Almanya'nın Deutsche Bank'ı en değersiz para olarak Türk Lirası'nı göstermiş. Nedeni de yılbaşından bu yana yaşadığı yüzde 3'lük değer kaybıymış.

En değerli para birimi de yuanmış. Paradır bu değer kaybeder değer kazanır ama bir para birimi için böyle tahrik eden ifade kullanırsanız gelecek yumruklara hazır olur. Mesela birileri kalkar size Almanya’nın hiper enflasyon günlerini hatırlatıverir. Hani şu bakkala yürüyerek gitmekle koşarak gitmek arasında devasa maddi farkların olduğu günler. Veya çocuklara oyuncak yerine para balyalarının verildiği yahut sobaları tutuşturmak için banknotların kullanıldığı günleri. Venezuela’dan bahsetmiyorum. 1923 Almanya’sı sözünü ettiğim. Sonra Alman markı değer kazandı ve Almanya başka şekilde değer kaybetti. Naziler yükselişe geçti. Para değerli olsa da ülkenin itibarı yerlerde sürünüyordu. Hiçbir paranın alınlarından çıkaramayacağı bir leke sürüldü. Para her şeyi çözer diyerek yeni kurulan İsrail devletine oluk oluk para akıttılar. Eski günahları silmek için. Hala da akıtmaya devam ediyorlar.

Sonra Volkswagen araçlarında emisyon oranlarıyla ilgili devasa bir skandal ortaya çıktı. ABD her satılan araç için Almanya’dan yüklü tazminat talep etti. Almanya markası Almanlar eliyle paçavraya çevrilmeye devam ediyordu. Almanya rezil olmaya doymadı ve Nazileri tekrar sahaya sürdü ve İslam karşıtı kampanyalar aldı başını gitti. Kasım ayının sonlarına doğru Türkiye’nin parası en değersiz diyen Deutsche Bank’ın adı 200 milyar dolarlık bir kara para aklama olayına karıştı.

Almanya’nın değerli veya değersiz bir parası yok. Kendi para birimi yok demek istiyorum. Euro denilen para birimindeki hakimiyetleriyle diğer ülkelerin değerlerini düşürmeye çalışıyorlar. Deutsche Bank’a önerim her ülkenin parasının ne kadar kirli olduğuna dair de araştırma yapması. Ne kadarını hırsızlıkla elde ediyorlar? Ne kadarını dolandırıcılıkla elde ediyorlar? Ne kadar parayı üçüncü dünya ülkelerine silah satışıyla kasalarına indiriyorlar? Doğrusu merak ediyorum.

Türkiye’nin parasının en değerli para olduğunu düşünüyorum. Neden mi? Çünkü dünyada en fazla insana yardım etmeye çalışan para bizimki. Az ya da çok, herkes gücü nispetinde hayırda yarışıyor. Deutsche Bank paraya para katmaya çalışırken kalkmış bir değerden bahsediyor.

Ey Almanya diye kızdığıma bakmayın. Bizim de almamız gereken dersler var. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından İstanbul’a dönen Cemal Paşa’ya sorarlar savaşa niye girdiğimizi. O da maaşları ödeyebilmek için der. Falih Rıfkı Atay’ın Zeytindağı kitabında geçer. Muhtaç olunan para Almanya’nın altınlarıdır. Karşılığında sayısız dramı çok kısa bir sürede yaşadık. O nedenle namerde muhtaç olmamak için ekonomik olarak güçlü olmalıyız. Gücümüz kendimiz için vatanımız milletimiz için olmalı. Yoksa ciğeri beş para etmeyen kişilere ağız eğer ve yüz yıl geçmeyecek pişmanlıkları yaşamaya devam ederiz. İğneyi başkasına batırıyorsak çuvaldız da kendimize gelmeli. Yoksa bir ömür sürecek pişmanlıklar devam eder gider.