NÜKLEER SİLAHLAR VE KARŞILIKLI GÜVEN

Hasan KÖNİ 25 Tem 2016

Hasan KÖNİ
Tüm Yazıları
Batılıların Asya'yı dengeleme politikaları sonucu Pakistan'ı cihatçi eylemlerin odağı haline getirmelerinden sonra en korktukları olay Pakistan'ın nükleer silahlarının El Kaide'nin eline geçmesi olmuştu.

Batılıların Asya’yı dengeleme politikaları sonucu Pakistan’ı cihatçi eylemlerin odağı haline getirmelerinden sonra en korktukları olay Pakistan’ın nükleer silahlarının El Kaide’nin eline geçmesi olmuştu. Bu korkuyu  Amerikan Başkanı Obama Nükleer konferansta: El Kaide’nin nükleer silah elde etmek istediğini, ancak ne için kullanacaklarını bilmediğini söylemişti. Bu korkunun diğer bir yanı ise Pakistan’da yapılan gösterilerin ülkedeki altı nükleer silah bulunan üsse yakın yerlerde yapılmasıydı. Öte yandan, Pakistan güvenlik güçleri içine cihatçıların yoğun bir biçimde sızmış olmaları bu korkuyu artırıyordu. Pakistan ise  nükleer silahlarının sürekli Amerikan gözetiminde olmasını önlemek ve bu silahları cihatçılardan saklamak için, Batılılara göre, bu silahları güvenliğinin sağlanması zor yollarda taşıyarak yer değiştiriyordu. Her sene iki milyar yardım alan Pakistan ordusu, nükleer silahların kullanımı için 100 milyon dolar yardım aldığı için Amerika’yı karşısına almak istememiştir. Pakistanlıların aldığı önlem nükleer başlıkları, patlatıcı materyeli ve atıcıları ayrı depolarda saklamak olmuştur. Nükleer konularda görev gören 9000 Pakistanlı çalışandan 2000 kadarı kritik bilgilere sahip olduğu için gerek Amerikan gerekse Pakistan istihbaratı tarafından takip edilmektedir. Amerika’nın nükleer silahlar hususunda aldığı önlem ise; bölgeye bir cihatçı ayaklanma karşısında, gerekli malzeme ve güç yerleştirerek nükleer silahların bulunduğu noktalara müdahale etmek için hazır unsurlar bulundurmak olmuştur.

Türkiye’ye gelince, bilindiği gibi İncirlik üssünde 50B-61 tipi hidrojen bombaları bulunmaktadır. Bu bombaların bir teki Hiroşima’ya atılan bombaların oniki misli gücünde olduğu belirtilmektedir. Bu silahların NATO’nun Avrupa’daki taktik nükleer cephanesinin dörtte birini oluşturmaktadır. Batılıların korkusu son darbe olayları sırasında İncirlik üssünün elektriklerinin kesilmesi ve ÜS komutanının tutuklanması üzerine artmış gözükmektedir. Obama bu durum karşısında hemen  Güvenlik Kurulunu toplantıya çağırmıştır. Nükleer silah uzmanları içinde nükleer silahlar bulunan üslerin gerekli eğitim, alet ve edevatla birkaç gün içinde açılabileceği ve nükleer silahlar üzerine patlayıcılar yerleştirilerek  nükleer radyo aktif bulutların çevreyi tahrip edebileceğini düşünüyorlar.

Özellikle IŞID bombalamalarının yapıldığı ve her türlü terör eylemine maruz kalabilecek bir bölgede, bir de askeri ayaklanma olunca NATO  karar vericilerinin dikkatleri bu alandaki güvenlik konusuna çekilmiştir. NATO’nun bu korkusunun arkasında 2010 yılında Almanya’daki  barış gösterilerinde Kleine Brugal üssünde nükleer silahlar varken barış göstericilerin iki katmanlı telleri aşarak nükleer tesise girmeleri ve nükleer bombalarla resim çekerek You Tube’da yayınlamaları olayı yatmaktadır. Göstericiler nükleer silahların üstüne anti-nükleer etiketler yapıştırmışlardır.

Maalesef bu tür taktik nükleer silahların bulunduğu NATO ülkelerinde güvenlik sorunları bulunmaktadır. Özellikle Belçika ve Hollanda’daki üstlerde. Günümüzde bu taktik silahlara neden gereksinme duyulduğu tartışılmakla birlikte Amerikan hükümeti hidrojen bombalarını yenileştirmekte ve Avrupa’ya konması için yeni nükleer başlıklı füzeler geliştirmektedir. Bu tür nükleer yapılanmalar Avrupa’daki gelişmeler dikkate alınırsa Avrupa’nın güvenliğini tehdit etmektedir. İlerde olabilecek bir nükleer kaza Rusya ile Avrupa’yı birbirine düşürebilecektir. Gene Türkiye’deki duruma dönecek olursak. Türkiye’de bulunan F-16 uçaklarının nükleer bomba taşıma kapasitesi ve taşıma izinleri yoktur. Ancak; İtalya’daki NATO üssünden gelecek özel F-16 uçakları bu bombaları taşıma iznine sahiptir. O halde nükleer silahların Türkiye’nin bu hareketli bölgesinde tutulması son gelişmeler karşısında Amerikan yönetimi tarafından nasıl algılanmıştır? Hele, Cumhurbaşkanımızın Putin’le yapacağı görüşmeler sonucu ,Karadeniz ve Suriye’nin kuzey sınırları konusunda varabileceği anlaşmalar bu üste bulunan nükleer silahların korunma durumunu nasıl etkileyecektir? Silahların hala İncirlik üssünde tutulması Batının Türkiye’ye olan güveninin bir göstergesi sayılabilir mi? Silahların geri çekilmesi bölgenin daha tehlikeli bir duruma mı geleceğini gösterecektir. Önümüzdeki günler içindeki gelişmeler bu sorulara cevap verebilir.