Sosyal medyanın patronu konumunda olan ABD Tik Tok'u bir türlü hazmedemedi. Tik Tok ile batının arasında olan rekabet artık usulsüz bir hale döndü.
Facebook, Twitter, Instagram, YouTube ve aklınıza gelebilecek tüm sosyal medya platformlarının sahibi ve merkezi aynı. Hepsi de ABD menşeli şirketler. Bu şirketler küresel reklam pastasından sosyal medya adına en büyük payı alıyor, çoğu faaliyet gösterdikleri yerel ülkelerde vergi bile ödemiyor.
Reklam paraları tek ülkeye
gidiyor
Türkiye’de dijital reklam
endüstrisinin payı yüzde 50’lere ulaşmış durumda. Bunun yarısından fazlası
sosyal medya reklamları, arama motoru reklamları. Bu reklamların hepsi Amerika
menşeli şirketlere gidiyor. Türkiye’deki şirketlerin kullandığı reklam ciroları
yurt dışına gidiyor. Bunların vergileri ödeniyor belki ama medya endüstrisinin
reklam pastasından aldığı pay düşüyor.
Bu sadece Türkiye için geçerli değil tüm ülkeler için aynı. Ülkelerin
milli reklam sermayeleri fokur fokur tek bir ülkeye kayıyor. Bu işin ekonomik
boyutu işin bir de ideolojik boyutu var.
Bu sosyal medya
platformlarının en büyük özelliği özellikle gençlerin onların güdümünde bir
hayat yaşıyor olması. Tuvalete gitmek için sosyal medyaya danışan bir toplum
olduk. Atacağımız adım, alacağımız nefesi aklınıza gelen her şeyi önce sosyal
medyaya soruyoruz sonra da sosyal medyaya anlatıyoruz. Yani öyle bir hale geldik
ki sosyal medya efendimiz oldu. İstediği her türlü fikri her türlü gündemi
istediği kadar kısa bir sürede yayabilir ve toplumları istediği anda infilaka
sürükleyebilir. Böyle de bir gücü var.
Bu güç aslında sosyal
medyanın değil sosyal medyanın efendisi konumunda olan ülkenin gücü. Bu güç
aslında bir nükleer güç kadar tehlikeli üstelik menzili de daha büyük. İşte
böyle bir şey sosyal medya. Ama ne akademik dünyada ne de ulusların politik
stratejilerinde bunu düşünen ve dile getiren birileri yok. Belirli bir kesim
sosyal medyanın bu efendiliğini kendi menfaatlerine uygun olduğu için seviyor
ama bilmiyorlar ki gün gelir devran döner ve bugün yanında olan yarın onların
da karşısında olur.
Sosyal medyanın efendisi
şu an dünyada müthiş bir avantaj elde etmiş durumda. Tabiri yerindeyse alemin
kralı gibi. Ama arada bir birileri çıkıp bu efendiye karşı rakip bir şeyler
çıkartıyor. Ender de olsa bazı girişimler dikkat çekebiliyor. Bunlardan biri de
Tik Tok.
Tik Tok tüm dengeleri bozdu
Tik Tok sosyal medya
dünyasının tüm dengelerini bozdu. Çin’in ortaya çıkarttığı bu platform aslında
başlangıçta Çin’in kendi vatandaşları için sunduğu Instagram’a alternatif bir
platformdu. Ama gel zaman git zaman bir şeyler oldu ve Tik Tok sadece Çin’de
değil dünyanın diğer ülkelerinde de popüler oldu. Üstelik bu popülerlik baş
döndürücü bir hızda gerçekleşti.
Tik Tok’un bu küresel
popülerliği sosyal medyadaki video yayıncılığının da kurallarının yeniden
şekillenmesine neden oldu. Kısa video paylaşımı Tik Tok sayesinde gelişti,
Instagram başta olmak üzere, Twitter, Facebook ve diğer tüm platformlar hiç
olmadığı kadar video paylaşımına önem verdi. Instagram özellikle kendisine bir
tehlike olarak gördüğü Tik Tok’un bu özelliğine karşı kendine yeni özellikler
ekledi. Reels videoların önemi daha da arttı. Önceleri daha çok bir fotoğraf
paylaşım platformu konumunda olan Instagram, Tik Tok ile rekabet edebilmek için
video özelliklerini geliştirdi. Twitter ve Facebook video paylaşım süresini
arttırdı. Özetle Tik Tok ile diğer sosyal medya platformları arasında sürpriz
ve müthiş bir rekabet başladı.
Tik Tok rakiplerinin sinirini
bozdu
Tik Tok’un yakaladığı başarı
sosyal medyanın efendisinin sinirini bozdu ve ilginç bir şekilde Tik Tok’a
karşı bir savaş başlattı. Tik Tok’a karşı başlayan savaşın merkezi ABD oldu.
Önce Çin karşıtlığı ile bilinen Trump başlattı bu savaşı. Amerika’daki bazı eyaletler
de bu savaşa katıldı. Önce bir karalama kampanyası başladı, Tik Tok içerikleri
ile eleştirildi, sanki dünyanın tüm sosyal medya platformları çok namusluymuş
da Tik Tok namussuzmuş gibi bir hava estirildi.
