Ali Koç son yılların spor camiasında en çok tartışılan insanlarından biri. Genelde futboldaki başarısızlıktan dolayı eleştiriyordu ama o Jose Mourinho transferi ile adeta herkesin gönlünü yeniden fethetmeyi başardı. Ancak bir konu daha var.
Evet aslında çok az kişi tarafından medyada dillendirilen bir konu daha var. Eğitime gönül verenlerin dikkatini çeken bir konu. Akademik dünyanın dilinde olan bir konu. Fenerbahçe ile eğitim dünyasını yan yana getiren bir konu: Fenerbahçe Üniversitesi.
Ali Koç’un ilk veto ettiği proje
Aziz Yıldırım Fenerbahçe Kulübündeki başkanlık döneminin son yıllarında Fenerbahçe Üniversitesini kurarak kulüp kültürünü eğitime de taşıyacağını söylemişti. Bunu çok kısa bir sürede başardı ve içinde spor eğitiminin de ağırlıkta olduğu bir üniversite kurdu. Bu üniversitenin adı Fenerbahçe Üniversitesi oldu. Logosu ile her şeyi Fenerbahçe Spor Kulübünü yansıtan bir üniversite oldu bu üniversite. Üniversitenin kurulmasının hemen ardından kulüpte seçimler yapıldı ve Aziz Yıldırım yerini Ali Koç’a bıraktı. Ali Koç’ungöreve gelir gelmez ilk icraatlarından biri Fenerbahçe Üniversitesini reddetmek oldu. “Üniversite kurmak kolay iş değil” diyerek bir üniversite kurmanın ve yönetmenin büyük bir sorumluluk istediğini söyleyerek bu üniversitenin kulüple olan bağlantısını kesti ve üniversiteyi bir sağlık kurumuna devretti. Burada devretti de diyebiliriz, sattı da diyebiliriz veya üniversiteyi kiraladı da diyebiliriz. Hukuki anlamda YÖK (Yüksek Öğretim Kurulu) bir üniversitenin el değiştirmesini bir şirket gibi satılmasını yasakladığı için bu işlemin hukuki anlamda nasıl yapıldığını bilmiyoruz ama özetle Fenerbahçe Üniversitesi’nin kulüple bağlantısı kesildi ve bağımsız bir üniversite oldu. Yeni bir patronu oldu.
Üniversite gitti ama logo kald
Fenerbahçe Üniversitesi’nin her ne kadar Fenerbahçe kulübüyle bir organik ve ekonomik bağı kalmasa da gerek logosunda gerekse adında kulübün adını ve görselini kullanması bu üniversiteyi kulüple bütünleştirdi. Üniversite kurulduğu günden itibaren bir ikinci lig takımı gibi kalması ve basında öğretim elemanları ve akademisyenlerle sorunlar yaşayan bir kurum olması ise logosunu taşıdığı Fenerbahçe markasına hiç uymadı.
Fenerbahçe kulübü başkanının Koç Üniversitesi gibi bir marka üniversitesi varken, Fenerbahçe kulübü hem Avrupa’da hem de Türkiye’de şampiyonluk peşinde koşarken, yönetim kadrosuna Acun, Uğur Dündar gibi isimler alırken, teknik direktörlüğe Mourinho’yu
Buraya nereden geldik? Fenerbahçe Üniversitesinin içinden akademik anlamda çok mutsuz sesler duyuyoruz. Üniversite en son bayramdan önce ekonomi bölümünden iki, iletişimfakültesinden dört akademisyeni işten çıkartmasıyla basında yer aldı. Ekonomi Finans Bölümü Başkanı Prof. Dr. Çiğdem Boz’un ve diğer işine son verilen akademisyenlerin basına yansıyan görüşlerine baktığımda üniversitenin bu akademisyenlerin işine son verirken “hukuki itirazda bulunmamaları durumunda tazminatlarının onlara ödeneceğini” söylemesi ve hiçbir uyarı almadan görevlerine son verilmesi daha önce hem Fenerbahçe Üniversitesinde hem de diğer para ile eğitim veren üniversitelerde yaşanan işten çıkartmalara bir örnek daha oldu.
Fabrika işçisi gibi mesai zoru
Fenerbahçe Üniversitesine atanan yeni rektörün üniversite de çalışan öğretim üyelerine fabrika işçisi gibi mesai konusunda baskılar yaptığı aldığım bir diğer duyum oldu. Bu mesai takıntısı para ile eğitim veren üniversitelerin en büyük takıntısı. “Sana ben maaş veriyorum sende geleceksin buradatıpış tıpış oturacaksın” bakış açısı ve egosu bazı üniversitelerde var ama Fenerbahçe’nin adını taşıyan bir üniversiteye yakışmıyor. Kovulan bu akademisyen hocalara işte çıkartılmalarına yönelik bir yazılı gerekçe verilmediğini sözel olarak “düzensiz işe gelme, 09-17 mesaisine uymama” gibi saçma sapan hiçbir hukuki dayanağı olmayan bir gerekçe gösterilmiştir.
