmadığı” sorusuydu.

***

KARANTİNA SÜRECİNDE SINAV SERBEST

Sıkı durun..

Asıl şaşkınlığı, sınavın ardından eve döner dönmez baktığım Sağlık Bakanlığının “Covid19 Bilgilendirme Platformu” internet sitesine girdiğimde yaşadım.

Sıkça Sorulan Sorular (Halka Yönelik)” bölümü, Soru 28:

İzolasyon/karantina sürecinde iken sınava (mülakat vb.) girebilir miyim?

Cevap: Evet.

“Sınava girmeden önce sınavı yapacak kurumun internet sayfasını kontrol ederek Koronavirüs hakkındaki bilgileri okuyunuz. Sınava giderken maskenizi takın ve sınav girişinde sınav görevlilerine hasta ya da temaslı olduğunuzu bildirin.”

(Vesilesiyle, ÖSYM’nin 17 Kasım 2020’den beri gerçekleştirdiği tüm sınavlara zaten Covid-19 pozitif/temaslı öğrencileri de aldığını da öğrenmiş oldum.)

Anadolu Üniversitesi'nin duyuru sayfasında da “her türlü önlemin alındığı” ve “Covid 19 pozitif / temaslı öğrencilerin ayrı salonda sınava alınacağı” yazıyordu. Gerçi ben bu önlemlerin ne olduğunu pek de anlayamadım ama..

Mesela, o sabah ya da bir gün önce “pozitif” çıkan bir hastayı nasıl ayırt edebilirlerdi? HES kodu sorulamadığına göre..

Sanırım, okulun dış kapısında bulunan ve “ellerinizi dezenfekte edin” diyen görevliydi ‘tedbir’den sözünü ettikleri.

***

ÖĞRENCİLER TOPLU TAŞIMA İLE GELDİYSE

Gelelim bir diğer ‘önemli’ boyuta..

Sınavın yapıldığı Türkiye genelindeki sınıflarda, ‘Covid 19 pozitif’, ‘yakın temaslı’, ‘temaslı’ bulunduysa, o sınıfta yer alan diğer öğrencilerin ya da toplu taşıma ile sınava gelmiş olan öğrencinin bindiği araçtaki diğer yolcuların durumu ne olacak?

Çünkü, Sağlık Bakanlığı, ‘varyantlar nedeniyle güncelleyerek’ 28 Mayıs 2021'de yayımladığı ve halen geçerli olan, 'Bilimsel Danışma Kurulu Çalışması' sonucu hazırlanan, 'temaslı takibi, salgın yönetimi, evde hasta izlemi ve filyasyon' rehberinde; “Yakın Temaslı (Yüksek Riskli)” kişileri şu ifadelerle tanımlıyordu:

- COVID-19 hastasıyla, iyi havalandırılmayan ve bulaşma açısından yüksek riskli olarak değerlendirilen kapalı ortamlarda 10 dakikadan fazla kalan kişiler (maskeli olsalar bile),

- COVID-19 hastası öğrenci/öğretmen ile aynı sınıfı paylaşan öğrenciler ve öğretmenler.

Ve aynı rehber diyor ki, “Yakın temaslı olarak değerlendirilen kişiler son temaslarından sonraki 14 gün boyunca karantinaya alınmalıdır.”

Günlerdir 6 Eylül’le ve kurallarıyla yatıp kalkan Türkiye’de, iki gün öncesi 4 Eylül’de manzara böyleydi..

Sadece bana mı tuhaf geldi?