Kızlar haberiniz yok! Meğer sebepsiz terk edilişleriniz, hiç de sebepsiz değilmiş.
Özellikle bizim gibi sosyal, sarılıp öpüşmeyi seven bir toplumu, korona daha derinden vurdu. Asosyalleşmek her toplum için zordu. Ama bizim için yıkımdı. Bizde… Her gün görüştüğün kankanla, aylardır görüşmüyormuş gibi sarılıp öpüşmek kanundur. Dedikoduyu, ağız ağza yapmamak ayıptır. Cenazeleri sarmaş dolaş ağlamadan kaldırmak, caiz değildir. Bizde… El ele, yapış yapış dans edilmeyen halay çekilmeyen düğüne, düğün denmez. Aylardır hal böyle olunca… Açılan mekanlara, kafesi açılmış tazılar gibi koşturduk. Herkes kendince önlemlerini alıp, bir masa kaptı. Niyetimiz kötü değildi. İçimizdeki hümanist açlığı bir nebze gidermekti. İki lokma yemeği, iki yudum kahveyi içmek için maskelerini kısa bir süre indirdik. İşte tam da bu durumu Kerem Bursin kendince yorumlamış. Ve bunu yapanlara “SA LAK SI NIZ!” demiş. Malumunuz, toplum olarak alınganız. Her lafı üstümüze alınıp, esip gürlemeyi severiz. Kerem Bursin kafelere gidip maskelerini çıkaranlara “salaksınız” dese ne? Demese ne? Onun demesiyle kim salak oldu? Şahsen hiçbir zeka geriliği yaşamadım. Ki kafelerde maske çıkaranlardanım. Dibindeki rol arkadaşı Hande Erçel gibi…
Tanıdık bir şeyler…
Yine Gülseren Budayıcıoğlu… Ve yine gerçek hayattan alıntı bir psikolojik dram. Doğduğun Ev Kaderindir ile başlayan, Masumlar Apartmanı ve Kırmızı Oda ile devam eden dizilere, şimdi de bir yenisi Camdaki Kız katıldı. Bu tarz konular dikkat çekti, sevildi. Herkes kendinden, yaşamından tanıdık bir şeyler buldu. Buna uyanan yapımcılar, kitaplardan uyarlanmış gerçek yaşam hikayelerini, seri bir şeklinde çekmeye başladı. Bu hafta ilk bölümü yayınlanan, Camdaki Kız dizisinin oyuncu kadrosunda, birbirinden yetenekli oyuncular dikkat çekiyor. Özellikle Burcu Biricik “Nalan” karakteri ile muhteşem bir performans sergiliyor. İlk bölümünü hiç sıkılmadan izledim. Konusu ile insanı içine çeken bu dizinin, sonraki bölümlerini merak etmemek zor. Genellikle bizim Türk dizilerinin, ilk üç bölümden sonra kaliteyi düşürme gibi bir sorunu var. Bu hazin gerçek eğer ki Camdaki Kızın başına gelmezse, perşembe akşamları televizyonda bir alternatifimiz daha oldu.
Sebepsiz değil!
Kızlar haberiniz yok! Meğer sebepsiz terk edilişleriniz, hiç de sebepsiz değilmiş. Sessiz sedasız terk edilen onca kadın, ayakları yüzünden terk ediliyormuş. Eğer ki ayaklarınız çirkinse… Ne güzel yüzünüz, ne fit vücudunuz, ne sempatik tavırlarınız beş para etmiyor. Bu adamlar hiç acımadan “Sen benden daha iyilerine layıksın.” deyip, basıp gidiyor. Ama bu laflarının alt yazısında “Kaşın, gözün güzel de ahh o baş parmağın bu kadar tombul olmasaymış.” var. İşin aslı astarı; bu erkeklerin sayısı hiç de yabana atılır değil. Yaz kapıda şimdi tarafsız bir gözle ayaklarınıza bir daha bakın. İtiraf edin! Eğer cengaverce ayaklarınıza kötü diyebiliyorsanız. Açık sandaletleri, bantlı stilettolarınızı unutun. Ve olur da şansınız yaver gidip, ayaklarınızı saklamayı başarıp, adamın birini tavlarsanız… Nikah masasına oturtana kadar çoraplarınızı çıkartmayın!