Türkiye'de havalimanlarının işletilmesi hava trafiğinin düzenlenmesi ve kontrolü işi Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü'nün görevidir.
Türkiye’de havalimanlarının işletilmesi hava trafiğinin düzenlenmesi ve kontrolü işi Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü’nün görevidir.
DHMİ kendi görev tanımında şöyle diyor: “Bu görev kapsamında vatandaşların kış aylarında rahat ve güvenli bir şekilde yolculuklarını yapabilmeleri için, Genel Müdürlüğümüze bağlı ekipler, kar ve buzlanmaya karşı 7/24 iş başındadır. Kar yağışına karşı 49 havalimanında ileri teknoloji ürünü 394 araç ve 700 kişilik bir ekip her an hazır bekletilmektedir.
Çalışmalar; 57 adet Çekerli Tip Kombine Kar Mücadele Aracı, 88 adet Kompakt Tip Kombine Kar Mücadele Aracı, 49 adet Kar Püskürtme Aracı, 17 adet Uçak ve Köprü Altı Kar Mücadele Aracı, 38 adet Kar Küreme ve De-Icing Sıvı Serpme Aracı, 131 adet Pist Frenleme Ölçüm Cihazı/Aracı ile yürütülmektedir. Ayrıca, 14 kar küreme aracı, araçla için yedek malzeme ve 1500 ton De-Icing denilen buz çözücü sıvı bulunmaktadır.”
DHMİ sorumlu olduğu havalimanlarında kar mücadelesini böyle yapıyorum diyor fakat, Anadolu’da çoğu kez yoğun kar yağışına karşı çaresiz kalınan alanlarda uçuş trafiğinin zorunlu olarak kesintiye uğradığı bir gerçek. Bu durum çok duyulmuyor, İstanbul ve diğer büyük havalimanları gibi kamuoyu nezdinde de ne yazık ki karşılık bulmuyor.
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nın sahibi Savunma Sanayii Başkanlığı’na ait Havaalanı İşletme ve Havacılık Endüstrileri A.Ş. (HEAŞ) adlı şirket olup, DHMİ ile bir ilgisi yoktur. Bu meydanda karla mücadele kendi imkan ve ekipmanı ile yapılmaktadır. Son yaşanan krizde bu meydanda da bazı sıkıntılar yaşanmış olup, işletmeci firma İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı Yatırım Yapım ve İşletme A.Ş. üzerine düşen görevi yerine getirmeye gayret ederek önemli eleştirilerin muhatabı da olmadı.
NEDEN İSTANBUL HAVALİMANI?
İstanbul Havalimanı, İGA (İstanbul Grand Airport) Havalimanı İşletmesi A.Ş.’ye yapım ve 25 yıl işletmek için ihaleyle veridi. Fakat, bu havalimanı baştan beri
eleştirilere muhatap oldu. Atatürk Havalimanı’nın kapatılmasına gösterilen tepkilerin yanı sıra, işi alan yüklenicilere, yapım sırasında ağaç kesilmesine ve iş kazalarına değişik kesimler ortak olarak muhalefet edip kamuoyu oluşturdular.
Tüm bunlara rağmen havalimanı 42 ay gibi kısa sürede bitti ve 29 Ekim 2018’de açıldı, uçuşlar da Nisan 2019’da başladı.
Covid-19 pandemisine rağmen 2020 ve 2021 yıllarında yükselen bir grafik çizdi.
2021’de 37 milyon yolcu ile Avrupa’daki 10 büyük havalimanının birincisi oldu
(Sabiha Gökçen 6’inci Antalya 9’uncu).
7 saat süreyle aralıksız yağan ve 40 cm.’ye ulaşan yoğun kara karşı çaresiz kalan ve ama teslim olmamaya çalışan İstanbul Havalimanı, uçak trafiği ve yolcu sayısı (20 bin) çok fazla olduğu için daha fazla tartışıldı. Her yerde olması mümkün olan bir çatı çökmesi, birilerinin parayla karton dağıtması, otel talebinde bulunan yabancı yolcuların slogan atması üzerine polis çağrılması (Mülki İdare Amiri ne diyor acaba?) konunun daha fazla gündeme gelmesine neden oldu. İstanbul Havalimanı’nın kar ve fırtınadan fazla etkilenmesi, meydanı yer seçimi nedeniyle eleştirenlerin haklı olup olmadıklarını da gündeme getirdi.
Doğrusunu söylemek gerekirse, meydan buraya değil de ilk düşünülen yer olan Silivri Gazitepe’ye de yapılsaydı yine bu tür iklim koşullarından etkilenecekti. Önemli olan yapılan yerin coğrafi şart ve özelliklerine uygun bir tesis yapabilmek ve gerekli ekip ve ekipmanı bulundurup önceden tedbir almaktır. Sorun budur.
Mal sahibi DHMİ bu konuda sessiz kaldı.
Yapılan ve belli bir mesafe alan, artık kapatılması da mümkün olamayacağına göre bu tesisin mal sahibi olan DHMİ ve işletmeci İGA Ortak Girişim Gurubu aynı durumla bir daha karşılaşmamak için şartları yeniden gözden geçirip daha sıkı tedbirler almak zorundadır. Bilinmeli ki doğaya karşı yapılan mücadele zordur.
Havalimanı işletmeciliğinde çok uzun bir geçmişi olmayan, yeterli bir deneyime ve birikime sahip olmadığını tartışılan İGA haklı eleştirilerin yanı sıra, çok insafsız eleştirilerin de muhatabı oldu. Eleştiri sahipleri, orada gece gündüz demeden azimle özveriyle çalışan binlerce insanın emeğine ve alın terine değer vermediler.
