Protestan dünyanın, özellikle Kalvinistlerin merkezlerindendir İsviçre ve özelinden Cenevre. Nedir bu Kalvinizm diye soracak olursanız Katolik tasallutundan illallah etmiş Kalvin adındaki din adamının reform çalışmalarının üst başlığıdır.
Bizdeki FETÖ’ye de bir dönemde Kalvinistler diyenler çıkmıştı. Özünde şu var: İkonalardan arınmış bir din kilisenin etkisinin zayıfladığı bir toplum. Daha insancıl bir dünyaya ulaşmak için Katolik kilisesinin kıyafetine sığmayan bir dini anlayışı temsil eden Kalvisintler uzunca bir süre model olarak kabul edildi.
İşin içindeki ahlaki değerler eksikliğini de Kızılhaç başta olmak üzere görece yeni kurumlar ihdas ederek karşılamaya çalıştılar. İsviçre bayrağının ters çevrilmiş hali olan Kızılhaç amblemi işte böylesi bir mirası ifade eder.
Cenevre kantonu, kendini insani değerlerin önemli belgelerinden biri olan Cenevre Konvansiyonu ile tanımlar. Savaş hukukuna dair bu ciddi belge insan haklarının da temel metinlerinden biridir.
İsviçre şimdi yeni dönemeçte, kamusal alanda dini kıyafetlerin ve sembollerin kullanımı önce referanduma götürüldü şimdi de bu referandumla birlikte yasaklandı. Yasal olan ama ahlaki zemini güçsüz bir kara önümüzde. Cenevre’nin Katolik baskıdan kurtuluşunu simgeleyen Reform Duvarı’nda bu parlamentodan çıkan sonuçları yazmak gerek.
Cenevre artık reformların ve konvansiyonların değil İslam düşmanlığının merkezi olmaya gönüllü görünüyor. Tarafsızlık ilkesini kabul etmiş ve dünya üzerindeki hemen her tarz sermayeye ev sahipliği yapan bir ülke ve şehir kendini savunduğu değerlerin çok uzağında bir geleceğe taşıyor.
İşin diğer bir tarafına geçelim: Dini simgelerin kamusal alanda kullanımı ifadesi Cenevre’nin başını ağrıtabilir. Çünkü Hristiyan simgesi olan haç İsviçre bayrağının tam göbeğinde yer alıyor. Eğer mesele laiklikle ilgiliyle İsviçre ciddi bir var oluş krizinin tam ortasında demektir. Elbette İsviçre yasaları ülke bayrağını bu kapsamda değerlendirmeyecektir. Elbette Yahudilerin kipa takmaları da mesele olmayacaktır. Bundan murat erkeklerin sakal bırakması da değildir. Elde kalan nedir? Elde kalan neredeyse sadece başörtüsü ve onun kamusal alandaki varlığı.
Al sana 28 Şubat. Eğer bir sanatçı olsaydım şöyle bir eser ortaya koymaya gayret ederdim: İsviçre bayrağını başörtüsü olarak kullanan bir kadının fotoğrafını kamusal bir alanda tartışmaya açardım.
Böylesi bir eser hangi yasaya takılacak onu merak ederdim. Dünya meselelerinin çözümü için ayrılmış bir şehirde Nazi geçmişini anımsatacak bir uygulama sadece tuhaf değil aynı zamanda ayıp. Bu ayıbı ortaya koyan ise Protestan hareketinin önemli şehirlerinden Cenevre’nin sakinleri. Yoksa meşhur “Protestan ahlakı”nın sınırları mı değişti?
İsviçre, Cenevre büyük bir açmazda ve demokrasilerinin ürettiği en yeni ürün tuhaf bir yasak. Bir şehir bu şekilde özgürlükçü mirasını reddediyor ve Haç’ın gölgesinde İslam’ın var olmaması için irade ortaya koyuyor. Kim demiş Katolikler tutucu Protestanlar özgürlükçü diye? Tarihe Cenevre açmazı olarak yeni bir kavram hediye ettiler elleriyle, hayrını görsünler.