Kadının ismi ve soyadı yok, ama kocaman yüz fotoğrafı var.
Eh oğlunun da çok açık fotoğrafı var.
Gazeteler F.D diye yazıyor.
"Hacı Sabancı ile beraberliğim vardı ve oğlumuz oldu" diyor.
Ve babalık davası açıyor.
Haliyle DNA alınacak ve test yapılacak ki babası o mu, anlaşılacak.
Sabancı’nın avukatları, itiraz ediyor, "DNA vermek vücut bütünlüğünü bozar, hak ihlali olur" diyor.
Avukatlar gerekçe yazıyor, "ikili bedel karşılığı ilişkiye girmiştir, DNA vererek vücut bütünlüğü bozulur" diyor.
DNA testi nasıl yapılıyor bilmiyorum ama, ağızdan tükürük ve kan testi ile yapılmıyor mu?
Vücut bütünlüğünün bozulması ile ne alakası var, onu anlayamadım.
Hak ihlali konusunda da bir fikrim yok.
Konuya baktığınız zaman, eğri oturalım doğru konuşalım adam çok zengin ve genç.
Bedel karşılığı ilişkiye girme ihtiyacı var mıdır, ya da neden olsun ki.
Aslında bu tür konuların bilinen tarafı ve çoğu zaman rastladığımız hikayeler aynı.
Kadınlar bir şekilde zengin ya da ünlü adamlarla beraber oluyorlar ve hamilelik söz konusu olduğunda çat diye doğuruyorlar.
Adamlar sorumsuz ve düşüncesiz.
Ve cinsellik olunca şuursuz maalesef.
Bir kadın ve bir erkek beraber olduğunda, kadının hamile kalma ihtimali var, değil mi?
Eh sizde beraber olmayın kardeşim.
Ve yine açık konuşalım ve yazalım.
Kadın diyor ki, “bu adamdan çocuk doğurursam, ömür boyu maddi olarak garantideyim.”
Adamın gözünün yaşına bakmıyor.
Nice örnekler var.
Bu defa baba ve hiç kabahati olmayan çocuk adli tıplarda, adliyelerde, mahkemelerde uğraşıp duruyor.
Kadın bu çocuk senden diyor.
Adam, bu çocuk benden değil diyor.
Çocuk büyüyünceye kadar, ne olduğunu anlayamadan dolaşıp duruyor.
Nihayet o da büyüyor.
Ve zengin, ya da ünlü babadan başlıyor, para, mal, mülk ve maddiyat beklemeye.
Ve miras derdine düşüyor.
Bakın İbrahim Tatlıses'in kızı, babası ile kavga ede ede, miras ve mal kavgası yapıyor.
Ne baba çocuğunu, kabullenip seviyor.
Ne de çocuk, babasını seviyor.
Bir çocuk, kadın ve erkeğin ortak kararı ile dünyaya gelmez mi?
Çat diye gizlice çocuk doğurduğun zaman, seneler sonra, bak bu senin çocuğun dediğin zaman, adama pusu kurmuş olmuyor musun?
Adamın spermini çalmış ve gitmiş olmuyor musun?
Hele hayat ve ekonomi böylesine tepetaklak olmuşken.
Paranın gücü çok değişti.
Burada en önemli konu.
Çocuklara çok yazık oluyor, arada harcanıp gidiyorlar.
Bu benim babam diye diye, ömür boyu kavga içinde büyüyor.
Bir çocuğu, bu senin baban kavgası içinde büyütmek ne kadar büyük haksızlık değil mi?
Çocukların omuzuna, bu yükü yüklemenin ne manası var.
İyilerin canı çıkarken, kötülere gün doğarken hem kadınlar hem erkekler çok doğru davranmalıdırlar.
Kadın ya da erkek kimseye pusu kurmayın.
Sevginiz, saygınız, adaletiniz, merhametiniz ve onurunuz olsun.
Funda'nın aklındakiler…
… Oyuncu Hakan Kurtaş.
Oyunculuğunu, halini tavrını beğenirim.
Şimdilerde dünya güzeli ve iyi oyuncu Birce Akalay ile beraber.
Bir davette muhabirler ile bir araya geliyor, Hakan bey.
Eh soruyorlar tabi ki, "Paris tatili sırasında evlenme teklif etmişsiniz" diyorlar.
"Doğru değil” diyor, “teklif falan yok, şu anda birbirimizi sevmenin keyfini çıkarıyoruz" diyor.
"Evlilik planınız var mı diyorlar, ufukta öyle bir şey yok" diyor.
Ne güzeldir aşk.
Karşılıklı olunca.
Evlilik kurumu güzeldir, herkes sonunda evleniyor ve ilişkinin son noktasıdır.
Şart değildir falan demeyin, dünyanın en ünlü yıldızları bile evleniyor.
Eh Hakan ve Birce'nin bütün ünlü arkadaşları da tek tek evleniyorlar
Erkekler çok tuhaf.
Teklif falan yok, cevabı insanı irite ediyor, evlenme teklifi tabi ki etmek isterim, ömür boyu aşık olduğum kadınla beraber olmak evli olmak isterim falan diyebilir, değil mi?
İlla evlenin diyen yok.
Evlenme teklifinin, aman yok diye rededilecek tarafı da yok
Kadınları bilirim, evlilik lafını duymak isterler.
Hakan bey anlatıyor.
"Aşk neymiş, yok güzel bir hismiş, kendi ezberini bozmakmış, kendini özgür daha korkusuz hissetmemiş" falan.
Bunları okurken, insana bir gülümseme geliyor.
Sen teklif et bakalım, Birce nasıl evet diyecek.
Evlilik düşünmeyen adam, kadını incitir ben bunu bilirim ve söylerim.
Funda'nın aklındakiler…
... TUİK araştırma yapmış.
Ve ilk defa yayımlanmış.
2021 ve 2023 senelerini kapsayan verilere göre;
Her 100 mezundan, 2'si yurt dışına gidiyormuş.
Kadın beyin göçü, yüzde 1.6, erkek beyin gücü yüzde 2 imiş.
En fazla beyin göçü de, iletişim ve bilişim teknolojileri alanında imiş.
Demek ki, rakamlara bakınca kadınlar daha çok ülkesinde kalıyor, erkekler daha fazla göç ediyor ve gidiyor.
Ne kadınlara bravo derim, ne erkeklere neden derim.
Hayat çok zor.
Söyleyecek, tek kelime kalmadı bence.