Müzik piyasasında giderli şarkıların kralı Ersay Üner müthiş bir ters köşe yaptı ve bir tematik albüm hazırlayarak geçmişin sevilen taverna klasiklerin seslendirdi. Müziğe düğün salonlarında klavye çalarak başladı.
Müzik piyasasında giderli şarkıların kralı Ersay Üner müthiş bir ters köşe yaptı ve bir tematik albüm hazırlayarak geçmişin sevilen taverna klasiklerin seslendirdi. Müziğe düğün salonlarında klavye çalarak başladı. Yetenekli ve dinamik bir gençti bir o kadar da atak hani biraz fırlama denen cinsten. Besteler yaparak müzik piyasasına girmek istiyordu. Bir gün şans eseri Demet Akalın’a bestelerini dinletti ve müthiş bir yola çıktı. Bu yol hem onun için hem de Demet Akalın için bir dönüm noktası oldu. Yazdığı giderli şarkılar Demet Akalın’a altın dönemini yaşatırken Ersay Üner ismini de besteleri en fazla talep gören besteci konumuna getirdi. “Affedersin”, “Bebek”, “Tatil”, “Tozpembe” “ Herkes Hak ettiği gibi yaşıyor” ve onlarca hite imza attı. İş öyle bir noktaya geldi ki artık bir Demet Akalın & Ersay Üner soundu ve tarzı ortaya çıktı. Bu “giderli şarkılar” tarzı ikisine de altın dönemlerini yaşattı.
Mutfaktan vitrine geçiş Bestecilik kariyerinde zirvedeyken Ersay Üner mutfaktan vitrine geçen ve şarkı söyleyen pek çok müzisyen gibi albüm yapacağını açıkladı. Bunu 2007 – 2008 tarihlerinde açıkladı ama o deli dolu adam şarkı söyleme işinde temkinli davrandı ve ilk teklisini 2015 yılında yayınladı. Doğru zaman için bekledi diyebilirim. O yerinde durmayan hiperaktif adam şarkıcılık konusunda son derece temkinli davrandı. Onun şarkı söylemesini beklerken acaba bir eksiklik mi var diye de düşünmedim değil. Çünkü o dönemlerde aranjörlerin büyük bir bölümü ya şarkıcı oldular ya da DJ albümleri hazırladılar. O ise bekledi. 2015 yılında ilk teklisi “Yürüdüm”ü yayınladığında şarkıcılığa başarılı bir giriş yaptığını gördük. Bu şarkı fena olmayan bir ilgi gördü. İki yıl sonra “Tatlım Tatlım” adlı filmin orijinal film müziğini besteledi ve seslendirdi. Bu şarkıda daha kendinden emin bir şarkıcı gördük. Bana sorarsanız Ersay Üner’in başarısı bu şarkı ile filizlendi. Şarkıcılığı daha “Cool” oldu Şarkıcı kimliğinde besteci kimliğinden daha cool ve daha romantik bir çizgi çizdi. İşin en ilginç tarafı ise her gelen single öncekinden daha başarılı oldu. 2017 yılında yayınladığı “İki Aşık” adlı teklisinde şarkıcılığını biraz daha kanıtladı. 2019 yılında beş şarkılık bir EP olan “Nokta“yı yayınladı. Bu mini albümde müzik tarzını ve yorumcu kimliğinde kullandığı soundu da oturttu. Gayet modern ve en ritmik şarkısında dahi duygusal ve romantik bir soundla karşımıza çıktı. Açık söyleyeyim şarkıcı Ersay Üner, Demet’e giderli şarkılar veren besteci Ersay Üner’den daha farklıydı. Aynı adam iki farklı konumda iki farklı kimlikle karşımıza çıktı. Demet Akalın’ın şarkılarında sevgiliye “bas git lan…” diyen adam kendi şarkıcı kimliğinde “Nasıl sığdırayım üç beş söze, sanki anladığımı anlayacaklar beni de durduk yere ağlatacaklar” diyerek hüzünlü bir adama dönüştü. “Buna beni sen zorladın, denedim dendim duymadın sana dokunuyor her cümle oysa bekledim hep bir lütfen ama sen duymadın” diyerek adeta sevgilisi için ağlayan bir adama dönüştü. Ersay Üner kendi şarkıcı kimliğinde çok farklı bir tarz ve sound ile de çıktı. Hiçbir bestesinde olmadığı kadar modern soundlarla hazırladı şarkılarını ve en enteresanı diğer pop müzik solistlerinden çok daha farklı bir sound sundu. Bu sadece şarkılarını soundunda değil vokalinde de gösterdi kendini ve yer yer tekerleme gibi başlayan sonra da melodik bir nakaratla zirveye çıkan bir beste kurgusu hazırladı. Dürüst olayım ben besteci kimliğini çok beğendiğim Ersay Üner’in şarkıcı kimliğini daha fazla sevdim. İki ayrı müzik kimliğinde de kendine has bir tür yaratan Ersay Üner’de beni en çok şaşırtan giderli bestelerinde asi ve rest çeken sevgili yerine romantik ve sevgilinin ardından yer yer ağlayan biri gelmesi oldu. Kariyeri boyunca seslendirdiği tek orta şekerli giderli şarkı “Vazgeçtim” adlı 2022 yılı teklisi oldu. Onda da bakmayın orta giderli dediğime ayrılığı zorla kabul etmiş bir insanı canlandırdı Ersay. 