Türkiye kendiyle birlikte KKTC'nin haklarını da savunuyor.
Türkiye ile Libya arasında imzalanan mutabakattan bu yana Doğu Akdeniz olduğundan daha fazla bir şekilde dünya gündemindeki yerini koruyor.
Enerji kaynaklarını kendi aralarında pay etmek ve Libya, Lübnan gibi ülkelerde söz sahibi olmak isteyen emperyalist ve Siyonistler ile birlikte Suudi Arabistan, BAE, Mısır v.s ülkeler Doğu Akdeniz’den ellerini hiç çekmezken Türkiye uluslararası hukuku ihlal etmeden Doğu Akdeniz’de haklarına sahip çıkıyor.
Türkiye kendiyle birlikte KKTC’nin haklarını da savunuyor.
Oruç Reis sismik araştırma gemimizin bölgede araştırma sonrası doğal kaynaklarımızı bulmak için görev icra etmesi Yunanistan’ı ve onu destekleyen ülkeleri çıldırtırken Ada'nın tamamını ve Kıbrıs Türklerini temsil etmeyen GKRY ile Fransa arasındaki savunma iş birliğine ilişkin anlaşmaya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy’dan tepki geldi.
Mavi vatanda tek damla sudan taviz vermeyeceğimize sürekli vurgu yapılırken KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın sessizliği ise gözlerden kaçmıyor.
Özellikle son dönemdeki değerli açıklamalarıyla dikkat çeken Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy, Cumhurbaşkanı ve muhalefete, tek ses verilerek Türkiye’nin yanında yer alınması yönünde çağrı yaparak Mustafa Akıncı'nın Atina ve Rum yönetimlerinin tavırları karşısında sessiz kaldığını kaydedip "Akıncı neden sus-pus oldu?" diye sordu.
Önemli bir soruydu bu!
Yine Taçoy’ın vurguladığı gibi "Türkiye ve KKTC’nin haklarının görmezden gelerek gasp anlayışının olduğu dönemde Cumhurbaşkanı Akıncı'nın bir açıklama yapmaması manidar.
Bakan Taçoy, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de verdiği mücadelenin takdire şayan olduğunu söyleyerek “'Mavi Vatan' projesi, Türkiye ile KKTC’nin aynı zamanda 'Ortak Vatan' projesidir" ifadelerini de kullandı.
Türkiye’ye sevgisini ve desteğini her fırsatta yineleyen Bakan Taçoy’ın sorusuna ise Akıncı henüz bir yanıt vermedi.
Daha önce bu köşeden “Akıncı, Türkiye'ye diplomasi ve diyalog dersi mi veriyor?” diye sormuştum.
Tepkim Akıncı’nın "1974'te biz adına Barış Harekatı desek de bu bir savaştı ve akan da kandı. Şimdi Barış Pınarı desek de akan su değil kandır. Bu nedenle bir an önce diyalog ve diplomasinin devreye girmesi en büyük dileğimdir" sözlerineydi.
Akıncı her ne hikmetse Türkiye ile birlikte KKTC’nin de haklarını güç kullanarak gasp etmek isteyenlere karşı diyalog ve diplomasiden bahsediyor. Buna en açık ülke ise Türkiye!
Son olarak Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Türkiye, bölgesinde ve özellikle de Doğu Akdeniz’de yaşanan tüm konularda iş birliği yollarını genişletme ve yapıcı diplomasiyi işletme gayreti içindedir” sözleriyle bunu yineledi.
Yanlış anlaşılmasın Akıncı’nın gerginliklerden, zıtlaşmalardan ve herkesin zararına olacak çatışmalardan uzak durma yolunun, diyalog ve sorunları çözme iradesinin ortaya konmasıyla gerçekleşeceğine işaret etmesinde bir sorun yok.
Ortada anlaşılmayan şey bu çağrıya olumlu yanıt vermeyenler karşısında Akıncı’nın gerektiği gibi Türkiye’nin yanında durmadığıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Akdeniz’de gerginliği artıran Türkiye değil, Türkiye’yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yok saymaya çalışan Rum-Yunan zihniyetidir.” sözleri karşısında herkes durduğu yeri iyi seçmelidir.
Herkes bilmelidir ki Doğu Akdeniz’de tehlikeli oyunlar oynayanların oyunları Türkiye’nin kararlılığı karşısında bozulmaya mahkumdur.
Mavi Vatan sınırları içinde çalışmalarına devam edecek olan Oruç Reis gemimiz tarihte hak ettiği gibi yerini alacaktır.