DEREGÜLASYON

Yusuf DİNÇ 10 Oca 2017

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Çünkü deregülasyon ekonominin bazı alanlarında fayda değil zarar üretmektedir.

Trump politikalarını ve kabinesini şekillendirmeye başladı. Ekonomi politikalarına gelmeden önce kabinenin yapısının beni Eski Roma’ya götürdüğünü söylemek istiyorum. Elitlerden ve askerlerden oluşan kabine, dünyanın gidişine ilginç ve sevimsiz bir yön verebilirmiş gibi geliyor. Sınıflaşmayı besleyen bir yapı gelişiyor sanki ABD’de.

Gelelim ekonomi politikalarına: Trump’ın başkanlığı döneminde karşılaşılacak ekonomik durum ile ilgili ABD’denin ekonomi kurmaylarının kafaları karışık. Örneğin FED yetkilileri ekonominin tüm yükünü tek başına sırtlamayacakları, Trump’ın politikalarının kendilerine destek olacağını düşünüyor. Trump’ın 1 trilyon USD’yi bulan yatırım vaatlerinin istihdam alanı açacağı ve FED’i bu kaygıdan kurtararak politikalarına alan açacağı görülüyor. Ancak deregülasyon yönündeki tutumu ise ABD Hazine yetkililerine göre yeni bir krizin besleyicisi olabilir. Çünkü deregülasyon ekonominin bazı alanlarında fayda değil zarar üretmektedir. Bunu küresel finans krizinde gördük.

Deregüle olan finansal piyasalar ve bankacılık sisteminin hormonlu büyümesi, konut balonuyla birleşince küresel finans krizini ortaya çıkarmıştı. Finansal deregülasyon ile para ve sermaye piyasalarında yüksek kaldıracın yeniden hakim olması yeni bir krizi besleyebilir. Bu durumda ise FED’in yükünün azalacağı değil artacağı bir durum ortaya çıkar. Bu yüzden ABD’de kafalar karışık ve yatırımcılar karar almada zorlanıyor. 

Yatırımcıların karar almada zorlanması bizim için bir fırsata dönüşebilir mi? Enteresan tartışmalar var. ABD seçimi ABD’den çok Meksika üzerinde etkili oldu. Meksika, Trump’ın seçim propagandasında önemli yer tutmuştu. Trump’ın seçiminden sonra haliyle gözler Meksika’ya çevrildi. Duvar, sınır gibi bildiğiniz Meksika tartışmalarının yanında bir de yatırım kararları var gündemde olan. Bunlardan birisi Toyota’nın otomobil fabrikası yatırımı fikri. Toyota, ABD otomobil pazarında çok güçlü ve özellikle ABD pazarına yönelik üretim yapmak istediği bir fabrikayı Meksika’da kurmak istiyor. 

‘Ya fabrikayı ABD’ye kurarlar ya da yüksek gümrük vergileri öderler’ Trump’ın Toyota’ya cevabı net. ABD’de yatırım yapmaksa yüksek maliyetler nedeniyle fizibil görünmüyor.

Bu veya buna benzer tartışmalar Türkiye için fırsata dönüşebilir. Latin Amerika’da yatırım kararı bulunan işletmeler bu dönemde ele alınarak bir alternatif fikri bu işletmelerin planlarına sokulmalıdır. Yatırım almak için zor bir dönemden geçiyoruz ancak otomobil, tekstil, mobilya, inşaat, finans ve bankacılık gibi alanlarda dünyaya ispatlanmış başarımız var. Özellikle bu alanlarda Latin Amerika’da gerçekleştirilmesi planlanan yatırımlar cezbedilebilir. Bu türden bir rekabete girmek birçok işletme ile ilk defa tanışıklığımızı kurabilir ve böylece başkaca projeler geliştirilmesi de sağlanabilir.

Gelelim Trump’ın yapmayı planladığı 1 trilyon USD’ye. ABD inşaat pazarında rekabet zor ama neden olmasın? Elle tutulur projeler geliştirmeye başladık. Sürdürülebilir binalar yapmaya başladık, yollar, okullar, tüneller, şehir hastaneleri… Tam da Trump’ın yapmak istediği yatırımlar. Pazardan pay alacak tecrübemiz olduğu gibi gücümüz de var. Finansal olarak desteklensek yeter. Müteahhitlerimizin ulusal finansal kaynaklarla güçlendirilmesi gerekiyor. Bir de uluslararası kreditörlerden nasıl borçlanacakları konusunda bilgilendirmek ve iletişimlerini kurmak gerekiyor. Muhakkak ABD inşaat pazarından pay alacağız ancak ne kadar göreceğiz?