Ey dünya dışı varlık. Cesareti ayakta dakikalarca alkışlanası şahıs. Hafta içi her sabah eve dönüşünün mucize olduğunun hala farkına varmamış ulvi şahıs.
4 kadını yan yana getirmenin her iki dünyada da meyvesini yiyecek ama henüz haberi olmayan kişi. Sana sesleniyorum. İlk okuduğumda inanamadım. 4 tane kadın hafta içi her sabah canlı yayında program yapacakmış. Kehanet gibi! Biz daha kavga etmeden, birbirine laf sokmadan 2 kadını yan yana daha izleyemedik. Sende ki nasıl bir cesaret? 4 kadın! Yayın saati boyunca pimi çekilmiş el bombasının üstünde oturuyordur yönetmen. 4 kadının isimlerini duyduğumda kuru kafa işareti programın logosu olur dedim. Biri zamanında silahlı saldırıya adı karışmış bir kadın. Diğerinin canlı yayında yediği tokadın çınlama sesi hala kulaklarımızda. Seda Akgül programdan ayrıldı ama nişanlısı ile ettiği kavga ve karakolluk olduğu kendisinden aldığımız son haberdi. Seda’nın yerine hadi hayırlısı Seray Sever transfer olmuş. Onunda sansasyonları pek bir sevdiğini biliriz. Bir diğer kişide Eylül Öztürk. Sosyal medyadan televizyonlara transfer olan Eylül’ün kocası ile olan kavgaları dışında henüz su yüzüne çıkan 3. sayfa haberleri yok. Yapımcının cesaretini taçlandıran seçme isimler programın heyecanına başka bir boyut kazandırıyor. Ha bugün ha yarın bir olay bir skandal olur mu diye hala merakla izliyorum. Saf adrenalin! Henüz her şey yolunda görünüyor. Fırtına öncesi sessizlik gibi. Benden söylemesi bu programdan yılın olayı çıkacak…
Eksik itirafname
Yıllardır susan ünlü isimlerin kendi programlarında çeneleri düştü. Art arda geçmişleri ile ilgili merak etiklerimizi anlatmaya başladılar. Üstünden yılların geçmesinin rahatlığı mı? Reyting mi? Tekrar gündem olmak için mi? Allah bilir. Madem bir gün anlatacaktınız neden onca yıl içinizde tutup kendinize de bize de meraktan isilik döktürdünüz. Yanlış anlaşılmasın lütfen hoşuma gitmiyor değil bu itiraflar. Kabul, konu taze değil. Eski heyecanı da yok. Ama ne yalan söyleyeyim gizemi çözülmemiş cinayetleri adeta yıllar sonra aydınlatıyorlarmış gibi anlatıyorlar ya pek bir keyifle izliyorum. Geçenlerde miskinlik yapıp kanallar arasında gezinirken Derya Tuna’nın da olduğu programa takıldım. İbrahim Tatlıses’in çapkınlıklarını hatırlamayan yoktur. Derya Tuna ile ilişkileri de yine bu sebepten bitmişti. Ama detayları ve Tuna’nın canına hangisinin tak ettirdiğini bilmiyorduk. O da sonunda yeni akıma uydu ve itiraf etti. "23 sene önce tesadüfen girdiğim çiçekçide kocaman bir gül buketi gördüm. Bakmak istediğimde çiçekçi çocuk panik yaparak çiçeğin kartını benden kaçırdı, o sırada kartı yere düşürdü. Kartı okuduğumda çiçekleri İbrahim Tatlıses'in göndermek için hazırlattığını gördüm. Kartı delil olarak almak istediğimde ise çiçekçi çocuk İbrahim Bey’in ve benim korkumdan kartı yedi. Aldatılmaya 'eyvallah' demedim ve bitirdim." Ben bu açıklamayı yeterince açıklayıcı bulmadım. Bu akım böyle değil ki zaten. Anlatın mı bir tamam hepsini anlatacaksın. Bende yine bir dolu soru! Kadın kim? Çiçekler adrese gitti mi? Çiçekçi yaşıyor mu? Acil cevap lütfen.
Eğlenmeden eğitim şart!
Herkes eğlenmenin ne demek olduğunu bilmiyor. Eğlenmeyi beceremeyen çok insan var. Bu insanlar mekanların ve yan masaların kabusu. Özellikle içilen alkolle beraber içlerindeki tüm insanlık dışı dürtülerde ortaya çıkıyor. Bu grup çok da tehlikeli. Rahatsızlıkları etrafında ki herkesi etkiliyor. İşin aslı astarı; Arda Turan öncelikle normal insanlar nasıl eğleniyor bunu öğrenmeli. Sonra evli veya bekar bir kadınla nasıl konuşacağını öğrenmeli. İçindeki yaban hayvanlarda avlanırken bile olmayan dürtüyü dizginleye bilmeli. Canın ne istiyorsa onu yapıp yanına kar kalmayacağının farkına varmalı. Bunları beceremiyorsa kendisini evine kapatıp, karısının dizinin dibinde oturmayı bilmeli.