Yasak Elma dizisinde bir uğursuzluk var. Özellikle erkek oyuncularının başından karabulutlar eksik olmuyor.
Yasak Elma dizisinde bir uğursuzluk var. Özellikle erkek oyuncularının başından karabulutlar eksik olmuyor. Önce Talat Bulut’un taciz davası, şimdi de Berk Oktay’ın olaylı boşanma davası ve hakkında ortaya atılan iddialar. Artık Berk eski eşine ne yaptıysa, kadın top tüfek savaş açtı. İlk; elindeki tüm mahrem mesajları, fotoğrafları basına sızdırdı. Ardından evliyken gördüğü şiddetti detayları ile anlattı. Trans bir birey tarafından aldattığını söyleyerek de olayı başka bir boyuta taşıdı. Ama tüm bu olup biteni Berk de oturup izlemedi. Kadının her iddiasına, sistematik karşı ataklarla saldırdı. Hatta son atağını son derece şeytani buldum. Adam evlendiği ilk günden boşandığı ana kadar harcadığı ne varsa tek teeekk hesaplatmış. Pazardan aldığı domatesten, beraber gittikleri tatilin ekstralarına kadar kuruşu kuruşuna geri istemiş. “Şu ahir ömrümde neler gördüm, hiçbir şeye şaşırmam.” mavalları okuyorken, hayat yine bana tükürdüğümü itina ile yalattı. Gördük ki boşanmak için iyi bir avukat kadar işin ehli muhasebeci de lazımmış.
Tutana kadar…
Günümüzde her işi tutana kadar denemek lazım. Misal; muhteşem uzun bacakların mı var. Hemen manken olacaksın. Baktın tutmadı mı? Üzülme! Hiiiçç ara vermeden bir youtube kanalı açacaksın, saçmalamaktan da korkma. Allah ne verdiyse ağzını yaya yayaaa konuşacaksın. Yine olmadı mı? Durma! Etrafında tanıdığın tanımadığın ne kadar yapımcı, yönetmen varsa kapılarını aşındıracaksın. Hatır gönül ilişkilerini devreye sokacaksın. Yani oyuncu olmak için tüm şartları zorlayacaksın. Oyunculuğun devamlılığı olmadığı için diğer taraftan B planını devreye sokacaksın. Sesin güzel değil diye hiç modunu düşürme. Kimler kimleeerr albüm, single yaptı. İşin başı sonu 2 ders, bilgisayarda birkaç düzenlemeye bakar. Paşalar gibi sahneye de çıkarsın. Mekanları da doldurursun. Tabi tüm bu yaptıklarını izleyenler, seninle dalga geçecek. Laf edenler olacak. Yaptığın bu test sürüşleri Işın Karaca gibi işin erbaplarını kızdıracak. Sen hiiiç gocunma! Tüm yüzsüzlüğünle sataş. Hatta gerekirse bel altı cevaplar ver. Bol bol haber ol ki Merve Boluğur’u tanımayanlar tanısın, unutanlar hatırlasın!
Ta ki!
İnsanlığı en düşük seviyeye yaşanlar... Yalnız kalmaktan korkup, gerçekte hiç sevmediği birine katlananlar. İşin aslı astarı; bunlar kendine gram tahammülü olmayanlar… Kendiyle baş başa kaldığında, karşılaşacağı şeyden ödü kopanlar. Sevmediği, hatta onu sevmeyen birine rol yapacak kadar ezik, acizler! Yani öyle derin bir çukur ki bu… Sevmediğine sevdiğini inandırıp, gitmesin diye yalvarabiliyorlar. Normal de hiiiç içine sinmeyen şeyleri kabul edebiliyorlar. Zavallılar! Ne sevdiğini kazanacak ne de gerçek sevgiyi bulacak güce, özgüvene sahipler. Sadece kısa vadede günü kurtarıyorlar. Yaşadığı acınası hayata biraz alışınca da sevildiğini zannediyorlar. İşte bu da şizofrenide başka bir boyut!Onlar aynı sarmalın içinde aynı hikayeyi başka mekanlarda farklı isimlerle yaşayıp dururlar.Tabi ki son nefeslerini yapayalnız verecekleri güne kadar.