Türk pop müziğinde on beşinci yılını tamamladı. "Çilek" adlı şarkısı ile yakaladığı başarıyı hem solist hem de müzisyen olarak devam ettirdi.
İki yüzü aşkın şarkısı yayınlandı. Ucuz magazinden kaçındı, yakışıklılık sendromuna kapılmadı. Müzik dışında çok az basına malzeme oldu. Tipik bir ikizler burcu insanı. Yerinde duramayan, canlı, heyecanlı ve zeki. Berksan bir ay önce Sony Müzik Türkiye ile beraber “Sakin” adlı yeni teklisini yayınladı. Onunla yeni şarkısını ve müzik üzerine konuştuk.
“Sakin”i bir buçuk yıl önce yazdım”
Yeni yayınlanan “Sakin” adlı şarkımın sözü ve müziği bana ait. Düzenlemesini kardeşim Turaç Berkay yaptı. Daha önceki çalışmalarımda da kardeşimle çalışıyorduk, ama kardeşim özellikle üniversiteyi bitirdiği andan itibaren müzikal kariyerimizi beraber yürütmeye başladık. Bir buçuk yıl önce yazdım bu şarkıyı. Bazen şarkılar kendi sıralarını kendileri belirliyor. Çok daha önceden paylaşmayı düşünürken, “Sakin”i kaydetmeden önce başka bir şarkıyı kaydettim. Yani bazı şarkılarım “Sakin”in önüne geçti. Bu da tıpkı adı gibi sakin sakin bekledi.
“Hayatımda en çok üşüdüğüm klip”
“Sakin”in klibi, hayatımda en çok üşüdüğüm kliplerden biri oldu. İstanbul kliplerini çok seviyorum ben. Tarihi yerleri ve İstanbul’da sokak görüntülerini çok seviyorum, bu videoda öyle bir görüntü oldu. Klibi Eminönü’nde Galata Köprüsü’nde çektik. Orada videom olmasını isterdim ve artık ben de o kervana karıştım. Günün ilk ışıklarıyla başlamak için çekime sabah altı buçuk gibi başladık. Gece üç gibi de bitti.
“Plak firmaları bizden ticari şarkı yapmamızı bekliyor”
Geçen yıl yayınlanan “Ben” adlı şarkım çok sevildi. İnsanın istediği müziği yapması kadar güzel bir şey yok. Düzenlemesini yine kardeşim Turaç Berkay yaptı. Albüm yaptığım süreçlerde plak şirketlerinin beklentileri oluyordu. Daha ticari şarkılar bekliyorlar bizden. Popüler kültür sonuçta, popüler kültürde ne varsa beklentileri de o oluyor. Önceden albümümde yer alan on iki şarkıdan iki, üç tanesi ticari şarkı oluyordu ve onlara klip çekiliyordu. Bize cesaret veren en önemli şey, dinleyicinin müzik kalitesinin artması oldu. Benim şu an 200’ün üstünde yayınlanmış şarkım var. Bunları da yaşamam için 200 ayrı şey yaşamam lazım. Bu şarkıların içinde yaşadıklarım da var, hayal ettiklerim de var, sırlarda var, hepsi var.
“Düet teklifi Hande Yener’den geldi”
Hande Yener ile yaptığımız “Haberi Var mı?” düetinin şarkı internette gezerken bulduğumuz cover bir şarkı. Sözlerini ben yazdım, Hande Yener’le beraber düet yaptık. Doğaçlama gelişti her şey. Kendim için şarkı bakıyordum, fikir arayışındaydım. Aslında şarkıyı Hande buldu bunu ve bana “Cover yapalım mı?” dedi. Bu şekilde gelişti ve sonra öğrendik ki bu şarkı Türkiye’de daha önce 2 kere daha yapılmış. Şok yaşadık tabi duyunca. Ama bizimki patladı.
“İstanbul’a ilk geldiğimde kandırıldım”
İlk İstanbul’a geldiğimde çok yalnız kaldığım bir süreç yaşadım. Büyük hayallerle gelmiştim İstanbul’a. Ankara’da sahnedeyken bir gün konuklar arasında bir sürü prodüktörün olduğu bir geceye denk geldim, o gece hepsi bana kartını verince “Ben acayip bir adam olacağım herhalde” dedim. Sanatçıysanız ilk süreçlerinizde bütün dünya sizinle ilgileniyor zannettiğiniz zamanlar oluyor. Kartları aldım ve İstanbul’a geldim. Sonraki bekleme süreci çok sancılı oldu. Geldiğimde kandırıldığım ortaya çıktı. Çok sevimsiz günler yaşadım. Bunlar zaten insanı güçlendiriyor. İlk iki yılım sıkıntılı geçti.
