Benim gündemin HDP aracılığıyla PKK'nın kaçırdığı son çocuk âilesiyle buluşana kadar "Diyarbakır Anneleri"dir.

Bakmayın siz “kucaklama” sevdâlılarının kayyum atanmasından sonra, seçildiği şehirde işini gücünü(!) bırakıp koşa koşa desteklerinin yanına gitmesine.

Bakmayın siz, gündem değiştirmek için “israf düzeni” diye hizmet araçlarını dizip Yenikapı’yı ikinci el oto pazarı çevirmesine.

Bakmayın siz Kemal Kılıçdaroğlu’nun “bildiğini okuyan imam” gibi “partisiz cumhurbaşkanı” türküsünü söyleyip gezmesine.

Bu ülkenin öncelikli ve birinci gündemi Diyarbakır Anneleridir. Terörle mücâdelede bitirici darbeyi vurma noktasında geldiğimiz bu günlerde, ABD’de ile yapılacak kara devriyeleri bile gündemde ilk beşe giremez.

Fırat’ın doğusuna yapılması plânlanan harekâtın çok katmanlı yapısı içinde Diyarbakır Anneleri, sivil inisiyatif olarak önemli yer tutmaktadır.

“Aydınlar” ve “sanatçılar” sessiz

İş lafa ve seçim öncesi siyâsî destek vermeye gelince sosyal medya paylaşımlarına gece gündüz mesâî harcayan ve kendilerine “aydın” diyenler, nedense bu ayan beyan ortada olan bir gerçeği görmüyorlar ve duymuyorlar. Bu sıfatları kendinden menkul aydın takımı ve sanatçılar(!) nedense değil piyano çalmak, düdük bile çalmıyorlar. Belli ki, Nedim Şener’in dediği gibi, bu zevat için önemli olan dizilerine reyting kazandıran ve filmlerine bilet alan kitledir. Onlar için, ağacı PKK yakınca önemi olmadığı gibi, PKK’nın kaçırdığı çocuğun annesi de “anne” değil.

Annelerleberaberiz.com sitesindeki metin şöyledir, lütfen imzâlayınız:

Kamuoyu tarafından bilinen, güvenlik güçlerinin mücâdele ettiği, ancak bir kesimin nedense hiçbir zaman görmediği, görmek istemediği terör örgütü PKK’nın çocuklarımızı hedef alan kirli amaçları, karşılarında duramayacakları bir güçle, annelik gücüyle açığa çıkmıştır. Siyâsî parti kimliğini ve siyâseti araç olarak kullanarak çocuklardan terörist oluşturma plânları kapılar ardında konuşulurken ve uygulanırken ilk kez annelerin isyânıyla gizlenemez duruma gelmiştir.

Evlerinde, okullarında olmaları gereken çocuklarımızı, PKK ve destekçileri âilelerinden koparmakta, bir çocuktan terörist yetiştirmek amacıyla hem çocuklarımızı hem âilelerini sonu gelmez bir zulme mâruz bırakmaktadırlar. Bir çocuktan terörist doğuran karanlığa ses çıkaramayanların, annelerin çocuklarına kavuşmak için ortaya koydukları direnişi görmezden gelenlerin çocuğunu arayan annelerin yanında duramama acizliğine karşılık, çocuklarımızın yaşam hakkını savunmayı hem insânî hem de meslekî bir görev olarak değerlendiriyoruz.

Çocuklarımızı terörist yapmak için dağa çıkarmak ne kadar utanç verici ise Diyarbakır’da çocuklarını isteyen analara karşı sessiz kalmak da aynı derecede utanç vericidir.

Siyâseti perde yaparak, barış adı altında çocuklarımızı terör örgütü PKK’ya kaçıranlara karşı, çocuklarımızdan vazgeçmeyeceğimizi, annelerin yanında olacağımızı, PKK’nın ve destekçilerinin çocuk ve anne kıyımına sessiz kalmayacağımızı ifâde ediyoruz.

Çocuklarımızın yeri evleri ve okullarıdır, terör örgütü PKK’nın saklandığı mağaralar değildir.

Çocuklarımızdan anneleri nasıl vazgeçmiyorsa biz de onlardan vazgeçmiyor ve onları okullarında, üniversitelerde öğrenci olarak görmek istiyoruz. PKK’nın çocuklarımızı öldürmesine, çocuktan terörist yetiştirmek için PKK ile ortaklık yapanlara, terör kanını çocuklara bulaştıranlara sessiz kalmayacağız. PKK’nın ve destekçilerinin yaptıkları anne ve çocuk katliamında tarafımız devletimizin, annelerimizin ve çocuklarımızın yanıdır.

Diyarbakır’dan yükselen annelerin âdı, terör örgütünün ve terör örgütü sevicilerinin plânlarını bozacaktır. Çünkü terörün boyutu ne olursa olsun, nereden destek alırsa alsın, anne yüreğinin gösterdiği güç karşısında duramayacaktır.”