burada önemli olan çöplüğün adı değil, onu oluşturan şartların devam etmesidir.
Yarın, 15 Temmuz. Ülkemizin siyâsî ve toplumsal târihindeki en önemli yıl dönümlerinden biri. Henüz üç yıl oldu. Her şey herkesin hâfızasında çok canlı ve tâze. O gece yaşananların yıllar sonra bile canlı kalması gerekiyor. Canlı kalmalı ve canlı tutulmalı, çünkü o geceyi yaşamayanlara ve yaşasa bile yaşı hatırlayamayacak kadar küçük olanlara aktarılması gibi bir insanlık görevimiz ve mesûliyetimiz var. Bu görev ve mesûliyet, sâdece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmamızdan gelmiyor. Çünkü bizim yaşadıklarımız tüm insanlığın başına gelebilecek bir belâdır. Mısır’da yaşananlar bunun bir delilidir.
Çöplük ihmâl yüzünden patladı
28 Nisan 1993 târihinde İstanbul-Ümrâniye’deki Hekimbaşı çöplüğünde, biriken metan gazının patlaması sonucu bir fâcia yaşandı. Bu fâciada, 27 kişi hayâtını kaybetti ve 12 kişi kayboldu ve cesetleri bulunamadı.
Bizim kendi evlerimizden atılan çöplerden çıkan metan gazı, çöplerin toplandığı alanlarda kontrollü olarak serbest bırakılmalıdır ki, böyle fâcialar yaşanmasın. Metan gazının sıkışıp patlamaması için, havalandırma ve diğer altyapı sistemi kurulmalıdır. Gaz, güvenli şekilde tahliye edilmelidir. Hatta artık belediyeler, bu gazdan elektrik enerjisi üretmektedir. Ama bu yararlı enerji kaynağı, ihmalkârlık, öngörüsüzlük, ferâsetsizlik ve basiretsizlik sebebiyle, çöplük gibi yanına yaklaşmak istemediğimiz yerlerde can kaybına sebep olmaktadır.
15 Temmuz, bir çöplük hâline gelen FETÖ’nün patladığı gündür. Kırk yıllık bir birikme sürecinin ardından patlayan FETÖ çöplüğü, destek gördüğü bütün siyâsî iktidarların yanı sıra, bu ülkenin insanları olarak herkesin ihmâlinin, sorumluluk almamasının, başından atma alışkanlığının ve kolaycılığının sonucudur. FETÖ’nün öldürücü bir silah olarak kullandığı sosyal metan gazları, bu ülke içinde yapılan yanlışlar yüzünden sıkışmış ve patlamıştır.
Ay-yıldızlı bayrağımızın söze dökülmüş hâline olan Türkçeyi istismar edip “Türkçe Olimpiyatları” adı altında oyun oynadıklarını görmemek; yüzden fazla ülkede açtıkları “güyâ” Türk okullarında eğitim dilinin Türkçe değil de İngilizce olmasının arkasındaki tehlikeyi sezememek; gözümüze sokarcasına yıllarca yayınladıkları “Sızıntı” dergisinin toplumun damarlarına bir zehir gibi sızmak olduğunu anlamamak; Zaman gâzetesiyle “Türk basının yeni amiral gemisi” olmak istemelerindeki art niyeti görememek; “âbi”, “abla”, “imam” gibi toplumsal saygınlık taşıyan kavramların içine boşaltırlarken sessiz kalmak ve bunun gibi daha nice ihmâl ve sorumsuzluk, 15 Temmuz’da İstanbul ve Ankara’da başlayıp tüm ülkede patlatmak istedikleri çöplüğü oluşturmuştur.
Yeni çöplükler
FETÖ çöplüğünün bir daha patlama tehlikesi kalmamıştır. Ama burada önemli olan çöplüğün adı değil, onu oluşturan şartların devam etmesidir. Kişisel menfaatini ve ikbâlini en plânda tutan kişilerin çok kolay ayağının kayıp düşeceği benzer çöplüklerdeki çöpler, gün geçtikçe artmakta ve adı konmamış sosyal ve toplumsal gazlar, sıkışmaktadır.
Millet olarak, 15 Temmuz gecesinden 16 Temmuz sabahına kadar gösterdiğimiz (bilgisayarcı tâbiriyle) “ziplenmiş” basireti, açarak hayâtımızın her ânına yaymamız gerekmektedir. Her bir hâneden atılan ve hiçbir zarârı yokmuş gibi görülen bir torba çöpün, evimizden ve gözümüzden uzak çöplüklerde nasıl imhâ edildiğini tâkip etmemiz gerekir. Çöp poşetinin ağzını bağlayıp yapıya koymak ya da çöp konteynerine atmakla işin bitmemesi gibi, FETÖ’den boşalan yerleri doldurmak için ganimet açlığı çekenlerin üç-beş sene içinde patlayacak yeni çöplükler oluşturmasına izin vermemeliyiz.
Kaza “geliyorum” der!
Atık ve çöpler, şehir hayâtının bir gerçeğidir ve dikkat edilmelidir. İyi bir altyapıya sâhip çöplükler, nasıl güvenli yerler ise, toplumdaki sıkışmaları önlemek için benzer güvenlik önlemleri alınmalıdır.
Türk toplumu gibi dinamik bir yapıya sâhip toplumu, bürokratik metinlerle, genelgelerle, yönetmeliklerle idâre etmenin kısa sürede iflâs eden bir anlayış olduğunu görmemiz gerekir.
Bir konunun güncel kalma süresinin sâniyelere düştüğü sosyal medya çağında, fosilleşmiş bir anlayış ve doğada çözülüp yok olması gereken çağdışı pedagojik tekniklerle çalışan eğitim sisteminde en az on iki yıl zaman geçiren ama öğrenme ihtiyâcını okul dışında gideren insanların, bir yerlerde toplanıp toplumsal sıkışma yaşamaması imkânsızdır. Bu sıkışmadan kurtulmak için kendilerine uzatılan her eli, hiçbir sorgulama ve muhakeme yapmadan, tutmaları da yeni çöplük patlamalarının ilk adımı olacaktır.
Bunları görmek için olağanüstü sezgilere sâhip olmak gerekmiyor. Hızla değişen toplumu anlamak yerine, onun değişiminin önüne geçmek, sâdece ve sâdece çöplüklerdeki metan gazlarının sıkışma sürelerini hızlandırır ve patlama ihtimâllerini arttırır.
Sakın bu sorunun çözümü olarak “devlet bir şey yapsın” diye sorumluluğu üzerimizden atacak bir düşünceye kapılmayalım. Unutmayalım ki, her şeyi yapmasını beklediğimiz devleti, FETÖ ele geçirmek istedi. Her şeyin devlet tarafından yapıldığı bir toplumlar, FETÖ gibi patlayan çöplükler için ideal ortamlardır.