Sir Alex Ferguson, Manchester United'ın Matt Busby ile Avrupa'nın zirvesine çıktığı yıllarda, en büyük farkının kendi yetiştirdiği oyuncular olduğunu düşünüyordu...

İzinden gitti...

Yıllar sonra, Hugo Schoukens'e özel bir sohbette şu anekdotu aktardı:

"İlk yaptığım şey, -ki, benim açımdan en önemli konuydu- yönetim kurulu üyelerini uzun vadede altyapıya eğilmeye ve bu konunun üzerine çok büyük bir ciddiyetle gitmeye ikna etmek oldu."

***

Sadece 27 yıl çalıştırdığı Manchester United'ın değil, futbol tarihinin en önemli teknik adamlarından Alex Ferguson...

United'ı ulaştırdığı birçok kupa dışında; Roy Keane, David Beckham, Ryan Giggs, Paul Scholes, Cristiano Ronaldo, Wayne Rooney gibi yıldızları genç yaşta takıma kazandırarak gelişimlerinde büyük rol oynamış bir isim.

Gençlerle oynama politikası ile bilinen efsane teknik direktör...

Temel düşüncesi:

"Genç oyuncular için imkânsız diye bir şey yoktur. Dikenli tel görseler bile üzerinden atlarlar ya da altından geçerler. Gençleri yetiştirerek, onların gelişimlerine yardımcı olarak ve onlara başarıya giden yolu göstererek üst düzey performansı yakalamak çok kolay."

RONALDO-ILEson

***

Hugo Schoukens, dünyada altyapı denince akla gelen ilk isim...

Belçikalı...

Double Pass CEO'su...

Hemen hemen 20 yıldır, dünyanın her yerine ‘Gençlik Geliştirme Sistemi’ kuruyor.

Almanlara da sistemi kuran o...

Geçtiğimiz hafta düzenlenen TFF'nin Türk Futbolu 2024-2028 Stratejik Planı'nın sunumunda, Double Pass ile TFF'nin Futbol Akademileri Projesi kapsamında iş birliği protokolü imzaladığı duyuruldu.

Hugo-Schoukens-kopyası

***

Schoukens ve Ferguson’u - dostlukları dışında- bu sütunda buluşturansa, altyapıya verdikleri önem...

Schoukens de tıpkı Ferguson gibi, altyapı ve de spor biliminin özellikle de genç yetenekler ve bağlantılı olarak futbolda başarıya giden yol olduğunu bilenlerden:

"En önemlisi, başarılı olabilmenin yolunun yetenek geliştirilmesinden geçtiği bilincinin yerleşmesi. Kulüplerin de bunu anahtar faaliyet haline getirebilmeleri. Kulüp liderlerinin bu konunun üzerine şahsen eğilmeleri gerekir. Takımların yapmaları gereken ilk şey genç yeteneklere yatırım yapmalarıdır."

YATIRIM VE SABIR

Schoukens özellikle bir noktaya dikkat çekiyor:

"Genç oyuncular yetiştirmeye; başkan, yönetim kurulu üyeleri, kulübün bütün liderleri, her biri buna göre pozisyon alırlarsa ve önem verirlerse bu iyi bir başlangıç olur. Daha sonra işletmenin operasyonel kısmı geliyor. Kulübün sportif direktörünün de aynı paralelde davranması gerekiyor. Bu temel taşları yerli yerine yerleştirebilirseniz zaman içerisinde A Takımı oyuncularınızın çıktığını göreceksiniz. Bu oyuncular da kulübü daha yüksek seviyelere taşıyacaklar. Ancak olmazsa olmazınız, yatırım... Yatırımın yanında da sabır."

***

Sporda altyapı ve başarının Türkiye'deki karşılığı şüphe yok ki; voleybol...

Kulüpler bir yana, Türk spor tarihinin Milli Takımlar düzeyinde en başarılı olduğu disiplin de…

Futbol kulüplerinin durumu ise, ortada…

Üstelik başarı için transferlere harcanan yüksek meblağlara rağmen.

Ki, bu transferler kulüplerin borç grafiğinin de sürekli yükselmesine neden oluyor.

Buna rağmen, 100 yılı aşkın süredir, Türkiye ve futbol kulüplerimiz kendilerini sürdürülebilir bir mali tabloya ve başarıya ulaştırabilecek olan altyapıya ve genç oyuncularına yeterince önem göstermemeye devam ediyor.

Palyatif -köklü bir çözüm olmayan- yöntemleri denemeye de devam ediyor.

***

OYSA BAŞARININ ANAHTARI ORTADA

Eczacıbaşı’nın son imaj filmine denk gelmişsinizdir.

