Klasik İktisat'ın kurucu babalarından Meşhur Adam SMITH'in piyasa düzenini sağladığını iddia ettiği mekanizmaya verdiği isimdi; görünmez el.
Liberal Ekonomi Düzeni Teorisi içerisinde; bireyler fayda, üreticiler kâr maksimizasyonu peşinde koşarlarsa ekonomide devlete gerek kalmaz. İşte bu görünmez bir el 'dir. Devlet sadece asli görevleri olan, emniyet, savunma, itfaiye hizmetleri gibi işleri ve ayrıca özel sektörün gücünün yetmediği/kârlı bulmadığı faaliyetleri üstlenir. 1776 yılında üretilen bu teori 1929 Büyük Buhranı ile birlikte yerini daha Keynesci yaklaşımlara bırakarak İktisat Tarihi’ndeki yerini almıştır.
Görünmez el, her ne kadar Klasik İktisat’dan emekli olmuşsa da günümüzde Güzel ve Şanssız Ülkemizde pek çok alanda faaliyetini sürdürmektedir ki bunlardan bir tanesi de Futbol Süper Ligimizdir.
Medyasıyla, MHK’sıyla TFF’siyle BJK, FB ve GS’siyle bütünün tüm bileşenleri bu görünmeyen el tarafından dizayn edilmektedir. Bu el; sahada taç atışı sırasında bazı futbolcuların basiretini bağlamakta, onları uyur-gezer hâle getirmektedir (Beşiktaş’ın yediği iki golde de aynı senaryo yaşanmıştır.) Aynı el, geri pasında kalecinin ayağının altından topu geçirip gol yedirmekte ve Fenerbahçe’yi daha maçın 12. dakikasında mağlup duruma düşürmektedir.
Bu görünmez el’i bazen hakemlerin elini/gözünü bağlarken görüyoruz. Veysel SARI’nın Mehmet TOPAL’a gözünün önünde attığı dirseğe neden kırmızı kart çıkartamadı hakem sanıyorsunuz işte bu görünmez el devredeydi de ondan, şortunun arkasındaki kırmızı kart yerine göğüs cebinden sarı kartı çıkarttırıverdı bu görünmez el. Ya da Lyundama’nın Atiba’ya attığı dirsek niye cezasız kaldı? -Aynı sebepten. Görüyorsunuz biz ne desek boş! Görünmeyen bir el var ve ne gerekiyorsa yapıyor maniplasyonun kralını tezgâhlıyor (!) bazı sonuçları elde etmek için.
Aynı el esâmi listesine Necip’i ilk 11 yazdırıp, Kagawa ve Quaresma’yı yedek başlatıyor. O el var ya o el Jailson formda ve hazırken haftalarca onu değil Tolgay’ı sürdürüyor sahaya ilk 11’de. (Ne görünmez bir elmiş kardeşim bee.)
Hepimiz biliyoruz aslında görünmez bir el falan yok, bu el bazı zamanlarda Şenol GÜNEŞ’in, bazı zamanlar Ersun YANAL’ın, bazı zamanlar Fikret ORMAN’ın, bazen Ali KOÇ’un, bazen Ali DÜRÜST-Abdürrahim ALBAYRAK-Sabri ÇELİK’in, bazen ve nâdiren- Hüsnü GÜRELİ’nin eli oluyor. Hakemlerimiz de çolak değil ya onların da eli-kolu var elbette onların eli de değiyor maç oynanırken bazen görünüyor bazen görünmeden. (Herkesin eli değerken Cüneyt ÇAKIR’ın, Bülent YILDIRIM’ın, Mete KALKAVAN’ın değmiş çok mu?) Bundan doğal ne var? Bu isimlerin hepsi futbolumuzun bileşenleri değil mi?
Kendi yetersizliklerimiz ve yanlış tercihlerimiz için lütfen hayali düşmanlar icat edip milleti meşgul etmeyelim.
Görünür Bir El
Bu kadar zırvadan sonra gelelim görünür bir el’e. Bu el Fernando MUSLERA’nın eli/elleri. Galatasaray kadrosunun istikrar numunesi olan Uruguaylı bu mütevazı kardeşimiz işini çok güzel bir profesyonellik içinde yapıyor. Kendisine görev düştüğünde her daim hâzır ve nâzır. Hepimiz bu genç adamı alkışlamalı ve genç sporcular için örnek almalıyız.
Mübarek Ramazan’ın hepimize sağlık ve afiyetler getirmesini dilerim.