“Çilek” albümü en çok satan albümlerden oldu”
“Çilek” albümünün repertuvarının tamamını İstanbul’da yazdım. Ankara’dan getirdiğim şarkılar işe yaramadı. Benim için “Çilek” güçlü bir başlangıç oldu. O zaman satış grafikleri vardı ve “Çilek” albümü de o dönem en çok son satan albümlerden biri oldu. Sonra albüm satışları bitişe geçti tabii. “Çilek” varken YouTube da yoktu, o zaman korsanlar vardı. Sosyal medya da yoktu internet yeni yeni başlamıştı.
“Sezen Aksu’nun şarkımı okumasını istiyorum”
Türkiye’de hep çok sevdiğim hep üst düzey solistlerle çalıştım. Şimdi Ajda Pekkan ve Sezen Aksu şarkımı okusa çok keyif alırım. Herkes Sezen Aksu’dan şarkı almak ister, bense Sezen Aksu’nun şarkımı okumasını isterim. O da bu tarz şeylere çok açık. Neden olmasın?
“Sabun köpüğü gibi parlayıp sönüyorlar”
Popüler kültürü sanat zannetmelerine kızıyorum. Popüler kültür bu işin en hafife alınacak yeridir. Biz bu insanları sadece izleriz. Magazin hayatımızın rengidir. Bunu sanatın merkezine koymak yadırganacak bir durum. Kötü hadiseler yaşıyorlar, yüzümüzü kızartacak meseleler oluyor ve bu durumda alkışın artmasına sinir oluyorum. Bu aniden şöhret olan şarkıcılar popüler kültürde sabun köpüğü gibi parlayıp sönüyorlar, bunları da sanatçıymış gibi tepemize çıkarıyorlar.
“Türkiye’deki insanlar sahte tıklarla yakaladığını sanıp kendini kandırıyor”
Benim video izlenme rakamlarım organik. Sahte tıklanmayı yapmak kolay şey, ama kendimi kandırmaktan keyif almıyorum. Nasıl o rakamlara ulaşıp, bir de buna inanıyorlar anlam veremiyorum. 150 milyon tıklanma olunca, tüm Türkiye Cumhuriyetleri toplanıp dinlesek, her evde bilgisayar olsa tüm apartman aynı anda dinlese diyorum ama hiçbir şekilde hesap tutmuyor. Christina Aguilera, Britney Spears, Beyonce, Shakira gibi dünyaca ünlü isimler bir haftada o rakamları yakalayamayınca insan şaşırıyor. Dünya pazarının yakalayamadığı tıkları yakaladığını iddia eden Türk şarkıcılar var. Türkiye’deki insanlar sahte tıklarla başarı yakaladığını sanıp kendini kandırıyor. Çok ilginç.
“Yeteneksiz insanlar, basınla ilişkisini daha sıcak tutuyor”
Yeteneği kendine yetmeyen insanlar basınla ilişkisini daha sıcak tutuyor. İnsanlar bir şeyler olsun diye haber verip basını çağırıyor. Hayatım boyunca bunu hiç yapmadım. Bu kadar şarkı yapacak bir beynin, bu topu magazinde çeviremeyecek kadar kabiliyetinin olmadığını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Bu benim tercihim. Hayatımın tamamının kayıt altında olmasını istemiyorum, sonuçta bu çok saçma bir şey. Bizim hayatımızın gideceği bir yer var sonuçta. Hem basını çağırıyorlar hem de “Yoruldum ben, çekmeyin” diyorlar. Yorulduysan çekil o zaman, konuşma! Kameranın karşısında niye yoruldum diyorsun? Git evinde otur o zaman!
“Seçim pusulasında en son sıradayım ama seçim sonuçlarında en başta yer alacağım”
Geçtiğimiz hafta DSP’nin Şişli Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül ile bir araya geldik. Havadan sudan ve tabii ki yerel seçimlerden konuştuk. Sarıgül öylesine sıkı çalışıyor ki Şişli İlçesinde yapılacak yerel seçimlerde kaç tane sandığın olduğunu bile biliyor. Altı yüze yakın sandığa iki tane görevli koymuş. Bu sandıklardan çıkacak sonuçları dakika dakika takip edeceğini ve sonuçları anında öğreneceğini söyledi. Kalın bir kitapçık hazırlamış, içine Şişli ile ilgili yapacağı hizmetleri yazdırmış. Kitapçığı inceledim bayağı detaylı, bu kitapçığı Şişli’de herkese ulaştırdığını söyledi bana.
