Peşinen uyarayım… Olası, bir gün başınıza gelebilir. "Haksız icra takibi" nedeniyle hacizle karşılaşıp, ödeme yapmak zorunda bırakılabilirsiniz. Üstelik, kendi ifadeleriyle 'önemli bir kamu görevi üstlenen' Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ, kısa adıyla BEDAŞ tarafından.

HAKSIZ SUÇLAMA VE HACİZ

Geçtiğimiz hafta ‘bizzat’ şahit olduklarım, ‘neresinden tutsan elindekalıyor’ türünden.

Kısaca yaşananlar şöyle:

İstanbul Pendik'te oturan ev hanımı HY, 30 Temmuz günü postacının bıraktığı "İlamsız Takiplerde Ödeme Emrini" alınca başından aşağı kaynar sular döküldü.

Bakırköy 9. İcra Dairesinden gelen evrak, HY'den, "kaçak elektrik" kullandığı suçlamasıyla, 32 bin 595 lira bedeli 7 gün içinde ilgili banka hesabına yatırması ihtarında bulunuyordu.

Şaşkındı!

Suçlamaya konu adres, evinden tam 35 kilometre uzaklıkta, Şişli Kuştepe'de ‘ömründe bir kez dahi girmediği bir sokakta’ terkedilmiş izlenimi veren bir evdi.

Ulaşabildiği kurum avukatları ile görüştü.

İtiraz için, BEDAŞ'a gitmesi gerektiği söylendi.

Eşinin rahatsızlığı nedeniyle ancak ertesi gün Çağlayan'daki BEDAŞ dağıtım binasına gidebilen HY, düzgün bir muhatap bulamadı, derdini anlatamadı.

İlgili personel de anlatılanları dinlemek yerine, ‘azarlar’ bir tonla "Müşteri Başvuru Formu"nu doldurmasını istedi: "15 gün içinde cevap alırsınız."

HY, formu doldurdu, ayrıldı.

Cevabın gelmesini beklerken, bu kez çocuklarının tesadüfen e-devlet kontrolleri sırasında 12 Ağustos 2024 günü haczin kesinleştiğini öğrendi.

Artık para ödenmek zorundaydı ve borç miktarı da 50 bin lirayı geçmişti.

O an tek yapabileceği Menfi Tespit Davası ile, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istemekti.

Ancak bunun için kanun, borç bedelinin yüzde 115'ini yatırmasını söylüyordu.

Bunun da zaten imkânı yoktu.

SONRASI YAŞADIĞIM ŞAŞKINLIKLAR

Yaşananları duyunca irtibata geçtiğim HY'ye, “ilgili adrese ait sözleşmenin ve sayaç sahibinin kim olduğunu bilip bilmediklerini” sordum.

Bilmediklerini öğrenince de birlikte BEDAŞ'a gitmeyi teklif ettim.

18 Ağustos günü de HY ile birlikte BEDAŞ Talimhane binasına gittim.

Güler yüzlü çalışan, durumu anlatınca benzer olaylarla karşılaştıklarını, sözleşmeyi 'Çağlayan perakende bölümünden temin edebileceğimizi’ söyledi.

Çağlayan BEDAŞ Perakendede, Genel Müdürlük Müşteri İlişkileri bölümünde yine güler yüzlü iki hanımefendi tüm çabalamalarına rağmen ne bir sözleşme bulabildi, ne de fatura kaydı.

Dağıtım bölümüyle konuşarak, konunun muhatabının dağıtım tarafı olacağını, ayrı iki şirket olduklarını, onlarla görüşmemizin daha doğru olacağını belirttiler.

Sonrası...

Dağıtım tarafındaki danışmada, ‘danışma görevlisi’ yerine, üniformalı iki güvenlik görevlisi tarafından karşılandık.

‘Lütfen’ cevap vermeleri bir yana dursun, sizi sorduğunuza soracağınıza pişman eden görevlilerdi.

Ne sorduğumuza ne de talebimize cevap alma şansımız olmadı.

Gazeteci olduğumu, ‘mümkünse ilgili yönetici ile görüşmek istediğimi, en azından kim olduğunu ve telefonla nasıl ulaşabileceğimi’ sorduğumda ise aldığım cevap çok netti(!):

‘Git internetten öğrenirsin!’

Sıradan vatandaşın vay haline…

Şaşkındım...

Hemen girişte bulunan iki genç hanımın görev yaptıkları, oda da ise...