Bu karalama kampanyası
Tik Tok’un güvenlik konusundaki zafiyet iddiaları ile devam etti. Bu karalama
kampanyası Tik Tok’un yasaklanmasını dahi gündeme getirdi. ABD’deki bazı
eyaletler Tik Tok’un yasaklanması için ciddi hukuki mücadeleler verdiler. Ama
akacak kan damarda durmaz, durmadı da! Yapılan tüm karalama kampanyalarına
karşı Tik Tok’un popülerliği arttı. Önce gençlerin sevdiği bir mecra olan bu
sosyal medya platformu yavaş yavaş siyasilerin, hizmet ve ürün satan markaların
ve diğer kurumların da tercih ettiği bir mecra oldu. Kısaca Tik Tok bu
karalamalardan zerre etkilenmedi.
Müzik endüstrisinde de aktif
oldu
Tik Tok’un en önemli
özelliklerinden biri de müzik endüstrisi ile müthiş bir sinerji kurması oldu.
Gençler şarkıları trend yaptılar, pek çok şarkı ve şarkıcı viral oldu ve bu
platform sayesinde popüler oldu. Bu özellik şarkıcıları da platform
kullanıcılarını da mutlu eden bir özellik oldu. Sosyal medya aracılığı ile
şarkıların patlaması ya da bir başka deyişle popüler olmasına sadece YouTube
sayesinde oluyordu. Ne Twitter’ın ne de Instagram’ın böyle bir özelliği yok ama
Tik Tok bunu başardı ve şarkıların geniş kitlelere ulaşmasına katkıda bulundu. İş
öyle bir hale geldi ki müzik endüstrisi artık bir şarkının YouTube’daki izlenme
sayısına değil, Tik Tok’taki izlenme sayısına da bakar oldu.
Bu kez de Universal müzik
sahnede
Müzik piyasasında yaşanan
bu gelişmeden sonra bir çatlak seste müzik şirketlerinden geldi. Son dönemlerin
en büyük küresel ABD menşeli müzik şirketi Universal Müzik Tik Tok ile lisans
sözleşmesini yenilemeyeceğini açıkladı. Universal müzik dünyanın en büyük müzik
kataloğuna sahip müzik şirketlerinden biri. Tik Tok ile lisans telif
anlaşmasını yenilemeyince kataloğunda yer alan sanatçılar ve şarkılar da
otomatik olarak Tik Tok’ta kullanılamaz oldu.
Bu durum Tik Tok
kullanıcılarını olduğu kadar şarkıcıları da mutsuz etti çünkü bu katalogta yer
alan şarkılar kaldırdı. TikTok,
Universal Music Group (UMG) ile yaşadığı anlaşmazlık nedeniyle Taylor Swift,
The Weeknd ve Harry Styles gibi ünlülerin müziklerini içeren videoları
platformdan kaldırdığını açıkladı. Türkiye'den de pek çok isim bu isimler
arasında yer aldı. Müzik listelerinin üst sıralarında yer Lvbel C5, Zerrin
Özer, Ebru Gündeş gibi sanatçıların şarkıları da sırf bu lisans anlaşması
yüzünden Tik Tok’ta kullanılamaz hale geldi.
Peki bu anlaşma neden yapılmadı? Universal Music Group, TikTok’un sanatçıların
şarkılarına erişim için diğer sosyal medya uygulamalarının ödediği ücretin daha
düşük bir ücreti kabul etmediğini söyledi.
TikTok, Universal Music Group’u
“yanıltıcı bir açıklama” yapmakla suçladı ve bunun üzerine Universal Music
Group müziğe ait olan tüm videoların sesini kapatma ve bu şarkılarla yeni
videolar oluşturmayı engelleme kararı aldığını açıkladı.
Tik Tok’un başına gelenler pişmiş
tavuğun başına gelmez derler ya o cinsten. Ben tüm yaşananların tesadüf
olduğuna inanmıyorum. Sosyal medyanın efendisi Tik Tok’tan rahatsız olduğu için
farklı yollarla da olsa Tik Tok’u yıpratma operasyonu yaptığı çok net. Özetle
silikon vadisi Tik Tok’un küresel dünyadaki yükselişinden rahatsız ve bu
başarıyı farklı yollarla yok etmeye
çalışıyor. Ama bugüne kadar bunu başaramadı. Bundan sonra da başaracağını
sanmıyorum.
Tik Tok’un küresel piyasada ayakta
kalması ve diğer sosyal medya platformlarına alternatif ve rakip olması küresel
dijital ekonominin dengeleri adına çok önemli. Buda Tik Tok ve batıya ait
olmayan farklı sosyal medya platformlarının yani yeni Tik Tok’ların da ortaya
çıkması ile olacaktır.
Bu nedenle bence siz bu Tik Tok
için yapılan saldırılara fazla takmayın, Tik Tok ne kadar namuslu ise diğer
platformlarda o kadar namuslu. Tik Tok ne kadar namusuz ise diğer platformlarda
o kadar namusuz. Özetle batının gazına gelip sadece Tik Tok’a düşman olmayın.
Sadece Tik Tok’a karşı değil diğer tüm sosyal medya platformlarına karşı
önlemlerinizi alın.