İslam "silm"  ve "Selâm' kökünden türemiştir.Silm, barış güven, huzur; Selâm da, mutluluk, esenlik, güvenlik mânâlarına gelir. Selam aynı zamanda Allah'ın esmalarından biridir. İslam, teslim olmak, boyun eğmek, itaat etmek Müslüman ise İslam'a girmiş Allah'a teslim olmuş ve selâmette olan demektir.

    Bu kelimeler böyle güzel mânâlar içerirken gerek medya gerek diziler, filmler öyle algı operasyonları yapılmış ki, bunlardan bahsedildiğinde birçok insanın aklına nâhoş şeyler gelebiliyor. Kur'an'dan bağımsız yaşamayı tercih ettiğimiz için düştüğümüz bu durum ve bir şey yapamamanın çaresizliğiyle suçluyu hep başka yerlerde arayarak kendi vicdanımızı rahatlatmaya çalışmışız. Müslümanlığımız sözde kalmış, öze inememiş, dilimiz âyeti okuyor fakat halimiz, tavırlarımız,ahlâkımız Allah'a isyan içinde.

   Namaz kıldığı halde o namazın insan edemediği birçok müslüman  var ki "Veyl o namaz kılanların haline" hitabına mazhar olmuş. Allah Kur'an'da "Namazı ikame edin" buyuruyor ve "Namaz sizi kötülüklerden alıkoyar" diye de vaad etmiş . O'nun asla vaadinden dönmeyeceğini biliyoruz elbette. Bu namazlarımız bizi neden kötülüklerden alıkoyamıyor ?Kimi, namazını kıldıktan sonra ticaretinde hileye yalana başvurabiliyor, kimi çocuk öldürebiliyor vs. Hatta yakın zamanda bir kızımızın katline yardım eden adam, utanmadan namazını kıldıktan sonra cesedi dereye attığını söyleyebiliyor. Belki de özellikle söyledi, bilemiyoruz ve her fırsatta İslam'a saldırmak için pusuda bekleyen İslâm düşmanları bunu malzeme yaptılar, kullandılar.

    Düzelemeyişimiz namazı ikame edemememizdendir. İkame etmek de ,devamlılık muhafaza ve tadil-i erkanın bir arada olmasıyla olur .Namazda devamlılık  ve o namaz halinin yirmi dört saate yayılması, her an huzur-u ilâhide olduğunun şuurunda olmak ,namazdaki huzurun ve vakitlerinin muhafazası;namazın rükûnlarının gerektiği gibi hayatın içinde de yerine getirilmesi, okunması; okunan sûrelerin, tesbihlerin, duâların mânâlarını anlamak, uygulamak, hayata geçirmek... Bunlar dinin direği olan o namazı ikame etmek demektir. Yoksa namaz,istenildiği zaman takılıp çıkarılabilecek bir aksesuar değildir veyahut bir an önce kılınıp kurtulunması gereken bir yük de değildir. Meselâ ,yedi dakikada kılınıp bir an önce bitirilmek istenen bir teravih namazı bir insanı nasıl düzeltebilir? Hüsn-ü zan ederek belki bu kadar kısa sürede bu namazı kıldırmayı başaran imam bast-ı zaman yaşamıştır diye düşünülebilir de çoğumuz o seviyede değiliz henüz.

  Evet bu ikâmeyi yapabilen, namazı ayakta tutan,her an Allah'ın kendisini gözettiğini bilen, huzurda olduğunun farkında olan bir Müslüman kötülük yapamaz .Çünkü namazın selâm verdikten sonra da devam ettiğini bilir.

   Başımıza gelen sıkıntılar, zilletimiz kendi kusur ve günahlarımızın neticesidir.Şahsi ve içtimâi hayatımızı düzene sokmak,ecdadımız gibi eski izzetimize kavuşmak, belimizi doğrultmak istiyorsak namazımızı düzeltmekle işe başlamalıyız. Hiç değilse biraz çabamız olsun. Acizimizi ve kusurumuzu bilip tevbe ve istiğfar edelim ki, Allah'tan rahmet istemeye de yüzümüz olsun. Çünkü Allah gidiş yoluna da puan verir. Biz gayretle mükellefiz. Neticeler Allah'a aittir. Seferden sorumluyuz, zaferden değil.