Birinin sesini unuttuğun zaman, "O" işte o zaman ölürmüş.
Hüznün rengidir anasızlık.
Canım anam.
Ben diğer renkleri sen öldüğünden beri hiç bilmem.
Birinin sesini unuttuğun zaman, "O" işte o zaman ölürmüş. Öyle derler, bende sesini unuttum. Çok uzun yıllar oldu. 50 yaşın hemen başında, çok hastalandın, çok çektin ve ölüp gidiverdin.
Zorluyorum kendimi, kulağıma sesin gelmiyor. Bu beni zaman zaman çok üzse de, zorlasa da.. Olsun varsın.
Yeşil zümrüt gözlerini ve mis gibi ana kokunu hiç unutmadım.
Koku önemli.
Biliyorum, herkesin anası, kendine anası kokar.
Bu kokuyu, senden başka hiç kimse tanıyamaz, bilemez.
Merhametini, vicdanını, hayatla mücadele eden, ama kavga etmeyen gülümsemeni hiç unutmadım.
Anasızlığımı ertelemek istiyorum.
Ama bu ertelemeler, bir zaman sonra, bir bir hesabını soruyor, anasız yalnızlığımın.
"Anasız yorgunluk", diye bir şey var bence..
Bu yorgunluk bana, başlangıçsızım, sonuçsuzum, bir hiçim ve yeniğim duygusu veriyor.
Bunları bilsen, bana kıyamazsın anacım biliyorum. O yüzden senden saklıyorum anacım.
Anasızlık, bir nevi durdurulamaz iç kanamasıdır.
Allah'ım, bana hiçbir zaman, sensizliği göstermesin, beni asla yokluğunla sınamasın diye her gece dua ederdim küçükken.
Ama yetmedi anacım.
Anne..
"Kocaman oldum" bak.
Acılarım büyüdü, dertlerim büyüdü.
Hedeflerim, çıkmazlarım büyüdü. Hiç de güzel değilmiş büyümek, kimler kırdı kalbimi, lime lime etti, kimler üzdü.
Şimdi, yaşanmışlıklarımı al ve beni yeniden büyüt ANNE.
Sana, yeniden emeklemek istiyorum.
Ne olur.
Funda'nın aklındakiler…
... MET gala.
Amerika'nın Newyork kentinde bir müze yararına düzenlenen bir gala gecesi.
Dünyaca ünlü yıldızlar, o gece en şık olmak için yarıştılar..
Çok ama çok değişik, çok iddialı elbiseler giydiler ve bazılarını anlayamadık.
Ünlü modacılar tasarımlarını ünlü yıldızların üzerinde göstermeleri için adeta yarıştılar..
Gecenin teması var.
Yalnızlığın cazibesi.
O gece kim yalnızdı bilmiyorum.
Kim Kardasian, Marliyn Monroe'nun 1960'lı yıllarda giydiği, o ironik 5 milyon dolarlık elbisesini giydi.
Orlando'daki müzeden, o gece için elbiseyi alan Kim, elbiseye girebilmek için 8 kilo veriyor.
Bu elbise müzeden nasıl çıkıyor, giymesine nasıl izin veriyorlar bilinmez.
Bu galaya her isteyen katılamıyor, davetiye listesi var.
Kadınların şıklıkta ön planda olduğu, erkeklerin kadınların elbiselerini kuyruklarını taşıdığı bir geceydi.
Erkekleri tebrik etmek lazım.
Funda'nın aklındakiler…
... Bodrum’dayım.
Bahçe geçen bütün kış aylarından nasibini almış.
Temizlenmesi lazım.
Mustafa bey var, her yaz başı ve sonrası bahçeyi temizliyor, bayram günü beni bi kafeye davet ediyor bir bayram çayı kahvesi içelim diyor.
Deniz kenarı.
Hava miss gibi temiz, tanıdığı belli ki ahbaplık ettiği bir kafede oturuyoruz.
Hoşgeldin abi diyorlar, yaş almış ama her gün çalışan, çalışkan, elleri yorgun
Mustafa beye.
İyi bayramlar diyerek bayramlaşıyoruz..
Ne içersiniz, bir Türk kahvesi içerim diyorum.
Neyse.
Mustafa bey çay, ben kahve içiyorum.
Kasanın yanında duran bayram şekeri, bayram çikolatası hiçbir şeyden ikram etmiyor.
Benim beklediğimi sanmayın, abi dediği Mustafa bey ve misafirine.
Demem o ki!
Ekonomik durum öylesine hal almış ki, ne Mustafa abisi, ne Mustafa abisinin misafiri, ne bayramın adabı, ne bayramın şekeri çikolatası kalmış.
Para öylesine zehirlemiş ki, ikram edeceği tek bir değeri yok
Çıkarken beğendiniz mi kafeyi, her zaman bekleriz diyor.
Hı hı diyorum.
Çok beklersiniz.