Gazete yazıları gündeme açılan pencereler gibidir. Orada dışarıda görünenler kısaca anlatılır ve bir bakış açısı sunmak mümkünse bu yerine getirilir.
Oysa kitaplar bunun ötesindedir. Herhangi bir alanda yazılmış herhangi bir kitapla çok geniş sahalarda bilgi sahibi olmanız mümkündür. Bu nedenle hayatımızda kitaplara yer açmak kendimize yapılacak büyük iyiliklerdendir. Yazılarımda kitaplara atıf yapmayı sevsem de bugün yazımı tamamını kitaplara ve tabii ki yazarlarına ayırmak istiyorum.
Büyük Savaşın Kara Kutusu, Naci Yorullmaz’ın ilk kitabı. IB Tauris tarafından İngilizce olarak “Arming The Sultan” ismiyle yayınlanan kitap, Yusuf Selman İnanç tarafından Türkçeye çevrilmiş ve Kronik Yayınları tarafından yayın hayatına kazandırılmış. Kitabın tam adı, “Büyük Savaşın Kara Kutusu: II. Abdülhamid’den I. Dünya Savaşı’na Osmanlı Silah Pazarının Perde Arkası”. Yorulmaz, kitapta Alman silah sanayinin Osmanlıya nüfuzunun, Osmanlı ordusunun ve siyasetinin Alman askeri ekolü marifetiyle dizayn edilmesinin ekonomi-politiğini anlatıyor. Büyük resmi görmeye hevesli bir toplum olarak arşiv belgeleriyle işlenmiş titiz araştırmayı okudukça, Yorulmaz’ın üniformalı diplomatlar olarak tanımladığı silah tüccarlarının ve uzantılarının muhteris dünyasını yakından göreceksiniz. Hatta bazı yerlerde olayların kahramanlarının kendi el yazılarıyla.
Lionel Shriver, Türk okuyucularının Kevin Hakkında Konuşmamız Gerekiyor romanıyla tanıdığı bir yazar. Amerika doğumlu yazar hayatını İngiltere’de sürdürüyor. Kevin Hakkında Komuşmamız Gerekiyor aynı zamanda filme de aktarıldı. Ama Shriver’den bahsetmemin sebebi bu kitap değil. “The Mandibles: A Family, 2029–2047” ismindeki kitabı spekülatif kurgu türüne dahil ediliyor. Yıl 2029, ABD 1929’daki Büyük Bunalım’ın bir benzerini yaşıyor ve bu sefer komadan çıkamıyor. Meksika, Amerika’dan gelen göçmenlere engel olmak için duvarlar örüyor. Bir ailenin etrafında şekillenen bu distopik kurgu Türkçeye çevrilirse ilgiyle karşılanır. Yazarın diğer kitabını yayınlayan Everest Yayınları belki planlarına almıştır bile.
Uri Avnery geçen günlerde Tel Aviv’de vefat etti. İki devletli çözüm önerisi nedeniyle İsrail’in bir kısmı tarafından hainlikle suçlanan gazeteci yazar, hayatıyla kitap olabilecek bir kişilik. Nitekim İsrail’in kuruluş sürecindeki tanıklıklarını “1948: A Soldier’s Tale Bloody Road To Jerusalem- 1948: Kudüs’e Giden Kanlı Yolda Bir Askerin Hikayesi” kitabından bir araya getirilmiş. Henüz bu kitap da Türkçeye kazandırılmamış. Almanya’da doğumlu Avnery, İsrail’in kuruluş sürecinde İrgun terör örgütü saflarında yer almış ve 1968’de yazdığı “Israel Without Zionism- Siyonizmsiz İsrail” kitabıyla eski hayatıyla ters düşmüş bir kişilik. Arafat’la yüz yüze görüşmesi zamanında ses getirmiş. Bir ölüm ilanıyla tanıştığım yazarın bahsettiğim kitabı Harp Okulu Komutanlığı tarafından “İsrail’in Geleceği ve Siyonizm” adıyla yayınlanmış. İnternet sahaflarında da ulaşılamıyor.
Biri geçmiş, biri gelecek diğeri ise hem geçmiş hem gelecek hakkında yazılmış üç kitap bize baskı tarihleri ne olursa olsun kaliteli kitapların düşüncelerimiz için benzersiz yol arkadaşları olacağını gösteriyor.