"Türk kadın voleybolunun başarılarla dolu yolculuğunun her anının şahidiyiz." mesajı veriliyor, haklı bir gururla...

Türk sporunda ‘başarı’ denince akla gelen ilk marka, bir ekol...

1950'lerde Dr. Nejat Eczacıbaşı ve Şakir Eczacıbaşı tarafından profesyonel boyut kazandırılan kulüp, Türkiye’de sporun gelişmesine de çok önemli katkılar sağladı.

Sadece kulüp başarılarına değil, altyapıya, gençleri yetiştirmeye de odaklandı ki, başarının anahtarı da bu oldu.

Bir 'altyapı' destanı...

'Voleybolcu fabrikası' desek yanlış olmaz...

***

Tesadüf müdür, genlerden midir bilinmez; günümüzde 'futbolcu fabrikası' olarak anılan Türkiye’nin en köklü kulüplerinden Altınordu Futbol Kulübü'nün hikayesi de Eczacıbaşı ile başladı.

İzmir'de 1923 yılında, eski Türk devleti Altın Ordu'dan adını alan kulübün hem kurucusu hem de isim babası, Eczacıbaşı Topluluğu'nun da temellerini atan Süleyman Ferit Eczacıbaşı'ndan başkası değildi.

Türk ve Avrupa futboluna Çağlar Söyüncü, Cengiz Ünder, Burak İnce gibi nice yetenekleri kazandırdı Altınordu.

Sadece bu sezon, milli takımlara 20’nin üzerinde genç oyuncu gönderdi.

***

Ağustos 2012’de Altınordu Futbol Kulübü'ne başkan olan Seyit Mehmet Özkan, altyapıya yaptığı yatırımlar sayesinde bugün kulübü bir 'futbolcu fabrikası'na dönüştürmeyi başardı.

Sanayici bir ailenin çocuğu Mehmet Seyit Özkan. Avrupa ve Amerika’da stratejik makine imalatında kullanılan yüksek kaliteli çelik üretimiyle tanınıyorlar. Özkan, iş hayatındaki rolünü kardeşine devredip zamanını Altınordu Futbol Yatırımları AŞ’ye ayırmış.

Özkan için tüm yaptıklarının özeti kısa ve net:

"Artık harbisinden 'yetiştirici'yiz. Sahada evlatlarımız oynuyor. Öz kaynak oyuncularımıza süre vermede yüzde 80 seviyesindeyiz."

***

Spor Sosyolojisi uzmanı Prof. Dr. Ahmet Talimciler ise, Altınordu’nun futbolda uyguladığı modeli şu sözlerle özetliyor:

"Ağustos 2012’de bir şirketleşme modeliyle karşımıza çıkan Altınordu, bu şirketleşmesiyle yeni bir tarzı hayata geçirdi. Burada bir piramit modeli söz konusu. Kendilerine vizyon olarak dünya standartlarında tanınmayı ve Türk gençlerine futbol oynatmayı hedeflediler. Bunun için de ileri bir futbol eğitimi üstlendiler.”

Altınordu’nun sadece bir futbol kulübü olmadığına vurgu yapan Talimciler kulübün, futbolcuların eğitim misyonunu da üstlendiğinin altını çiziyor:

“Kulüp bünyesine katılan gençlerin eğitimi futbolla sınırlı değil. Gençlere aynı zamanda yabancı dil, konuşma eğitimi, farklı spor dallarında eğitimler de veriliyor. Avrupa'da uygulanan bazı antrenman metotları Altınordu’nun tesislerinde de uygulanıyor. Bütün bunlar bir araya geldiğinde çok sayıda ulusal ve uluslararası turnuvaya katılan bir model karşımıza çıkıyor. Bu model kendi akranlarının çok daha ileride futbol zihniyetine sahip olmasını ve bu sayede de çok daha başarılı olmasının önünü açıyor. "

***

Umarız, UEFA'dan, ‘Gelecekte kulüp lisansı alabilmeleri bilançolarını güçlendirmelerine bağlı.’ uyarısı da alan, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor başta olmak üzere tüm futbol kulüplerimiz; bu iki başarılı örneği model alarak, altyapıya gereken önemi verir ve bağlantılı olarak da finansal durumlarını düzeltme yoluna giderler.

***

Son sözü Ferguson’a bırakalım:

“Bir kurumda mükemmeliyete ulaşmanın bir yolu, başarıyı tanımlama biçiminize dikkat etmektir. Belirli, uzun vadeli hedefler amaçlarken daima dikkatli davrandım. ‘Bu sezon iki kupayı almayı hedefliyoruz’ demedim. Bunun yerine ‘her maçı kazanmayı hedefliyoruz’ demek daha kolaydı.”