“Beş bin vatandaşımızı evimde ağırladım”
Mustafa Sarıgül, Şişli’yi avucunun içi gibi biliyor. Nüfusundan tutun ilçenin demografik özelliklerine kadar her şeye çalışmış. Bir belediye başkan adayının bu tarz bilgileri edinmesi gerçekten de çok önemli, eğer hitap ettiğin coğrafyaya hakimsen o zaman hizmet edebilirsin. “Şişli’de bulunan 177 bin eve ve orada yaşayanlara tek tek ulaşıyoruz” dedi. “Son 48 ayda beş bini aşkın vatandaşımızı evimde ağırladım” diyen Sarıgül bakın neler söyledi:
ð “DSP'den Şişli Belediye Başkanı iken, CHP genel başkanı sayın Kılıçdaroğlu'nun davetiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldum. O dönemde ittifaklar olmamasına rağmen yüzde 41 gibi bir oy oranı yakaladık.”
ð Ana muhalefet partisi adaylarını bir yıl önceden açıklamalıdır.
ð İstanbul'un birçok ilçesinden aday olmam için talep geldi
ð Şişli'nin ışığı söndü. Şimdi bizler Şişli'nin ışığını yeniden yakacağız.
ð Ücretsiz kadın ve doğum hastanesini hizmete açacağız.
ð Türkiye'de ilk kez kedi evi projesini biz hayata geçirdik. Şimdide çocuk evleri projemizi hayata geçireceğiz. Ayrıca her mahallede 2 kreş açacağız.
ð Şişli Belediyesi 24 saat çalışma prensibiyle hareket edecek.
ð Yurttaşlarımız yeniden kültür-sanat etkinlikleriyle buluşturacağız.
İstanbul Türküleri retro-funk tadında
Besteci ve keyboardist Nevzat Yılmaz, İstanbul türkülerini retro-funk tarzında düzenlediği ikinci albümü “No: 34” ile müzik dinleyicisine alternatif bir sürpriz hazırladı.
Hüzünlerini bile neşe içinde yaşayan türkülere yeniden hayat veren Yılmaz, caz öğelerini de barındıran yeni albümünü altı ayda tamamladığını söylüyor. Nevzat Yılmaz yeni albümünde, kentli olan iki farklı müzik türü; “funk” ve “İstanbul türkü”lerinin ortak yönlerini ortaya çıkararak ortak bir payda da sundu. Albümün ilk klip şarkısı “Pencereden Kar Geliyor” ve Hafız Ahmed Bey’in seslendirdiği gazelin yer aldığı “Asker Oldum Piyade” albümde yer alan şarkılara örnek. Beş kişilik bir koronun seslendirdiği parçalardan oluşan “No: 34”te; hammond org, rhodes ve clavinet Nevzat Yılmaz, davul Cengiz Tural, bas gitar Erhan Ertetik, gitarlar Atakan Yörük ve Tolga Şanlı, saksafon Volkan Şanda, trombon Aycan Teztel, trompet Ege Cengiz, keman Çağrı Nar, kanun ve tambur Miraç Nalkıran tarafından çalınarak Arı Stüdyo’da kaydedildi.
Nevzat Yılmaz’ın altı İstanbul türküsünden oluşan yeni albümü “No: 34”tüm dijital platformlarda yayınlanırken, şehir türküleri konseptli projesine No: 35, No: 06, No: 63 gibi albümlerle devam edeceğini söyledi.
Payitaht’a taze transfer
TRT1'in ES Film imzalı Payitaht Abdülhamid dizisinin başarılı kadrosuna ünlü bir oyuncu daha katıldı. Üç sezondur devam eden dizinin ekibine Ekin Mert Daymaz dahil oldu. Son olarak 'Ağlama Anne' dizisinde rol alan yakışıklı oyuncu, 77. bölümden itibaren 'Payitaht Abdülhamid' projesinde 'Arif' karakteriyle seyirci karşısına çıkacak.
Albümü yayınlamak için 20 bin TL istediler
“Üzülme” adlı Ferda Anıl Yarkın klasiğini cover’layarak başarılı bir çıkışa imza atan Pınar Soykan müzik şirketlerinin menfaatçi tutumu yüzünden kendi müzik şirketini kurduğunu söyledi. Pınar Soykan “albümü sadece yayınlamak ve firmasının logosunu albüme koymak için 20 bin lira isteyen müzik şirketleri bile var. Bu durumu görünce kendi yapım şirketimi kurdum” dedi. Yıldız Tilbe’yi çok sevdiğini söyleyen Soykan, yakında yayınlanacak Yıldız Tilbe Tribute albümünün ikincisinde “Su Olsam” adlı Tilbe şarkısını seslendireceğini açıkladı.