Yolculuk zamanı.

Çocukları okula başlayacak olan aileler çoktan döndüler, o yolculuğu tamamladılar.

Onlar eylül ayını, başından itibaren yazlıkları terk ettikleri için bilmezler.

Eh gelelim diğerlerine.

Yaz bitti ve artık yolculuk zamanıdır.

Sevda sahillerinden, yaşadığı yerlere, işe güce ve gerçek hayata dönmenin zamanıdır.

Hayat ve mücadelesi seni bekliyor.

Söz verdiği bir hayat, söz verdiği bir iş, söz verdiği bir gelecek garantisi olmamasına rağmen.

Sahillere veda ederek dönüyorlar.

Hayat bekliyor işte.

Sevda sahillerine veda zamanıdır.

Güneş artık parıltısını sunamaz, yazdan kalan yeşile, yazdan kalan maviye veda zamanıdır.

Aşk yaralarını kurutacak denizin serin ve tuzlu suyu ile vedalaşma zamanıdır.

Aşk.

Herkes aşktan yaralı.

Herkes aşktan şikayetçi.

Yaşamadan olmaz, gelir seni en olmadık yerinden yakalar.

Sonra hiç olmadık yerinden terk eder.

Aşk ölür.

Aşk yorgunu siz, anılarınızdan kurtulabilirseniz ne mutlu size.

Varsa özlemler.

Yoksa, kızgınlık ve öfkelerini sevda sahillerinden gerçeğe taşırlar.

Affedememek.

Ya da affettim gibi yapmak.

Herkes bir parça aşkın yalancısıdır.

Düşlerde sıcaklığı ile, masmavi denizi ile, yemyeşil tabiatı ile yaz ayları kalır. 

Ve ılık rüzgarların yanağını okşama şefkati kalır.

Yıldızlar gökyüzüne asılmış fenerleri gibi her gece yanarlar.

Kokusundan tanırsın yaz aylarını.

Akdeniz kokar, Ege kokar, deniz kokar, limon kokar, yasemin kokar, çiçekler kokar.

Güneş tarlasında dolaştığın günlere veda zamanıdır.

Kim bilir.

Başlayan aşkların yazgısı ne oldu?

Ya da 

Biten aşıkların yazgısı ne oldu?

Zaman değişti aşk ve gönül ilişkisi tanımları değişti.

Kimse kimseye güvenemezken.

Kimse kimsenin egosu altında kalmak istemezken.

Aslında gizli gizli kafa kafaya savaşırken.

Hiç sanmam ama.

Kesişen aşk yazgıları var mıdır acaba.

Funda'nın aklındakiler…

... Yukarıda aşk, ya da artık yaşanması artık çok zor aşkları yazdım.

Kız.

Instagramından açıklama yapıyor, sevgilim var, ama öpüşürken gözünü açık tutuyor.

Şikayet ediyor yani.

Ne kadar arsız değil mi?

Kendisi öpüşürken, gözünü açıp adamı inceliyor.

Gözü açık mı, yarı kapalı mı, tam kapalı mı?

Ve bunu sosyal medyasından çat çat anlatıyor.

Altına onlarca insan yorum yapıyor, sevgili bulmuşsun da, öpüşmesine bahane buluyorsun.

Demek, herkes sevgiliye ve öpüşmeye ne kadar hasret kalmış.

Demek, ülkenin böyle bir sorunu var ve kimsenin haberi yok.

Geldiğimiz noktaya bakar mısınız?

Kadınların paylaşımlarının, arsızlık çıtası çok yükselmiş.

Ya, yorum yapan insanların arsızlık çıtasını ne diyeceğiz.

Şöyle diyelim.

Ya, hayırlı cumalar diyelim.

Ya, Mustafa Kema'lin askerleriz diyelim.

Ey erkekler.

Kapatın gözleriniz be kardeşim, ya da birini kapatın, diğeri aralık kalsın.

Ne olur ne olmaz birinizin bir şeyi falan çalınır.

Öyle ya devir çok zor, kimseye güven olmuyor.

Bizi oyalamayın.

Funda'nin aklındakiler…

... Herkes kaçıyormuş.

Tayland'a, Hindistan'a ve Tibet'e.

Ne yapacaklarmış orada, eh artık orada yaşayacaklarmış.

Orada.

Kozmik enerji dersleri vereceklermiş.

Valla ilk defa duydum, nasıl bir enerji acaba.

Hipertansiyon farkındalığı, yaratacaklarmış.

Valla bunu da ilk defa duydum.

Benim bildiğim şöyledir.

Tansiyonun çıkar ve devam ederse, doktora gidersin, holter takarlar, 24 saat kontrol ederler.

Ve sonuca göre, doktor karar verir.

Sen tansiyon ilacı alacaksın, ya almana gerek yok.

İste limonlu su iç, stres yapma, her gün yürü şunu ye, bunu yeme falan der.

Bizde ki farkındalık bu.

Bu arkadaşlar baş üstü durmak ve faydaları gibi dersler de vereceklermiş.

Amaç tuhaf.

Hedef tuhaf.

Tuhaflık niye diyorum, gerçekliği yok da ondan.

Ah ah.

Hepsi yalnızlık ve mutsuzluktan.

Kendini ara dur.

Geçmişini temizle falan.

Hepsi, küçüklükten kalma travmamız var hikayelerinde, vay arkadaş ne travmaymış be kardeşim.