Son dönemde ekonominin kime büyüdüğü tartışması var. Özellikle muhalefet bu argümanın arkasına geçmiş durumda. Toplum kesimlerinin büyümeden yararlanamadığı temel gündem meselesi. Bu tartışma liberal ekonomi modelinin tamamen yanlış anlaşıldığını göstermektedir.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) 2001 krizinden sonra gündeme gelen ve uygulamaya konmasıyla ekonominin güçlenmesi için temel dinamiklerden birisini oluşturan bir uygulamayı yeniden gündeme getirdi. O dönemde kredilerin yapılandırılmasına ve firmaların finansal yüklerinin ötelenmesinde belirleyici olan uygulamaya İstanbul Yaklaşımı ismi verilmişti. Dünyanın diğer yerlerinde de bu tür aksiyonlar yaklaşım ismiyle adlandırılmıştır.
Türkiye'de toplum genel olarak bir şansızlığın içerisinde. Şöyle ki toplum kapitalistleşmede geç kaldı. Fark edince de hızlı gitmeye başladı. Ancak hızla kapitalistleşirken kapitalizmin sonuna yaklaştığını idrak edemedi.
OVP açıklandı. Başarılı bir plan. Ekonomideki her aktör bu planı incelemeli ve plandaki öngörülere göre stratejilerini belirlemelidir.
Durgunluk içinde enflasyon olarak tanımlanır. Zaten stagflasyonun (Türkçe: Durgun şişkinlik) sınırlarındaki ekonomi için son faiz artışı bir tür pekiştirme oldu. Liberal iktisadi sistemlerde en önemli üretim girdisi sermaye ise faiz sebep enflasyon sonuçtur.
Borsa düzenleme ve piyasanın bir araya geldiği yerdir. Düzenleme standart demektir. Piyasa ise derinlik ve hacim özellikleri ile ifade edilir. Buna göre etkin bir özel piyasa yapısı oluşturulmaya çalışılır ve yatırımcıların sisteme katılması sağlanır.
Kur atağında piyasada kim ne durumda diye şöyle bir düşünelim. Bir grup avantajlı durumda.
Türkiye'de yabancı sermayeli bankalar çoğunluktadır. Konsantrasyonları ise bireysel kredilerdedir.