Ramazan Bayramını içinde zerre merhamet taşımayan İsrail'in, Filistin'e yönelik saldırıları neticesinde ciğerimiz yanarak ve sadece hiçbir işe yaramayan kınamalar ile geçirdik.
Ramazan Bayramını içinde zerre merhamet taşımayan İsrail’in, Filistin’e yönelik saldırıları neticesinde ciğerimiz yanarak ve sadece hiçbir işe yaramayan kınamalar ile geçirdik.
Sözde kadın, çocuk ve hayvan hakları savunucuları ise derin bir uykudaydı.
Onlara göre Filistinliler ne insan, ne kadın, ne de çocuktu. Orada ölen hayvanlar da yanlış yerde yaşıyorlardı.
Mescid-i Aksa'ya gerçekleştirilen alçak saldırı sonrası savaş uçaklarıyla masum Filistinlileri hedef alan ve 1200 hava saldırısı düzenleyen İsrail’in şehit ettiği 200 kişiden 59'unu çocuk, 35'ini kadınlar oluşturdu.
Saldırılarda evler, konutlar, idari binalar ile yolların yanı sıra su, kanalizasyon ve elektrik şebekeleri hedef alındı.
Ne İşgalci İsrail’e destek veren dünya medyası ne de Türkiye’deki İsrail sever medya bizi şaşırtmadı.
Her İsrail saldırısında ayağa kalkıp, Siyonistler akıttığı kandan beslenmek için teneffüse çıktığında yaşanan vahşeti unutup, tekrar “Zalimlik” dersine girdiklerinde yeniden ayağa kalkmamız maalesef bir işe yaramıyor.
Bu durumdan güç alan ve katil İsrail’i alkışlayan emperyalistler, her daim İsrail’in kırmızı çizgileri olduğunu göstermekten vazgeçmiyor.
Tarihlerini kanla yazanların koruyucu şeytanı ABD’nin Filistin ve İsrail arasındaki çatışmalara ilişkin BM’nin üçüncü tasarı bildirisini de engellediği öne sürüldü.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Başkanı Volkan Bozkır, işgal altındaki Filistin topraklarındaki vahim durumun 20 Mayıs Perşembe günü (yarın) görüşüleceğini açıkladı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da BM Genel Kurul oturumuna katılması bekleniyor.
Türkiye’nin samimiyetine karşın Filistin için gerçekte kılını kıpırdatmayan İsrail destekçilerinden bırakın adalet beklemeyi onların da yargılanması gerekiyor.
İsrail Hava Kuvvetlerinden istifa eden eski hava pilot yüzbaşı Yonatan Shapira’nın, "İsrail ordusu bir terör örgütüdür, komutanları da savaş suçlusudur." açıklamasının yanı sıra İsrail medyasını ve eğitim sistemini de eleştiren Shapira, insanların beyinlerinin yıkandığını ve gerçeği görmelerinin engellendiğini söyledi.
İstifa ettikten sonra Filistinlilerin haklarını desteklemek için gösterilere katılan ve uluslararası alanda konferanslar vererek İsrail ordusunun işlediği "savaş suçlarına" dikkati çeken ve bulduğu tüm işlerden kovulan Shapira gibi insanlık adına bedel ödemeyi göze alan ise çok insan var.
Sonuçta ABD’in kırmızı çizgisi İsrail ise Mescid-i Aksa da Müslümanların kırmızı çizgisidir.
Bu da Kudüs’e sahip çıkmak anlamına gelir.
Filistinlilere yönelik zulmü durdurmak için daha etkin mücadele gerekmektedir.
Sadece güçten anlayan işgalci İsrail’e karşı daha önce yazdığım teklifi yineliyorum;
(“Yalnız İslam ülkeleri ile değil hangi inançtan olursa olsun Türkiye’nin öncülüğünde bir ordu kurulsun.
Adı “İyilik Ordusu” ya da başka bir şey olabilir. Önemli olan İsrail’i durdurmak.
Lafı eğip bükmeden söyleyeyim bu ordu, İsrail zulmünü durduracak şekilde hareket etmelidir.”)
Cumhurbaşkanı Erdoğan “(Filistin'de) tüm dünya görmezden gelse bile İsrail'in zulmüne eyvallah etmeyeceğiz.” demişti.
İsrail “Zalimlik” dersine girdiği zaman değil Filistin özgürlüğüne kavuşuncaya dek susmazsak ve sesimizin dozunu hiç düşürmezsek, İsrail zulmünün hangi yöntemle önüne geçileceği konusunda kapıyı aralayabiliriz.
Yazıyı yazdığım dakikalarda İsrail’in saldırıları devam ediyordu.
Yine kınayacak mıyız sadece!