Sabah baş dönmesi atağıyla uyandım. Fenerbahçe Kongresi'nin ilk gününe bu yüzden katılamadığım için televizyondan seyretmeye başladım.

Bazı kongre üyelerimizi dinlerken “Ne kadar doğru konuşuyor” diyerek keyif aldım. Bazen de strese girdim, öfkelendim. İç dünyamdaki bu iniş çıkışlı duyguların beden sağlığımı da olumsuz etkilediğini fark ettim. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkan adaylarının konuşmaları sırasında zaman zaman tribünler gerildiğinde ben de gerildim. Omuz adalelerim sertleşti. Kalp atımlarım hızlandı. Vücudumu ateş bastı. Muhtemelen strese bağlı tansiyonum yükseldi. “Biz Fenerbahçeliler olarak ne zaman böylesine ayrıştık” diye üzüldüm.

FUTBOLUN RUH VE BEDEN SAĞLIĞIMIZA ETKİLERİ...

Futbol gibi sevincin ve hüznün, zaferin ve mağlubiyetin 90 dakika içinde her an değişebildiği, duyguların iki uç arasında savrulduğu bir sporda beden ve ruh sağlığımızda da değişimler olması kaçınılmaz. Çünkü gönül verdiğimiz futbol takımına endekslidir mutluluğumuz. Şampiyonluk kupası kucaklandığı andaki sevincimizin yerini hiçbir şey tutamaz. Caddelere taşar zafer şarkıları söyleyen biz taraftarların coşkusu. Takımımızın sevdalısı yüzlerce, binlerce, milyonlarca insan ile şampiyonluk şarkıları söylemenin inanılmaz enerjisi kaplar bedenimizi. Çikolata yemişcesine mutlu, ayrı düştüğü sevgilisine kavuşan aşıklar gibi çılgın oluruz. Gözlerimizin içi pırıl pırıldır. Mutluluk hormonu olarak bilinen endorfin salgılanır her birimizin beyninden. Ağrı eşiğimiz yükselir. Kan basıncımız düşer, kaslarımız gevşer. Yaratıcılığımız artar.

Peki, ya taraftarı olduğumuz takım mağlup olursa… Son maçta şampiyonluğu kaydeberse... Çok önemli bir karşılaşmada fark yerse... Her geçen yıl en büyük rakiplerinin daha da gerisinde kalmaya başlarsa… Tribünleri adeta bir matem havası sarar. Depresif duyguların hüznü kaplar içimizi. Omuzlarımız düşer, dudaklarımız büşüzür. Stres hormonu olarak bilinen kortizolun esiri oluruz bu sefer de. Bağışıklık sistemimiz zayıflar, hücresel düzeyde bozulmalar kanser gibi hastalıklara bile zemin hazırlar. Tansiyonumuz yükselir. Stresle başa çıkma gücümüz kaybolur, çevremize agresif tepkiler vermeye başlarız.

FENERBAHÇELİ TARAFTARLARIN ENDORFİN İHTİYACI…

Biz Fenerbahçe taraftarları; maalesef ki, son yıllarda çubuklu sevdamız söz konusu olduğunda böyle negatif duyguları yaşıyoruz. Stresli, endişeli ve gerginiz. Başarıya hasret ruhlarımız daha kırılgan. Fenerbahçeli çocukların boynu ise bükük. Hele ben! Son 6-7 yıldır Fenerbahçe’nin futbolda aldığı başarısız sonuçlar, son anda kaçırdığı şampiyonluklar, ezeli rakibimiz Galatasaray’ın kupa sayısında gerimizden gelip bizi geçmesi yüzünden bu tür olumsuz duyguları fazlasıyla yaşıyorum. İki başkan adayı Ali Koç ile Aziz Yıldırım’ın bugünkü konuşmalarını dinledim. Ali Koç, duruşuyla, üslubuyla, samimiyetiyle, vizyonuyla, hedefleriyle, hitabetiyle yaralı sarı-lacivert kalbime merhem oldu. Bugünkü kongrede oyum Ali Koç’a olacak. Fenerbahçe’de değişim, benim gibi küskün, umudunu kaybetmiş taraftarlarda “endorfin” yani “mutluluk hormonu” etkisi yaratacak.