Dergilerin kültür hayatımızdaki önemi büyüktür. Önemi tekrarlama yerine yeni şeyler söylemeye gayret etmektir meselemiz.
Dergilerin kültür hayatımızdaki önemi büyüktür. Önemi tekrarlama yerine yeni şeyler söylemeye gayret etmektir meselemiz. Buna da denilir ki dünyada söylenmemiş söz yoktur. Farz edelim ki sözler söylenmiş olsa da sözü başka türlü söylemenin yolu sanatçıların, edebiyatçıların, şairlerin işidir ve onlar söz söylemenin bir yolunu mutlaka bulurlar. Bahar yeniden gözümüzü, gönlümüzü berraklaştırarak gün gün cennetin renkleri bir kez daha özümüzü, ömrümüzü, doğamızı, bağlarımızı, bahçelerimizi, evlerimizi, şehirlerimizi, ovalarımızı, dağlarımızı süsledi. Böylesi renklerle beslenen varlıklar âlemi, baharın muştuları içinde rengârenk kuşanıp rüzgârın ılık ılık esintisiyle kışı geride bırakmanın, dirilişin, nevruzun tadını çıkarıyor.
Ailelerimiz de bahar çiçekleri gibi birlikte olmanın sevincini yaşayacaklar. Üst üste gelen musibetlerle evlerinde baharı pencere arkasından izleyen insan, yeniden doğayla kucaklaşacak, ağacı, çiçekleri bir başka sevecek, doğaya bir başka ihtimam gösterecek. Sanki kendi bedeninden bir parçaymış gibi baharı, yeşili, ağaçları, kuşları, kelebekleri, çiçekleri, böcekleri bir başka sevecek. Ormanda gezip dolaşacak, ağaçlara sarılıp öpecekler ve çiçeklerin dallarda daha güzel olduğunu ifade ederek koklayıp salavatlarla şükredecekler. Bu bahar farklı bir baharı getirecek evlerimize, sofralarımıza. Şiirimiz, sanatımız, edebiyatımız, güzel sanatlarımız, kitap fuarlarımız da bu coşkuyu bahar coşkusu gibi tazecik umutları büyütmeyi sürdürecektir.
Dergilerde bahara benzer. Her sayısından ayrı bir baharı taşırlar ellerimize, zihinlerimize. Özellikle gençlerin yayınladığı dergiler kapağından başlayarak her sayfasında, her yazısında, şiirinde, hikâyesinde, deneme çabalarında görebilir, okuyabilirsiniz. Geleceğin endişesiyle kaleme alınmış günü anlatsalar da, aşklarını ifade etseler de şiirleri gülistana dönüşen karmakarışık bütün çiçeklerin bir arada olduğu algısını hiçbir zaman kaybetmezler. Bahar aşkla gönüllere dolmaktadır. Aralarında ustaların şiirleri, yazıları bulunsa da gençlerin mısralarında da öne çıkan sıcacık mısraların umut taşıdığını görebilirsiniz. Genç adam kutlanmayı en çok hak eden adamdır. Kitabı, yazıyı, yazmayı seviyorsa birileri o kutlu bir eylemcidir. En kutlu eylem, yazının varlığında idrakini geliştiren, kutlu kalemin yemininde kendi ruhunu, aklını ve gönlünü demlendirendir.
Liseli yıllarımızda dergilerle tanışma fırsatını elde ettik. O yıllarda vaz geçilmez dergi okuyucuydu Türkiye. Sağı solu toplasan yirmiyi geçmeyen dergilere sahiptik. Bugünlere gelindiğinde sayısız dergilerle yolların ne kadar çetrefilli hale dönüştüğünü görebiliyoruz. Çeşit çeşit dergiler sanatı, edebiyatı, şiiri, hikâyeyi, öyküyü, denemeyi, felsefeyi bölük pörçük hale dönüştürerek dergilerin istilasında değerler kendiliğinden kaybolup gidiyor sanki. Oysa bu kadar yoğun dergilerin getirdiği bereketli sofralarda gözüken kalemleri, şairleri, hikâyecileri, denemecileri okumak istiyor insan. İnsana, hayata, doğaya ve gökyüzüne bir bütün olarak baktık ve öyle kabullendik. Sanata, edebiyata, şiire, hikâyeye, öyküye, denemeye, tiyatroya, sinemaya ve masallara da elhasıl bütünüyle yazın alanına bir bütün olarak, ayrılık olmaksızın, bölük pörçük edilmenin faydadan ziyade zararlı olacağına müdrik olarak baktık. Tıbbın, sanatın, edebiyatın ve musikinin de bir bütün olduğuna inandığımız gibi, insanın da ruhuyla bedeniyle bir bütün olduğuna inandığımız gibi baktık.
