Daha 2025 bile gelmeden ben 2026’yı beklemeye başladım. Bir hevesle 2026’da izleyeceğimiz içerikleri sizinle paylaşayım istiyorum.
Vizyona girecek 3 animasyon devam filmi var; resmen çocukluğum geri dönüyor! Andy ve oyuncaklarının hikayesini izlediğimiz Toy Story serisinin 5. filmi, Eşek ile maceralarını ve Fiona ile yaşadığı aşkı zevkle izlediğimiz Shrek’in 5. filmi ve Manny ve Sid’in dostluğuyla içimizi ısıtan Buz Devri’nin 6.devam filmi 2026’da vizyona girecek!
Nasıl haber ama? Isındı dimi sizin de içiniz…
Bütün bu animasyon filmlerini izleyecek olmamızın yanı sıra bir de tekrar tekrar okuduğum, müzesini defalarca kez gezdiğim hatta daha önce gazetede size de “müzeyi gezin lütfen” diye direttiğim, okuduğum en sıcak hikayelerden birinin dizisini de izleyeceğiz. Tahminlerinizi bir kenara bırakın çünkü direkt söyleyeceğim: Masumiyet Müzesi!
Orhan Pamuk’un yazdığı, yazdığı için kendisine defalarca teşekkür ettiğim, bir kurgu değil de gerçek olaylardan esinlenilmiş olduğuna defalarca kez kendimi kandırarak inandığım, “bu hikaye yaşanmış olmalı, kurgu olamaz!” diye diye okuduğum kitabın dizisinin çekilecek olması, bu senaryonun sonunda değerinin bilindiğini görmek…
Kemal Basmacı’ya hayat verecek kişinin Selahattin Paşalı olması da çok iyi hissettirdi, doğru ellere emanet edilmiş diye düşündüm. Filmden gelen ilk kareler, Füsun’un o güzelim sarı elbisesi... Her şey o kadar güzel ki, tekrar kendimi kandırmaya başladım bile; bu hikaye yaşanmış olmalı, bu aşk satırların arasına gizlenmiş bir kurgudan ibaret olamaz.
Son olarak;
-Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.
Türkiye’nin İlk Sanal Gerçeklik Müzesi: Müzeverse
Geçtiğimiz hafta bir basın daveti ile deneyimlediğim 45 dakikalık Mısır gezimi sizinle paylaşmak istiyorum. Tahmin edeceğiniz üzere bu gezimde bana, uzakları yakın eden VR teknolojisi eşlik etti. Türkiye’nin ilk sanal gerçeklik müzesi, UNIQ İstanbul’daki yerinde sizleri de bu geziye davet ediyor.
45 dakika süren bu eşsiz deneyim boyunca resmen büyülendim. Kapalı bir odanın içinde olduğunuzu beyniniz bilse de gözleriniz, kalbiniz bambaşka bir evrende oluyor bütün süreç boyunca. Telefonunuzu uçak moduna alıyorsunuz, gözlüğü takıyorsunuz ve sanal gerçeklik rehberiniz Mona, sizi açılış gösterimi olan Piramitlere Yolculuk: Antik Mısır’ın Keşfi ile 4.500 yıl öncesine götürüyor. Giza Platosu’nu, Büyük Piramit’in gizli kalmış alanlarını, dönemin takılarını ve adaklarını, Nil Nehri’ni ve Kral Khufu’nun cenaze törenini bir bir gezip, tarihin içine dalıyorsunuz. Öyle sıralarda oturup da derslerde dinlediğiniz tarih bilgileriniz var ya, işte onların hepsine tanıklık ediyorsunuz.
VR Future ve Excurio iş birliği ile hazırlanan bu yeni nesil müzeyi sizler de ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca açılış gösteriminin haricinde zamanla başka gösterimlerin, deneyim alanlarının ekleneceğini de ileteyim ki süreç içerisinde ara ara ziyaret etmeyi unutmayın.
İlk ve Son 2
2. sezon başlamadan hemen önce İlk ve Son’u tekrar yazmıştım size, olur ya hani izlemeyeniniz vardır…
İşte o ‘benim’ dizinin ikinci sezonu geldi. Hem de ne gelmek, herkesin dilinde. Tüm sosyal mecralarda 3-5 paylaşımdan biri bu diziye ait resmen. Sanki kurgu değil de birilerinin gerçek hayatına ışık tutan bir çifti izliyormuşuz gibi hissettiren dizinin bu kadar başarılı olmasının sebebi nedir gerçekten bilemiyorum. İlmek ilmek dokunmuş senaryosu mu, incelikle işlenmiş oyunculuklar mı yoksa gerçekten var olan bu olayların izleyicide yarattığı sinir krizleri ve küçük çaplı travmatik anıları tekrar yaşatan şoklar mı, bilmiyorum. Cevap veriyorum D)Hepsi.
TYSON & PAUL
Bu ‘şov’ hakkında konuşmayacağıma, yorumlarımı yazmayacağıma dair bir söz vermiştim kendime, çiğniyorum sözümü. Sonucu görmeden yazmak, önden haber vermek de istemedim çünkü benim de aklım çok karıştı. Bu iş bir şov işi mi olacak yoksa Tyson onca yıl sonra ringin gerçek sahibini hepimize hatırlatmaya mı geliyor emin olamadım. Aslını sorarsanız hala emin de değilim.
Tyson’ın bu yaşında yıkılmadan son raund’a kadar ayakta kalmasını bir başarı mı saymalıyım yoksa bütün bunlar zaten baştan kazanılan paranın ceremesi miydi? Kazananın bir önemi olmaksızın bu şov ile birlikte Tyson’ın 20 milyon dolar, Paul’un 40 milyon dolar alacağı haberleri de bu sorguyu yapmama sebep oluyor. Ben bu ‘şovlara’ karşı değilim sonuçta alan memnun veren memnun, izleyici her halükarda memnun. Yıllar sonra Tyson’ı izledik, günlerce konuşacak konu çıktı bize, bu bile yetmez miydi? Gerçi ücretli yayında Türkçe altyazı desteği veremeyen, yayının tamamını kesintisiz izletemeyen Netflix Türkiye’ye ‘yeterliydi’ diyemeyeceğim, anladınız siz onu…