Binlerce kez söylemişizdir bu türküyü, yine söyleriz…
Birbirinden farklı çeşitleriyle, halk edebiyatının en güzel örneklerindendir…
Ve müziğin en sadesi en içteni en çok bilinenidir…
Aynı coğrafyada yaşayan toplumun sosyal hafızası, kültürel belleğidir Çanakkale…
Bir destanı yaşayanların dilinden yüreğinden dökülen sözler nağmeler bugün tüm saygı hürmet ve vefaya değer…
Onlarca varyantı var.
Türkçe çeşitlerinin yanı sıra Makedonya, Yunanistan, Kosova Gora dilindeki çeşitleri de bu destanı anlatır….
Kırım’da Kerkük’te sesi çınlar bu türkünün…
Bir marş, bir ağıt, bir ayrılık türküsü diyebilir tarihçiler…
Kimine göre, gidip gelmeyen aile büyüklerinin şehit olanların türküsüdür…
Kimine göre, Türk askerinin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün destansı mücadelesidir…
Kimi, Osmanlı tebaasının yeniden doğuş mücadelesi der, kimi emperyalist güçlere topraklarımızı yar etmemek için verdiğimiz kahramanca mücadele…
Türk’ün, Osmanlı’nın, Müslüman’ın İslam’ın tarafında olanların destanı…
Şehit olmanın adıdır.
Türküsü yürek yakar…
Bir tarihi anın belgesidir mektuplar, her okuduğumuzda yüreğimizde duran zamanın, zihnimizin tezahürüdür.
Tıpkı Seyfullah Nutku’nun mektubu gibi…
“Sevgili Anneciğim,
İki yıldır ayrı yaşadığımız bu hayat artık bitiyor. Sana ve aileme kavuşacağım için çok mutluyum.
Okulumuz artık hastane olacağı için bizi İstanbul’daki okullara göndereceklermiş. Öğretmenlerimizin büyük kısmı da askere gidiyor, üst dönemlerdeki ağabeylerimiz ise gönüllü olarak askere gideceklermiş. Türkçe öğretmenimiz bugün sınıfa geldi ancak çok durmadı, o da bize veda etti. Giderken bize vakti geldiğinde vatana yapılan hizmetin okulda verilen hizmetten daha kutsal olduğunu söyledi. Kısa zaman önce sokaklardan askerler geçmeye başladı. “Çanakkale içinde Aynalı Çarşı, Anne ben gidiyom düşmana karşı” türküsünü söyleyerek yürüyorlar. Kimileri at sırtında kimileri develerle yol alıyorlar. Top arabaları ve mekkareler de onlara eşlik ediyor. Savaş çıkacağını söylediler. İngiliz ve Fransız gemilerinin boğazda dolaştığını duyduk. Gemiler buraları vuracakmış, ancak yakında İstanbul’a gideceğimiz için ben bunları göremeyeceğim. Oysa görmek isterdim. Sonunda size kavuşacağımı biliyorum.
Babamın ve siz anneciğimin ellerinden öperim, kardeşlerime selam ederim”
Oğlunuz Seyfullah.