Binlerce yolcunun perişan olmasına da üzüldüm, ama en çok çalışanların bütün gayretlerine rağmen böyle bir durumun yaşanmasına üzüldüm. Neyse ki geçti..
İyi uçuşlar Türkiye’m..
Kargo ve jet uçuşları da sona eriyor
Atatürk Havalimanı’mız resmen ve fiilen tarih oldu
1912 yılında askeri amaçlarla kurulan ve daha sonra iç hat uçuşlarına da hizmet veren Yeşilköy Havameydanı, 1953 yılında Yeşilköy Havalimanı adını alarak uluslararası uçuşlara açıldı ve 1985 yılında da Atatürk Havalimanı (AHL) adı verilerek faaliyetlerini yıllarca sürdürdü. 2000 yılında özel sektör- kamu iş birliği anlaşmasıyla TAV Havalimanları Holding tarafından Yap-İşlet-Devret modeliyle modernize edilerek yolcu kapasitesi arttırıldı ve Türkiye’nin yüz akı oldu.
AHL’nin işletme süresi 2021 yılında bitecek olmasına rağmen İstanbul Havalimanı’nın yapılmasıyla, (Sözleşmeye Avrupa yakasında tek havalimanı olma şartı konularak) TAV’a tazminat ödenip iç ve dış hat yolcu trafik faaliyetlerini bitirme kararı verildi.
En son 6 Nisan 2019’da yapılan THY’nin Singapur uçuşuyla, havalimanı tüm yolcu uçuşlarına tamamen kapatıldı.
Ardından, Atatürk Havalimanı’nın 17-35 numaralı pistinin bitimine Covid-19 salgınına karşı faaliyet göstermesi amacıyla Prof. Dr. Murat Dilmener Hastanesi yapıldı. Böylece havalimanının 17-35 pistleri devre dışı bırakılarak uçuş kapasitesi azaltıldı.
Bu durum kamuoyunda büyük tepki çekince DHMİ “Bahse konu pistler İstanbul Havalimanı iniş kalkış operasyonlarını olumsuz etkilediği ve ciddi kapasite kayıplarına neden olduğu için devre dışı bırakılmıştır.” denilerek yapılan işin zorunlu olduğunu açıkladı.
Atatürk Havalimanı’nın milyonlarca dolar değerindeki bir pistinin devre dışı bırakılmasından sonra, yine büyük harcamalarla en son teknolojiyle yapılan terminal binaları da Bakırköy Kaymakamlığı ve bazı kamu kurumları tarafından ofis olarak kullanılmaya başlandı. Sonrasında da apronlar ve pistlerde Teknofest Havacılık Fuarı yapıldı. Ne yapılacağı konunda türlü spekülasyonlar yapılan Atatürk Havalimanı’nın millet parkı olarak hizmet vereceğini ilk Cumhurbaşkanı Erdoğan duyurdu. Ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da TOKİ’nin burayı devralmasından sonra millet parkı yapımına 2019 yılında başlanacağını söylemişti ama bu sözler havada kaldı. Central Park’ın üç, Hyde Park’ın yedi kat büyüklüğündeki parklar gerçekleşemedi çünkü kargo ve jet uçuşları sürüyordu.
2018 yılından bu yana Kargo ve Genel Havacılık Terminallerinin faaliyetini sürdürdüğü Atatürk Havalimanı’nda ilk olarak yine TAV Holding’in işlettiği Genel Havacılık Terminali’nin tahliye edilmesi, mal sahibi olan Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından işletmeci TAV Holding’e geçen ay tebliğ edilmişti.
Millet parkının bir an önce yapılması için havalimanında halen devam eden kargo uçuşlarına da son verilmesi kararı, kargo uçuşu yapan şirketlere de tebliğ edildi. THY, İstanbul Havalimanı’ndaki 300 bin metrekarelik Smartist tesislerine taşınacak, (Son kar yağışında uydu hangarın çatısının çökmesi bu taşınmayı geciktirebileceğini sanmıyorum.) ikram üniteleri ise daha sonra taşınacak.
Diğer şirketlere ise zaman tanınacak.
Böylece Atatürk Havalimanı, Devlet Konukevi’nin burada bulunması nedeniyle sadece devlet uçaklarının VIP seferleri ve yabancı devlet başkanlarının uçakları dışında hava trafiğine tamamen kapatılmış olacak. Yeşilköy Havuzlu kavşaktan giriş yapılan Askeri Meydan Komutanlığı’nın faaliyetleri de sona erdi.
Kargo şirketleri muhtemelen şubat ayı sonuna kadar burayı terk edecekler.
110 yıldır askeri ve sivil amaçlara hizmet eden bu meydanın tüm ticari uçuşlara kapatılmasından sonra büyük üzüntüyle söylemek isterim ki, Atatürk Havalimanı fiilen ve resmen tarihe karışacaktır.
Atatürk Havalimanı’nın yolcu uçuşlarına kapatıldığı sıradaki mali değerinin 10 milyar dolar olduğu ve 100 bine yakın insanın ekmek kapısı olduğu gerçeğini söylemek hiç de yanlış olmaz.
Atatürk Havalimanı’nın kapatılması tarihi bir hatadır ve çok yanlış olmuştur.
Bu durum, ileride çok zor da olsa telafisi edilirse değerli bir milli servetin heba edilmesi önlenmiş olacaktır.
Mutlu yarınlar Türkiye’m.