Akdeniz sıcak bir deniz, medeniyetin beşiği… Tarihle tabiatın birbiriyle bütünleştiği bir coğrafya. Levant denilen coğrafya ile Avrupa'yı hem bağlayan hem ayıran ilginç bir deniz. Dünya içinse daha çok turnusol kağıdıdır.
Saymaya başlayalım. Fransa’da bazı plajlara burkini adı verilen tesettür mayolarıyla girişi yasaklandı. Sebebi laiklik, din ve plaj işlerinin birbirinden ayrılmasını öngören bu plaj laikliği Türkiye’de bazı sitelerin havuzlarında da kendini göstermişti. Akdeniz’e girmeniz yasaktır. Oraya ancak hak edenler girebilir. Girmek isterseniz de bunun için kendiniz gibi olmaktan vazgeçmeniz gerekir.
Mülteci botları Avrupa’ya ulaşamadan denize gömülüyor ve kocaman bir mezarlığa dönüşüyor mavi sular. Avrupa dünyanın refahını sömürerek doldurduğu evinin kapılarını haklarının peşinden gelen gerçek sahiplerinden saklamak için elinden geleni yapıyor.
Bunu tarihi temellerinin Endülüs’ün sonuyla birlikte şekillendiğini belirtmiştim daha önceleri... Türkiye’yi Akdeniz’den atmanın bir Avrupa projesi olduğunu, bu oyunu da Büyük Taaruz’la Mustafa Kemal riyasetindeki Türk ordusunun bozduğunu ifade etmiştim.
Kıbrıs’ta bir oldubitti ile Türk varlığını ortadan kaldırma oyunu da Necmettin Erbakan’ın büyük payı olan politikalarla bozulmuştu. Avrupa’nın engel olamadığı bu direnişe karşı şimdi yeni cepheler açılıyor. Akdeniz açıklarındaki doğalgaz sondajları için Türkiye tehdit ediliyor. Haddinizi bilin diyorlar, Akdeniz sizin neyinize… Bu çemberi kırabilmek için kendi sondaj gemilerimiz dahil olmak üzere yerli ve milli donanımları sağlıyoruz. Güvenliği temin için de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile birlikte ortak askeri tatbikat düzenliyoruz. Vatan dediğimiz plajdan daha ötesidir ama plajlar da vatandır. Antalya’da bir ilçe belediyesi Suriyeli mültecilerin plajlara girişini yasaklamış. Meclis kararına dayandırdıkları bu uygulamayı yapanın Türk varlığını Akdeniz’e taşıyan Mustafa Kemal’in kurduğu partinin olması acı veriyor. Hür bir vatan için gayret gösteren ve bağımsızlık için ilham veren bir mücadelesi olan bir ismi savunduğunu iddia edenlerin Türkleri Akdeniz’den uzaklaştırmak isteyen Avrupa kafasında hizaya girmeleri üzüyor. Daha doğudakini aşağılayarak Batılı olmaya çalışan kafa genelde duvara tosluyor, inşallah geç olmaz.
Özetleyelim: Akdeniz’de Müslüman varlığı “tehlikelidir”, Akdeniz’de Türk varlığı “tehlikelidir”, Akdeniz’de Akdenizli olan Suriyeli varlığı “tehlikelidir” ... Peki tehlikeli olmayan nedir? Rusların varlığı, Amerikalıların varlığı, İngilizlerin varlığı tehlikeli değildir. İster turist olarak gelsinler ister ordularıyla yığınak yapsınlar “Batılı” kafa için problem oluşturmuyor.
Akdeniz’in kocaman bir imtihan kâğıdı ve açıkçası insanlık bu sınavdan pek iyi bir netice alamadı. Havuz problemlerini de çözemedik kocaman denizi de paylaşamadık. Sular ısınıyor ve düşmanı yanlış yerde arıyoruz. İçimizde düşman icat etmek gözlerimizi kör etmeden kapımızdaki büyük tehlikeler için aklımızı başımıza almalıyız. Endülüs düşerken birbirini suçlayan küçük devletlerin akıbeti tekrar etmek istemediğimiz bir tarih dersi olarak kalsın istiyorsak.
Akdeniz sınavından iyi bir sonuç almak elimizde, henüz vakit varken. Doğrularımızı bu sınav kağıdına yansıtalım yeter.