Evet, kelimenin tam anlamıyla kar yağdı böyle oldu. Hem de neler neler oldu!
İstanbul’un kültürel ögelerinden biri olan semt pazarlarında kar yağdığında satıcılar şöyle bağırır: “Kar yağdı böyle oldu!”
Evet, kelimenin tam anlamıyla kar yağdı böyle oldu. Hem de neler neler oldu! İstanbulluların yaşadığı mağduriyetten ve bunun yaşanmasına sebep olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ve İBB başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ihmâllerinden, İBB başdanışmanı Murat Ongun’un İsviçre’de kayak tâtilinde olmasından bahsetmiyorum. Ekrem İmamoğlu’nun ihmâlleri o kadar ayyuka çıktı ki, artık Can Ataklı, İsmail Saymaz ve Fatih Portakal bile (bir gün sonra Can Ataklı büyük bir geri vites yapsa da) tahammül edemez oldular. Uğur Dündar’ın bile “Okmeydanı’ndan Sarıyer’e balık yemeğe gidebilmek başarıdır” şeklindeki zorlama tebriği bunun ispatıdır. Ekrem İmamoğlu’nun “bir belediye başkanlığı nasıl yapılmaz” örneğini verdiği tavrı her kesimden tepki alıyor. CHP seçmeni ve yandaş gazeteciler Ekrem İmamoğlu’nu savunacak şey bulmak için eski defterleri karıştırıyorlar.
Benim bahsetmek istediğim, İstanbullular günler önce haber verilen kar yağışı sebebiyle tedbir alınmayan yollarda saatlerce mahsur kalırken, Ekrem İmamoğlu’nun İngiltere’nin Ankara büyükelçisi ile İstanbul’da – sanki belediyenin hiç sosyal tesisi yokmuş gibi – bir balıkçıda yemek yemesinin perde arkasıdır.
Sâdece medyada yazılıp çizilenlere ve sosyal medyadaki paylaşımlara bakarak söylemek mümkündür ki, bu yemek, basit bir akşam yemeği değildir. Öncelikle görev yeri Ankara olan İngiliz büyükelçinin neden İstanbul büyükşehir belediye başkanı ile görüştüğü sorusu söz konusudur. İlginçtir, aynı saatlerde İngiltere’nin Kıbrıs asıllı İstanbul başkonsolosu da İYİ Parti İstanbul il başkanı ile görüştü. Bir konunun herhangi bir yerinde İngiltere varsa, hava ve siyâsî şartlar nasıl olursa olsun, konunun hiç de gözüktüğü veya gösterildiği gibi olmadığı bilinmelidir. Bu durum, sâdece Türkiye’de değil dünyânın her yerinde böyledir.
İddialar iddialar…
İngiltere büyükelçisi bir kenarda dursun, biz gelelim meselenin Ekrem İmamoğlu tarafına. Kolaylıkla hatırlayacağız ki, ABD Başkanı Joe Biden, Türkiye’deki seçimlere ve AK Parti iktidârına müdahale edilmesi gerektiğini açık açık söylemişti. CHP’li Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş da Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayını “uluslararası karar vericiler işâret edecek” demişti. Elbette ABD’nin böyle bir niyeti varken, bunu FETÖ’yü devreye sokmadan yapacağı düşünülemez. Bu yolu tâkip edersek, Türkiye’de öncelikle CHP genel merkezine ve Kemal Kılıçdaroğlu’na ulaşırız.
Basında ve sosyal medyada paylaşılan ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun sessiz kaldığı bir iddiaya göre, balıkçı restaurantındaki görüntülerin medyaya sızdırılmasında Kemal Kılıçdaroğlu’nun parmağı varmış. Genel başkanlığa ve daha sonra cumhurbaşkanlığı adaylığına göz diken Ekrem İmamoğlu’ndan rahatsız olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yakın bir geçmişte verdiği bir röportajda “Ankara ve İstanbul belediye başkanlarımızın bir dönem daha görev yapmasını istiyoruz” demesinden sonra Ekrem İmamoğlu’nun yurt gezilerine son vermesi de bu iddianın boş olmadığını düşündürüyor.
“1 İngiliz büyükelçi ˃ 16 milyon İstanbullu”
Yemek randevusu günler önce plânlanmasına rağmen, kar felâketinin olması, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu müdahalesini güçlendirdi. Yoksa kar yağmasaydı bu yemek görüntüleri yine servis edilecekti ama bu kadar etkili olmayacaktı. Yâni Ekrem İmamoğlu bir İngiliz büyükelçiyi 16 milyon İstanbulludan daha üstün görerek çok büyük bir yanlış yapmış oldu.