Kendilerine yönelttiğim, "HY ile ilgisi olmayan bir adres ile alakalı, kaçak elektrik cezası için sözleşme almamız mümkün mü?" soruma vermiş oldukları,

‘Sözleşme gerekmiyor’ cevabı şaşkınlığımı bir kat daha artırdı.

- "Nasıl olur? Neye göre işlem yapılıyor peki?"

- “Zabıt tutulmuştur?"

- “Zaptı alabilir miyiz?"

- “Dilekçe yazın 15 gün içinde gelir."

- “Hanımefendi, HY zaten 31 Temmuz'da yani 18 gün önce doldurmuş dilekçeyi, en azından cevabını alsak..."

DURUN! DAHA BU İLK SAFHASI

Dilekçenin cevabını yoğun ısrarımızla almayı başarmıştık.

15 Ağustos 2024 tarihli evrakta, aynen şu ifade yer alıyordu:

"... Başvurunuzun incelenebilmesi için; tarihçeli yerleşim yeri evrakı, kimlik v.s. tarafımıza iletilmesi gerekmektedir."

Durum giderek daha da tuhaflaştı.

Artık son çare, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na durumu aktarmaktı.

Durumun bakanlığa intikalinin ardından, BEDAŞ vakit kaybetmeden HY’yi aradı.

Konuyla yakından ilgilenildiği söylendi.

NE MERNİS NE MUHTARLIK

HY’den arayan kişinin irtibat numarasını alarak ben de konuştum.

İlk sorum, “HY’nin adına nasıl ulaşıldığı, sokağından dahi geçmediği bir adreste bu isme nasıl zabıt tutulduğu” oldu.

Anılan adreste oturanların muhtarlıklarda ya da Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi’nde bulunan hane halkı kimlik bilgilerine ulaşabilmek mümkündü.

Kaldı ki, tespit sırasında en azından bir imza almış olmaları gerekirdi, ya da kimlik vs.

Aldığım cevap:

- “Malum Türkiye’de kayıtlar çok sağlıklı tutulmuyor. İstanbul’daki kayıt dışı insanların sayısı belli. İmza konusuna gelince, kaçak elektrik kullanımı tespitlerinde evrakı imzalamak istemiyorlar, hatta kimliklerini de saklama gayretindeler.”

- “Peki sayaç nasıl bağlandı? Sayacı kimin adına bağladınız, en azından bu kayıtlıdır.”

Aldığım cevap, “yeniden bir tespit ekibinin adrese gittiği” şeklinde oldu.

Ertesi gün…

Arayan BEDAŞ yetkilisi, ikinci kez adrese giden ekibin tekraren yaptıkları kontrollerde bir karışıklık tespit ettiklerini belirlediklerini söyledi:

“Durum şu. HY’nin eşi MY’nin aynı semtte kirada bir evi var. MY’ler karışmış. Dolayısıyla büyük bir yanlışlık olmuş. Düzeltiyoruz.”

BU NASIL OLDU?

MY’ler mı? Ama, MY’nin evi kirada ve kontrat üstüne olan kişi elektrik abonesi.

Hadi diyelim MY’ler karıştı, haciz niye HY’ye gitti?

Daha doğrusu HY’ye nasıl ulaştınız?

Sıkı durun… Aldığım cevap şu oldu:

“Orasını ben de anlayamadım.”

Kıssadan hisse…

Gelelim, çıkarılması gereken derslere ve başta, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu -EPDK olmak üzere ilgililere sorulması gereken sorulara:

* ‘Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği'nin, 'Kaçak elektrik enerjisi tespit süreci' başlıklı 43'üncü Maddesi'nin 5'inci Fıkrası açık ve net:

"Kaçak elektrik enerjisi tüketiminin tespit edilmesinde, ilgili tüzel kişinin tespitini doğru bulgu ve belgelere dayandırması ve tüketici haklarının ihlal edilmemesi esastır."

Buna karşın, yaşananlar ve benzerlerine ne diyeceksiniz?

* Tespitlerde madem imza alınamıyor, ekiplerde neden yaka kamerası kullanılmamaktadır?

* "Haksız icra takibi"ne maruz kalan kişi, bu durumdan dolayı örneğin heyecanlanıp kalp krizi geçirse, sonuçlarından kim sorumlu olacak?

Son olarak da,

* HY’nin, Kişisel Verileri Koruma Kanunu’na göre, haksız şekilde, konuyla hiçbir alakası olmamasına karşın, kimlik bilgileri ‘hukuk dışı’ elde edilerek işlem yapılması suretiyle, kişilik haklarının ihlal edilmesi karşısında, nasıl bir işlem yapılmalıdır, yapılacaktır?

FOTO1