Oysa YÖK üniversitelere ısrarla akademisyenlerin kamu hizmeti yaptığını ve mesai saati uygulamasının hukuki olmadığını söylüyor bu uygulamayan uyan kaliteli üniversiteler ama uymayan çok üniversite de var. “Uyan kaliteli üniversiteler” diyorum çünkü kaliteli eğitim veren, iyi akademisyenlere sahip olan ve öğrencisine değer veren üniversiteler mesai gibi saçmalıklarla uğraşmıyor.
Yine Fenerbahçe Üniversitesi örneğinden hareket ederek üniversitelerin çok sık uyguladığı bir uygulamadan da bahsetmek istiyorum. İşinden kovulan Prof. Boz “üniversitenin kendileri ile süreli iş sözleşmesi yaptığını ve bunun için kıdem tazminat haklarının olmadığını söylediğini” açıkladı. Bu iddia doğruysa bu da hiç etik değil. Üniversitende çalıştırdığın bir hocaya sen amele muamelesi yapamazsın. Öyle taşeron şirket işçisi gibi “belirli süreli sözleşmelerle” köle çalıştıramazsın. Ama maalesef para ile eğitim veren vakıf üniversitesi olarak adlandırılan üniversitelerin büyük bir bölümü bunu yapıyor.
Bu işten çıkartmaları duyunca kendi kendime düşündüm.Türkiye’de seksene yakın para karşılığı eğitim veren vakıf üniversitesi var. Bu üniversitelerde 30 bine yakın akademisyen çalışıyor. Bunların en az yarısı çok zor şartlarda çalışıyor ve köle muamelesi görüyor.
Vakıf üniversitelerinde güvencesiz ve kötü şartlarda çalışan hocaların durumu gerçekten de çok zor. Türkiye’de yaklaşık 10 ile 15 tane birinci lig üniversitesi var. Bu üniversitelerin öğrencileri de mutlu akademisyenleri de mutlu ve kaliteli, nezih bir eğitim ortamı içinde. Çoğu üniversite ise ikinci ve üçüncü lig takımı gibiler. Ben olsam değil çocuğumu düşmanımı bile bu ikinci ve üçüncü lig üniversitelere eğitim almaları için yollamam. Dört sene boyunca zaman kaybı, para kaybı ve her şeyden önemlisi hayal kaybı….
Fenerbahçe Üniversitesi hangi ligde?
Peki Fenerbahçe Üniversitesi hangi ligde yer almak istiyor? Sıradan bir semt adı taşıyan üniversite mi olmak istiyor yoksa bir dünya kulübü olan markanın yani Fenerbahçe’nin adına ve şanına uyan bir üniversite mi olmak istiyor?
Ali Koç bu üniversiteyi sırf Aziz Yıldırım’ın fikri diye yeni doğan bir bebeğin cami avlusuna bırakılması gibi bıraktı gitti.Bu onun bu kulüpte yaptığı en büyük hata oldu. Ayda 2 milyon lira gideri var diyerek ekonomik anlamda yük gördüğü o üniversiteye yatırım yapsaydı bugün çok farklı bir fotoğraf olacaktı.
Bu üniversiteye sahip çıkıp Fenerbahçelilik kültürünün eğitim ayağında devam etmesini sağlayamaz mıydı? Hadi üniversiteyi istemedin peki bu üniversiteyi özel sektöre vermek yerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayıp bir devlet üniversitesine dönüştürülmesini isteyemez miydi? Pekâlâyapabil
Ben Fenerbahçe kulübü yöneticisi olsam benim kulübümün markasını, logosunu kullanan bir üniversiteyi sürekli kontrol eder kulüp kültürüne ve markaya zarar verip vermediğini denetlerdim. Fenerbahçe Üniversitesini yöneten mütevelli ve rektörün de şunu bilmesi şart: Bu sıradan bir üniversite değil. Bu kurum yüz yıllık bir kurum. Yüz yıllık bir kültüre sahip. Böyle bir logoya sahip bir üniversite Fenerbahçe Üniversitesi ve çok daha fazla ve çok ciddi çalışması lazım.
Fenerbahçe kulübü eğer Avrupa’da kupa peşindeyse onu adına sahip üniversite de Avrupa’da başarılı olmak isteyecek.Fenerbahçe kulübü eğer Mert Hakan, İrfan Kahveci gibi star oyunculara sahipse, Mourinho gibi bir star teknik direktörü transfer ediyorsa Fenerbahçe üniversitesi de star akademisyenlere sahip olacak en iyi hocaları bünyesine katmak için mücadele edecek. Gerekirse parayı basacak ve başka üniversitelerden akademisyen transfer edecek.Fenerbahçe eğer Arda gibi bir yeteneği yetiştirip Real Madrid’e yolluyorsa Fenerbahçe Üniversitesi de genç star akademisyenler yetiştirip onları dünyaya suna
Her ne kadar Ali Koç o üniversiteyi kulüpten ayırdıysa da o kurum hala kulübün adını taşıyor ve bu üniversitede yapılan her hata ve alınacak her başarısızlık kulübe de Ali Koç’a da yazar.