Yıl 2005, mayıs ayının 20'si...

O gün, İstanbul, Ankara, İzmir, Konya ve Antalya’dan 10 müze, gece yarısı saat 01.00’e kadar kapılarını ziyaretçilere açık tuttu.

Üstelik, 'Gece Müzeleri Türkiye' pilot projesi kapsamında, 'ücretsiz' olarak...

İstanbul Modern Sanat, Sabancı, Pera Müzesi hatta Topkapı Sarayı..

Avrupa kentlerine gece boyunca hareketlilik getiren 'Müzeler Gecesi' -yeterince duyurulamadığından olsa gerek- o gün Türkiye'de beklenen ilgiyi görmedi.

Aradan yaklaşık 20 yıl geçti...

Geçtiğimiz cumartesi akşamı, Efes ve Hierapolis’teki başarılı uygulamaların ardından Topkapı Sarayı da gece müzeciliğine açıldı.

Üstelik azımsanmayacak bir ilgiyle...

***

İlk gecenin şanslılarındandım...

Her köşesi, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle bir açık hava müzesi niteliğindeki Topkapı Sarayı'nı doyasıya gezme imkânı bulduk.

Gezi boyu beraberimdekilere -defalarca gezmiş olmama karşın- bazı detayları ilk kez fark ettiğimi tekrarlayıp durdum.

Turumuz, bir zafer takı görünümündeki ana giriş kapısı Bab-ı Hümayun’dan başladı..

Divan-ı Hümayun, Harem Bölümü, üçüncü ve dördüncü avluda yer alan Mukaddes Emanetler, Kaşıkçı Elması ve Altın Taht...

GİZEMLİ YAŞAMIN MERKEZİ

Topkapı Sarayı'nın şüphesiz en merak edilen bölümlerinden biri padişahların özel yaşam alanı Harem.

Tarihin gizemli kapılarını aralamak ve Osmanlı’nın ihtişamlı yaşamına tanıklık etmek isteyenler için mutlaka görülmesi gereken bir yer.

Burası, Osmanlı İmparatorluğu’nun sadece iç yaşamına dair derin bir bakış sunmakla kalmıyor, aynı zamanda dönemin sosyal ve kültürel yapısını da gözler önüne seriyor.

Kapalı kapılar ardındaki yaşam, dış dünyadan tamamen izole edilmiş ve sıkı kurallarla yönetilmesi nedeniyle Osmanlı’nın gizemli ve merak uyandıran yönlerinden.

Bu gizemli atmosfer, zamanla Harem’in etrafında birçok efsane ve hikâyenin doğmasına da neden olmuş.

Harem Dairesi, zarif ve ayrıntılı Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerine sahip.

Göz alıcı çiniler, zarif kemerler ve işlemeli kapılar, estetik zenginliği ortaya koyuyor.

Her bir oda, sofistike dekorasyonuyla adeta birer sanat eseri.

En özel bölümlerinden biri, Valide Sultan Dairesi.

Osmanlı saray hiyerarşisinde büyük bir öneme sahip Valide Sultan, padişahın annesi olarak Harem’in en yüksek mertebesindeki kişi.

Onun dairesi, büyük ve gösterişli odalarıyla Harem’in merkezi konumunda.

Bu büyüleyici mekânda dolaşırken, Harem’in yüksek duvarları arasında yankılanan tarih kokusunu hissetmek, insanı adeta geçmişin derinliklerine götürüyor.

MANEVİYATIN KALBİ

Mukaddes Emanetler ve Hazine Dairesi de unutulmaz bir deneyim yaşatıyor.

İslam dünyasının en değerli hazineleri burada.

Bu bölüm, ziyaretçilere tarihi bir yolculuk sunarken, aynı zamanda manevi bir deneyim de yaşatıyor.

Osmanlı döneminden günümüze devam eden geleneğe uygun olarak, kesintisiz okunan Kur’an-ı Kerim, emanetlerin manevi atmosferini daha da güçlendiriyor.

Mukaddes Emanetler deyince, en önemlisi tabii ki Peygamberimize ithaf edilen Hırka-i Saadet burada bulunuyor. Yine Peygamberimizin sancağı, Hazreti Osman'a ithaf edilen Kur'an, Peygamberimizin şahsi silahları gibi pek çok emanet burada bulunuyor.

Müzede ayrıca Hazreti İbrahim'in tenceresi, Hazreti Musa'nın asası, Hazreti Davud'un kılıcı, Hazreti Yusuf'un cübbesi, halifelere ve sahabeye ait kılıçlar, Hazreti Fatma'ya ait gömlek, Kabe anahtarları, Hacerü'l Esved mahfazası gibi "Asr-ı Saadet"i yansıtan mukaddes emanetler sergileniyor.

Ziyarette, bu kutsal mekânın sessizliğinde huzur buluyor ve tarih boyunca süregelen bu geleneğe tanıklık ediyorsunuz.

OSMANLI'NIN İHTİŞAMI

Hazine Dairesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun zenginliğini ve ihtişamını en çarpıcı şekilde gözler önüne seren bir başka büyüleyici mekân.

Dünyanın en ünlü mücevherlerinden biri olan 86 karatlık Kaşıkçı Elması, büyüklüğü ve parlaklığıyla görenleri kendine hayran bırakıyor.

Bir diğer göz alıcı eser Topkapı Hançeri. Hançer, altın kabzası ve üzerindeki devasa zümrüt taşları ile dikkat çekiyor. Hançerin üzerinde yer alan mücevherler, Osmanlı’nın zenginliğinin ve sanatının en güzel örneklerinden.

Yanı sıra, Hazine Dairesi’nde padişahların törenlerde kullandığı altın tahtlar, mücevherlerle süslü silahlar ve değerli taşlarla bezeli kaftanlar da sergileniyor.

Her bir parça, dönemin sanat anlayışını ve zanaat becerisini yansıtırken, Osmanlı sarayının ihtişamını da gözler önüne seriyor.

Hasılı, geçmişte sadecedünya çapında önemli şahsiyetlerin "özel turlarla" gezebildiği saatlerde Topkapı Sarayı artık her cumartesi 21.00 – 23.00 saatleri arasında tüm tarih ve sanat severler için açık.

"Gecenin ışıkları altında Topkapı Sarayı’nın etkileyici mimarisini, tarihî dokusunu ve görkemli geçmişini keşfetmeye siz de davetlisiniz.”

OKAn