​ATATÜRK'ÜN SEMBOLLEŞEN KOCATEPE FOTOĞRAFININ ÖYKÜSÜ

Fehmi KETENCİ 31 Ağu 2023

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Hiç düşündünüz mü, Büyük Taarruz'dan elimizde neden sadece bu "efsane fotoğraf" vardır da, başka fotoğraf yoktur?

      26 Ağustos 1922’nin 101. yılnı geride bırakmışız.… 

      Hiç düşündünüz mü, Büyük Taarruz'dan elimizde neden sadece bu “efsane fotoğraf” vardır da, başka fotoğraf yoktur?

      Bu fotoğrafla ilgili olarak kayıtlara düşen ve zaman zaman paylaşılmış böyle bir bilgi özgün anıların sayfaları arasında yerini almıştır. 

      “Yer 26 Ağustos 1922 / Afyon Kocatepe. Saat 11.00’dir.

      Büyük Taarruz şafak vakti saat beşte başlamıştı, Mustafa Kemal hamleleri adım adım takip ediyor, sahra telefonuyla emirler yağdırıyordu, bir ara diğer komutanların yanından ayrıldı, tek başına, uçurum kenarına kayalıklara doğru yürüdü, dürbünle düşman hattına bakıyordu, dalgın, düşünceliydi, parmaklarını cigara içer gibi dudaklarına götürdüğü an… Deklanşöre bastı Etem Tem.

      Ekrem Tem, yedek subaydı. Mülkiye mezunuydu. İstanbul'da fotoğrafçılık yapıyordu. Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas cephesinde vuruşmuş, Kurtuluş Savaşı başlayınca Anadolu'ya geçmiş, Garp Cephesi'nde görevlendirilmişti, Kuvayi Milliye'nin resmi fotoğrafçısıydı, Büyük Taarruz'u kare kare görüntülemişti, 10×15 cam negatif çeken Alman malı Reflex ICA fotoğraf makinesi vardı.

      “İşte o an”dan sonrası, 1960 yılında Ulus gazetesi için yapılan röportajda, Fikret Otyam'a anlattıklarındandır:

      “Tek başına, kayalık tepenin ucuna geldi, başparmağı dudaklarının arasındaydı, objektifimi çevirdim, adeta nefes almıyordum, deklanşöre bastım. Günler geçti, 2 Eylül'de Uşak'a girdik. Vakit yoktu. Ahır bozması bir yerde filmi yıkadım. Fotoğraflar birbirinden güzeldi. Hemen dört tane yaptım, ertesi sabah koşarak götürdüm, içeri aldılar, berberi tıraş ediyordu, odada bir masa, bir portatif karyola, iki iskemle vardı, fotoğrafları aldı, baktı, 

“çok güzel” dedi.

       “9 Eylül… İzmir'e girdik. Günbatımına yakındı, ilk işim bir fotoğrafçı aramak oldu, bir Rum fotoğrafçı buldum. Kocatepe'de çektiğim filmleri verdim, yıkanıp basılana kadar etrafta dolaştım, zaman doldurup yeniden geldim, fotoğrafçı beni görünce “hepsi harika” diye bağırdı, baktım, fotoğraflar henüz yaştı, doya doya baktım, hakikaten hepsi harikaydı, taa Uşak'tan İzmir'e kadar bu anı bekliyordum, fotoğrafların kuruyup hazır hale gelmesi için biraz daha zaman lazımdı, sabah gelip almak üzere ayrıldım, karargaha, Bornova'ya döndüm, ertesi sabah erkenden otomobille İzmir'e indim ama, görmeliydiniz, cayır cayır yanıyordu İzmir, ahali sokaklara yollara dökülmüştü, ne dost belliydi ne düşman, fotoğrafçı dükkanının olduğu yere güçlükle varabildim, fakat ne göreyim, gözlerime inanamadım, dükkan yanmıştı, elimde kala kala Uşak'taki o ahır bozması yerde yıkayabildiğim birkaç fotoğraf kalmıştı, ötekilerin hepsi İzmir'deki fotoğrafçı dükkanıyla birlikte kül oldu.”

      Evet… Maalesef işte bu hazin sebeple, Büyük Taarruz'a dair 26 Ağustos'tan başka fotoğrafı yoktur Mustafa Kemal'in, tek karedir.

      Ve aslına bakarsınız, Kurtuluş Savaşı başından sonuna kadar her yönüyle olduğu gibi, kurtulan tek kare fotoğrafıyla da “mucize”dir.

      Çünkü, can pazarının ortasında harabe bir ahırda basılan bu fotoğraf kadar… Tarihi böylesine “anıtsal” anlatabilen bir kare yoktur... * Alıntıdır

      Dün 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın yüzbirinci yılıydı. Ulusumuzun varoluşu kaydının tarihe düşüldüğü Cumhuriyetimizin Kuruluşuyla noktalanan, 101 yıl önceki 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz’unun sonlandırdığı büyük bir zafer sonrası bizlere armağan edilen 30 Ağustos Zafer Bayramımızı kutlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bizlere bu bayramı armağan edenleri, başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi Şükran, minnet ve özlemle anıyoruz. Ne mutlu bizlere ki, böylesine bir mutluluğu doyasıya yaşayabilme şansına ve onuruna nail olabilmişiz. 

      BÜYÜK ÖNEMİ VE ANLMIYLA ZAFER BAYRAMIMIZ 

      Mustafa Kemal Atatürk'ün Başkomutanlığında yapıldığı için “Başkomutanlık Meydan Muharebesi” adıyla da bilinen Büyük Taarruz'un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir'e kadar takip edilmiş; 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder. İlk kez 1924 yılında Afyon'da Başkumandan Zaferi adıyla kutlanan 30 Ağustos günü, Türkiye'de 1926'dan beri Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır.

      "30 Ağustos Zafer Bayramı, Türk milletinin vatan sevgisiyle yazdığı 

destanın yıldönümüdür. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi minnetle anıyor,  bizlere armağanları bayramımızı coşkuyla kutluyoruz."