Diğer bir iddiaya göre, daha önce İngiliz krallığının uluslararası ilişkiler düşünce kuruluşu olan Chatham House’e giden Ekrem İmamoğlu, bu sefer İngiliz büyükelçi ile İstanbul’da görüşerek siyâsette arkasının güçlü olduğu, arkasında uluslararası destek olduğu mesajını vermek istemektedir. Ama bunu ABD büyükelçisiyle yapması mümkün değildi, çünkü ABD, desteği Ekrem İmamoğlu’na değil, Kemal Kılıçdaroğlu’na vermektedir.
Başka bir iddia ise, şu anda diplomatik olarak Türkiye ve İngiltere’nin arası oldukça iyidir. Diplomatik olarak bu olumlu iklimde, muhalefet de kendine yer bulmak istemektedir. Bunu Ekrem İmamoğlu İngiliz büyükelçi üzerinden, İYİ Parti de İngiliz başkonsolosu üzerinden yapmaya çalışmaktadır. Ancak yengeç sepetine dönen CHP’nin yüzü İngiltere’ye değil ABD’ye dönük olduğu için, Ekrem İmamoğlu’nun balıkçı manevrasında plânlanan sonuç alınamamıştır. Elbette şu da unutulmamalıdır ki, İngiliz devlet aklı da resmî muhataplarının belediye başkanları veya parti genel ya da il başkanları değil de Türkiye Cumhuriyeti dışişleri bakanlığı olduğunu bilmektedir.
Ekrem İmamoğlu, göreve geldiğinden itibâren başka büyükelçilerle de görüştü ve bunu kamuoyuyla paylaştı. Onlara İngilizce konuşabildiğini bizzat gösterdi. Onlar da böyle önemli bir makamdaki kişiyi yakından tanıyıp ülkelerine gerekli raporları göndermişlerdir. Ama balık restaurantındaki yemekten sonra İngiltere, kar felâketinde İstanbullular ve Türkiye’deki seçmen nazarında “beceriksiz” olarak etiketlenen Ekrem İmamoğlu’nun arkasında durmayacaktır. İngiliz aklı, haklı olarak kendi ayarındaki kadrolarla çalışır. Bunu da Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığındaki devlet bürokrasisi ve diplomasisi fazlasıyla karşılamaktadır.
Bundan sonraki süreçte değil İngiliz, herhangi bir büyükelçi, başkonsolos, konsolos hatta ikinci kâtip bile Ekrem İmamoğlu’na randevu vermezse şaşırmayalım.
Gel bakalım Ekrem!
Kendi partisinde yeri ve geleceği belli olmayan, kendi genel başkanının siyâsî hedefi hâline gelmiş, danışmanının omuzuna vurup aracın içine çağırdığı bir siyâsî figür, değil uluslararası seviyede ulusal seviyede bile kaygan bir zeminde durmaktadır. Yerel seçimlerde “İkinci Atatürk” olarak şişirilen ve “Estağfirullah” bile demeyen Ekrem İmamoğlu, Saraçhâne’de oturup Külliye hayâli kurmuştur. Ama bu niyetini çok çabuk açık etmiştir. Bu yüzden Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanlıkta kendine rakip olan Muharrem İnce’yi “Gel bakalım Muharrem” diyerek cumhurbaşkanı adayı yapıp saf dışı bıraktığı gibi, bu tip görüntü servisleriyle Ekrem İmamoğlu’nu da bertaraf etmiştir. Ekrem İmamoğlu’nun 27 Ocak 2022 tarihli on bir büyükşehir başkanının ortak bildirisiyle yaptığı gündemi çarptırma çabaları ise belki müteahhitliğe geri döneceği günlerde işine yarayabilir.
Hey sen, en arkadaki!
Ekrem İmamoğlu, lisedeki yıllarını anlatırken, yaramaz bir öğrenci olduğunu söylüyor. Ders sırasında konuşurken öğretmenin onu “hey sen en arkadaki” diye uyardığında dönüp duvara baktığını anlatıyor. Yâni o günler gibi şimdi de ihmâli hakkında söylenenleri üstüne alınmadığını ifâde ediyor. Bundan sonra görüştüğü yabancı diplomatlar da onun söylediklerini dikkate almayacaklar. Çünkü Ekrem İmamoğlu’nun genel başkanlık hayâllerini gerçekleştirmek için buluştuğu İngilizler, balıkçıdan bu sefer de geldikleri gibi değil, onun cumhurbaşkanlığı hayallerini de yıkıp gitmişlerdir. “16 milyonun başkanıyım” deyip bunun altından kalkamayan biri, 85 milyonun cumhurbaşkanlığı için ne partisinden ne de uluslararası karar vericilerden destek bulamaz.
Bunun sonucunda da kalitesiz muhalefet unsurlarının bir araya gelmesi yüzünden çarpan etkisi altında ezilen Millet İttifakı’nın aday bilmecesi daha da karmaşıklaşıyor. 2023 Haziran’a şunun şurasında ne kaldı ki!