2024 yılında gelen ters köşe Ersay Üner 2024 yılında bir çılgınlık daha yaptı ve bu kez bir taverna albümü hazırladı. Bu taverna albümü onun yorumcu kimliğine farklı bir açılım getiren proje oldu. Önce Nisan ayında “Sevme” adlı kendi şarkısını tekli olarak yayınladı. Bu şarkıda volero ritminde nostaljik bir tını ile romantizmin dibini vurdu. Bu şarkının ardından “Sıktı mı Canını” adlı şarkıyı yayınladı ve “Yakında bol sürprizli bir albüm geliyor” diyen Ersay Üner o ‘bol sürprizli albüm”ün ne olduğunu bize gösterdi. “Sıktı mı Canını”yı dinleyince çok şaşırdım. Bu çocuk şaşırdı mı dedim kendi kendime. Ters köşe yapmanın tam bir örneği oldu bu şarkı. Seksenli yıllarda org eşliğinde şarkı söyleyen piyanist şantörlerin en çok seslendirdiği şarkılardan biriydi “Sıktı mı Canını”. Şarkıyı o dönem sahneye çıkan tüm piyanist şantörler seslendirdi. Seksenlerin popüler müziğinde adeta marşı gibiydi. Şarkıyı Arif Susam, Ayşe Mine, Serpil Örümcer, Hürşid Yenigün ve Grubu, Nejat Alp, Atilla Kaya albümünde seslendiren şarkıcılardan sadece bir kaçı. Şarkıyı ilk patlatan isim ise seksenlerin popüler piyanist şantörlerinden Metin Kaya olmuştu. Metin Kaya ilk 1987 yılında “Sıktı mı Canını” adını verdiği albümde bu şarkıyı ilk seslendirdiğinde olay olmuştu. Ersay Üner’de bu şarkıyı tarihin derin yapraklarından çıkartarak yeniden seslendirdi. Ve.. Taverna açılıyor “Sıktı mı Canını” teklisinin yayınlanmasının hemen ardından Ersay Üner “sürpriz” dediği albümü “Taverna”yı yayınladı. Albümde yer alan şarkılar da albümün adı gibi taverna şarkıları oldu. Gerçekten de çok sürpriz bir albüm oldu. Hemen şarkılara baktım özellikle seksenli yıllara damgasını vuran ve tavernalarda en çok söylenen şarkıları gördüm bu albümde. Zeki Müren’in yorumu ile adeta devleşen “Akşam Olur Gizli Gizli Ağlarım”, Gülden Karaböcek ve Ferdi Özbeğen’in yorumu ile klasikleşen “Dilek Taşı”, Müslüm Gürses’ten tutun da aklınıza gelecek herkesin seslendirdiği “Alışırım”, Ümit Besen’in klasik bestesi “Nikah Masası”, Cengiz Kurtoğlu’nun ilk hitlerinden “Unutulan” gibi şarkılar bu albümde yer alıyor. Ritmik şarkıları orijinallerine sadık kalarak eller havaya modunda düzenleyen ve seslendiren Ersay Üner romantik şarkıları bir tık daha güzel seslendirmiş. Bu şarkıları dinlerken özellikle “Sevme”, “Dilek Taşı”, “Nikah Masası” ve “Unutulan”ı ben çok sevdim. Seksenli yılların nostaljik Türkiye’sinin ve popüler müziğinin de bir özet portresi oldu bu albüm. Troleybüsler, tek kanallı televizyon yılları, Betacam – VHS Video kaset yılları, liste verilerek karışık kasetlerin doldurulduğu yıllar, o zamanki adıyla AET bugünkü adıyla Avrupa Birliği’ne girmek için can attığımız yıllar, Eurovision şarkı yarışmasına vatan millet Sakarya diyerek gittiğimiz yıllar, eline Yamaha, Korg marka orgu alanın şarkıcı olduğu tek kişilik orkestraların zirvede olduğu yıllar. Seksenli yıllar adına akla gelebilecek pek çok şeyin hatırası gizli bu albümde. Bu tarz proje albümleri ben çok seviyorum. Eskiden radyolar çalar mı korkusuyla bu tarz riskli ve pop müziğin dışında kalan albümlere girmezdi şarkıcılar. Ama artık devir değişti müziği efendisi dijital müzik platformları oldu ve şarkıcılar daha da özgürleşti. Çünkü artık herkese sansürsüzce ulaşabilecekleri Spotify, Apple Music, YouTube gibi platformlar var. Üstelik bunların hiçbiri radyolar ve televizyonlar kadar nazlı değil. Yani artık “ya radyoda çalmazsa, ya televizyonda klipi dönmezse” kaygısı yok oldu. İş böyle olunca müzik insanlarına daha cesur olma fırsatı doğdu. Bu açıdan bakınca ben bu tarz proje albümlerini çok daha fazla destekler oldum. Ersay Üner büyük bir sürpriz yaptı ve “Taverna” ile tam bir ters köşe yaptı. Ben bu albümü dinleyin derim yaşı otuzun üstünde olanlar mutlaka beyinlerinin bir köşesinde saklı kalmış bir duyguyu hatırlayacak, gençler ise günümüz müziğinde duyamadıkları romantizmi ve bir dönemler “yoz” denen arabesk ve taverna müziğinin aslında günümüz yoz müziklerinin karşısında ne kadar da güzel olduğunu anlayacaklar. Albümle ilgili tek eleştirim ise keşke Ersay Üner bir tane de Ferdi Özbeğen klasiği seslendirseydi. Mesela “Seni Terk edeceğim” müthiş olurdu….