ÇAMURA YATMAMA ERDEMİ

Refik ERDURAN 19 Ağu 2016

Refik ERDURAN
Tüm Yazıları
Son yıllarda gündemimize geldiği pek görülmüyor "vakar" kavramının. Sözcükler anlamını "ağırbaşlılık" diye verir ama bence yetersiz. Yuhalanarak bocalamakta ise kişinin kellesi on kilo olsa da vakarı yoktur. "Saygın duruş" gibi bir tanım öneririm.

Son yıllarda gündemimize geldiği pek görülmüyor “vakar” kavramının. Sözcükler anlamını “ağırbaşlılık” diye verir ama bence yetersiz. Yuhalanarak bocalamakta ise kişinin kellesi on kilo olsa da vakarı yoktur. “Saygın duruş” gibi bir tanım öneririm. Karşıtı nedir? İnsanların en korktuğu durum: Rezil olmak. Tuttuğunuz takım üç gol farkıyla da yenilse, bağrınıza taş basarak katlanabilirsiniz acısına. Ama 7-0 yenik düşerse taraftarlar “Rezil olduk!” diye çileden çıkıp sokaklarda anarşi yaratabilirler.

Ben spor yazarı kesildim de Olimpiyat izlemekteyim ya. Atletlerimizin hiçbir karşılaşmasını kaçırmamaya çalışıyorum. Çok şükür, Türkiye’yi rezil eden bir davranışlarını görmedim. Düne kadar. Bir serbestçi kızımızın güreşi vardı zayıf rakiple. İyiydi: 1-0 öne geçti. Sonra önde bulunmanın ve az vakit kalmış olmasının rehavetine kapıldı galiba. Boş bulundu, rakibin başarılı bir dalış yapmasına izin verip 1-3 geriye düştü. Yılmadı, çalıştı, durumu 2-3 yaptı. Daha da puan alacak gibiydi ama vakit kalmamıştı. O skorla bitti güreş.

İçimden “Canın sağ olsun kızım” diyordum. “Dünyada puan almak da var, vermek de. Elinden geleni yaptın ya; helal sana.” Ama o ne? Kız bir kenarda iki büklüm çökmüş, kalkamıyordu. Omuzlarının sarsılışına bakarak gülüyor sandım. O daha da hoşuma gitti. Kemal Tahir ağzıyla “Ulan aferin,” dedim. “İnsan aptalca yenilmenin gülünçlüğünü de görebilmeli. Kamera yakından bakınca durumun öyle olmadığı anlaşıldı. Kızımız hüngür hüngür, avaz avaz ağlıyordu. Hakemin uzattığı eli dirseğiyle itip sırtını döndü. Bu sefer “Ulan eyvah,” dedim. “İşte şimdi rezil oluyoruz.”

Bilirsiniz, her ikili karşılaşmanın sonunda hakemin rakipleri ortaya getirip kazananın kolunu kaldırması âdettir. Onu güzellikle yapamayacağını anlayınca adamcağız bizim kızımızı yakalayıp adeta zorla kaldırdı, çekerek ortaya getirdi, görevini tamamladı. Şık olan ondan sonra yenik sporcunun hakemle ve rakiple el sıkışarak ayrılmasıdır. Bizim kız ne onların yüzüne baktı, ne de kendi köşesine uğrayıp yardımcılarına teşekkür etti. Salondan çekip gitti ağlayarak. Bundan sonra bütün güreşlerini on saniyede tuşla kazansa ülkemiz adına  izleyicilerde bıraktığı izlenimi silemez.

Düşünüyorum da, çok kızamıyorum kızcağıza. Elinde değil. Toplum havamızın ürünü. Bizde “Yensen de, yenilsen de öncelik vakur olmaktadır” kültürü gelişmemiş ki… Üç parti liderimize içtenlikle el sıkıştırmak için kanlı darbe gerekmedi mi?