Obradoviç'in son zamanlarında artık iş o noktaya gelmişti ki; hücum setlerini Erdem Can çiziyorsa, savunma setlerini Zelimir çizer olmuştu Fenerbahçe Basketbol'da (veya tam tersi).
(Yazıya başlarken öncelikle geçen haftaki yazımızda, Avrupa Güreş Şampiyonası’nda kazandığımız madalya sayısını sehven 15 yazmışız, 17 olacaktı, düzeltir özür dileriz.)
Obradoviç zamanında Fenerbahçe’de asistan koç olarak görev yapan ve Obra ayrıldıktan sonra kariyerine NBA’de Utah Jazz’da devam eden Erdem Can, yurda döndükten sonra başına geçtiği Türk Telekom’la basketbol FIBA EuroCup’ta finale kalarak uzuun bir aradan sonra Ankara’da basketbol heyecanına yeniden ivme kazandırmış oldu.
Obradoviç’in son zamanlarında artık iş o noktaya gelmişti ki; hücum setlerini Erdem Can çiziyorsa, savunma setlerini Zelimir çizer olmuştu Fenerbahçe Basketbol’da (veya tam tersi). Alınan molalarda aksayan yönler hangisiyse o görev paylaşımına göre sorumlu olan koç takıma taktik tahtasında ne yapması gerektiğini söylüyordu. Yani Erdem Can zaten Obra’nın rahle-i tedrisinde “hamdım-piştim” çizgisinde ilerlemekteydi. Obradoviç takımdan giderken bıraktığı notlarda “hin-i hacet”te takımın idaresinin Erdem Hoca’ya bırakılabileceğini yazmasına rağmen Gerardini faktörü ile önce Kokoskov ve ardından Djordjevic maceralarına atılmıştı yönetim.
Erdem Hoca döndüğünde ise artık Itoudis vardı Fenerbahçe’nin başında ama şimdi bilinen bir gerçek varsa Itoudis’in kontratı dolduktan sonra muhtemelen Fenerbahçe’nin yeni koçunun Erdem Can olacağıdır.
Ankara basketbol seyircisi oldukça durağan ve kurak geçen sezonlardan sonra nihayet bu sene salonlara Türk Telekom’la bir döndü, pir döndü. Bizim gençliğimizde Ankara ve basketbol denince akla Kolej takımı gelirdi. Türk Eğitim Derneği bünyesinde faaliyet gösteren kulüp çeşitli kademe basketbol liglerinde hep heyecan odağı olmuş ve Ankara’da basketbol ile özdeşleşmişti adeta. Türk Telekom Basketbol takımı da Telekom özelleştirmesinden önce kurum bünyesinde profesyonel liglerde faaliyet gösteren kendi halinde bir kulüpken özelleştirmeden sonra daha profesyonel bir şekilde yönetilerek hem alt yapıda yüzlerce evladımıza basketbol eğitimi vermiş hem de üst yapıda profesyonel ligde yarışmacı bir yapıya bürünmüştür.
İlk yıllarda tribünlerde sadece Türk Telekom çalışanları, aileleri ve çocukları varken günümüzde taraflı-tarafsız basketboldan zevk alan herkes Türk Telekom maçlarını kovalar hale gelmiştir. Bunda elbette Erdem Can ve kulüp kimyasının uyması ile elde edilen başarılar ve güzel sonuçlar da etkili olmuştur. Ne demiş atalar: marifet, iltifata tâbidir.
Yarın akşam, gün geceye kavuşurken Atlas Okyanusu’nda, Fas açıklarında ama nasıl oluyorsa İspanya topraklarında Türkiye saatiyle 22.00’de Türk Telekom takımımız Gran Canaria basketbol takımı ile FIBA EuroCup Erkekler şampiyonu olmak için mücadele edecek.
Eğer iş delikanlı gibi bileği daha güçlü olanın kazandığı bir şekilde cereyan ederse bizim takımımız alnının akıyla o kupayı Türkiye’ye getirecektir. Amma ve lâkin İspanyolların Avrupa Basketbolundaki ayak oyunlarına aşina olan bizlerin aklında daha üç gün önce oynanan Real Madrid-Partizan maçında yaşananlardan sonra İspanyolların neredeyse “0” ceza ile onca kavgadan yırtması ve hiçbir şey olmamış gibi üçüncü maça çıkacak olmalarından kaynaklanan endişeler vardır. Gran Canaria yenilmeyecek takım değil Erdem Hoca ve Türk Telekom için ama hakemleri ve masayı da yenmeye gücümüz yeter mi emin değiliz. İnşallah diyelim.
Mayıs Ayı’nın bol ve bereketli yağmurlarla geçmesi dileklerimizle….