Şiir, hikâye, öykü, deneme ve sanat dergilerinin ayrı ayrı çıkmaları son dönemlerde böylesine ayrılmalara, kırılmalara, yabancılaşmalara, kopmalara, birbirini tanımazlıklara, birbirinden haberdar olmamaya kapılar araladığını ifade etmeliyim. Bunu en başından beri doğru bulmadığımı ifade ediyorum. Mekteplerimiz çoğalsın, eğitimcilerimiz kıymetlensin. Ustalarımız seçkin olsun. Dünya çapında eserler üretebilmenin coşkusuyla atölyeler sayısız olsun. Lakin ayrılıklar, kırılmalar, kopmalar, dağılmalar, savrulmalar ve birbirine sırt dönmeler olmasın.
Münevverleri birlik içinde olan toplumların birlik ve beraberliği asla kırılamaz. Aydınları birbirinden kopan milletlerin bir arada olması da düşünülemez. Evvelemirde birlik ruhu öncülerle, liderlerle, ustalarla, üstatlarla sağlanır.
Sözü buraya getirmişken bir iki dergiden de bahsedeceğim. İlki “Mukadderat – 11.sayısıyla okurlarına ulaşmış. Kapak rengi ve usulünü değiştirsinler artık. İç tasarımdaki estetik dokunuşlar dışa da yansımalı. Kapaktan verdikleri öne çıkarılan konular; “Av. Sena Karadağ’ın Hukuk ve Sinema, Muhammed Şenadlı’nın “Bencillik-Egoistlik ve Saplantı”, Zübeyir Talha Akbaş’ın “Cennetin Yolu Kandillerle Aydınlanır”, Prof. Dr. Halil İbrahim Bulut’un “Mezhep Nedir ve Mezhep Gerçeğine Nasıl Gidilir” yazılarının yanında şiirler ve diğer yazılar mevcut. “Şiirin Yunus’ta Gök Yolculuğu” yazısını Kamil Eşfak Berki’den, “Sultan Şairlerin Sanata Katkısı”nı Ahmet Furkan Çakır’dan, “Tutunamayanlar”ı Elif Sunulu’dan, “Yazmak Üzerine” Semiha Dilara Hazır’dan okumalısınız.
İkinci dergimiz “Gerçek Tarih” 4.sayısıyla okurlarına iki dosyayla ulaştı. İlki “Edebiyat ve Medeniyet” diğeri “Rusya-Ukrayna’nın Perde Arkası”nı açmayı denedi. “Gerçek Tarih” Ankara’da yayınlanıyor. “Dil, Edebiyat ve Medeniyet” yazısı Recep Garib’e ait. “İnsan, Edebiyat ve Medeniyet” yazısı ile “Putin: Rusya’nın Sınırları Yoktur” Abdulaziz Tantik’in yazısı okunması gerekiyor.” “Medeniyetimiz Edebi Bir Medeniyettir” Selimcan Yelseli, “Betili Yunus Emre” ve “Rusya Her Şeye Rağmen Avrupalı Olamamıştır” yazıları D. Mehmet Doğan’ın kaleminden, “Saf ve Düşünceli Simerenyalı” Prof. Dr. Mustafa Alican’a ait, “Şeyh Bedrettin İsyanı’nda Türkmen Devşirme Mücadelesi” Naci Yengin, “Büyük Değişim – II (Suyun Ruhu)”Prof. Dr. Mahmut Özbay’a ait. Lütfi Bergen “Huriye Tevfik Mücahid’in İbn. Haldun Yorumunun Özeti”ni yazıyor. Murat Onaran’ın “Tarihin Arka Planında Rusya-Ukrayna Savaş” yazısı ile derginin Yayın Yönetmeni Mehmet Poyraz “Korkunç İvan’dan Günümüze İdeolojisini Tarihten Alan Rusya İmparatorluğu” yazıları dikkate alınmalıdır. “Ukrayna Devleti Nerde Hata Yaptı” Muhmammed Işık’ın, “Bir İnsan Yetiştirme Modeli Olarak Çankırı Ahi-Yaren Kültürü” Hasan Kaya’dan, “Bu Milletin Ahlakını Çaldınız” yazısı Sema Kaloğlu, “Yargılama” Hasret Tosun’a ait.
Dergiler, hayatımızın deniz fenerleridir, okumaktan asla vaz geçmeyin.